NASH; karaciğer yağlanmasının karaciğerde iltihaba yol açtığı, siroza yol açabilen bir karaciğer hastalığıdır. NASH hastalığının alkol kullanımı ile ilişkisi yoktur. NASH şişmanlık, tip 2 diyabet ve insülin direnci ile yakından ilişkilidir. İleri evre siroz oluşana kadar genellikle hiçbir belirti vermez. Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Unutmaz Duman, alkole bağlı olmayan siroz hakkında önemli bilgiler paylaştı…
Karaciğer vücut için yaşamsal öneme sahiptir. Vücudun birçok metabolik faaliyetinde görev alır. Genel kanı yüksek alkol tüketenlerin karaciğer rahatsızlıkları ile karşılaşacağı yönünde olsa da günümüzde artık çalışmalar gösteriyor ki Alkole Bağlı Olmayan Steatohepatit (NASH) hastalığı da ölümcül sonuçlar doğurabilir. Ve ne yazık ki bu hastalık sadece ileri yaşın veya yetişkinlerin hastalığı değil, ülkemiz dahil tüm dünyada çocuklar dahil her yaş grubunu ilgilendiren ciddi bir problem haline gelmiş durumda.
Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması en sık obezite, tip 2 diyabet, dislipidemi, metabolik sendrom ile ilişkilidir. Karaciğer yağlanmasında yüzde 2-5'lik kilo kaybı dahi pozitif etki görmeyi sağlarken, yüzde 10'luk kilo kaybı oluşan inflamasyonun da gerilemesini sağlayabilir.
EGZERSİZİ İHMAL ETMEYİN ŞEKERDEN UZAK DURUN
Karaciğer yağlanması olan bireylerin özellikle santral obezite dediğimiz bel çevresindeki yağlanmanın önüne geçmek gerekiyor. Kilo kaybında çok hızlı olmamak, yetersiz beslenme hatasına da düşmemek kas korunumu için önem arz ediyor. Enerji alımının sınırlandırılması, düzenli kardiyo ve direnç egzersizlerinin hayata geçirilmesi, bu sayede hem insülin direnci hem de hiperlipideminin önüne geçilmesi planlanmalı.
Tip 2 diyabetli bireylerde vücut ağırlığındaki yüzde 8'lik azalma ile hepatik steatoziste yüzde 25'lik azalmanın görüldüğü çalışmalar göz önüne alındığında kilo kontrolünün önemi daha fazla fark ediliyor.
Basit şeker ve yüksek früktoz alımı ile karaciğer yağlanması arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmalar bulunuyor. Basit şeker alımından kaçınılmalı ve meyve porsiyonlarına dikkat edilmeli.
Doymuş yağların yüksek tüketimi hem insülin direnci hem de karaciğer yağlanması üzerinde etkilidir. Doymamış yağ asitlerine öncelik verilmesi, mevsiminde balık tüketimine özen gösterilmesi gerekiyor. Zeytinyağı ve omega-3 bu noktada önemli.
E vitamininin hastalık üzerindeki pozitif etkilerini gösteren çalışmalar vardır. Ancak yağ da içerdikleri için (badem, fındık, yer fıstığı, ay çekirdeği) miktarlarına dikkat edilmelidir. Bunun yanında betain ve karatonoidlerin (likopen ve beta-karoten) pozitif etkileri vardır.
Polifenollerin olumlu etkilerinin olduğunu gösteren çalışmaların sayısı çok fazla olmasa da günlük diyette yer verilebilir. Yeşil çayda en temel polifenol olan epigallokateşin gallat, resvaratrol, antosiyoninler ve isoflovanlar bulunur.
Yapılan çalışmalar, şekersiz kahve tüketiminin alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması için koruyucu olabileceğini göstermiştir. Bunun tek nedeni kafein değil aynı zamanda polifenolik bileşikler içermesidir.
Egzersiz ve fiziksel aktivitenin de beslenme kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. Kardiyo ve dayanıklılık egzersizlerinin koordineli bir şekilde yapılması daha faydalı olacaktır.
GÜNDE 2 MEYVEDEN FAZLA TÜKETMEYİN
Kilo kontrolü sağlanmalıdır.
Basit şekerlerden uzak durulmalı, meyve şekerinin tüketim miktarına dikkat edilmelidir. Günlük 1–2 meyve üzerine çıkılmamalıdır.
Doymuş yağlar yerine doymamış yağlar tercih edilmelidir. Doymuş yağ kaynağı olan süt ve süt ürünleri ile et tüketimine dikkat edilmelidir. Etlerin görünür yağlarından arındırılmış olmasına ve yağsız pişirmeye özen gösterilmelidir.
İçerdikleri bileşenler ve posa nedeni ile sebzelere önem verilmelidir. Yine pişirme yöntemleri ve yemek yaparken yağ miktarına dikkat edilmelidir.
Diyetin protein içeriği yüksek olmalıdır. En iyi protein kaynağı olan etler aynı zamanda yağdan da zengin oldukları için proteinin bir kısmının bitkisel kaynaklardan sağlanması günlük yağ alımının kontrol altına alınmasını sağlar. Öğünlerde ekmek yerine haşlanmış yağsız mercimek, nohut vb. kuru baklagilleri seçmek toplam alınan protein miktarını yükseltir.
Su tüketimi unutulmamalıdır. Günlük 2 litre su tüketilmelidir.
Haftada 150 dakika yürüyüş ve 2 gün direnç egzersizi alışkanlık haline gelmelidir.