Günümüzde kariyer planları nedeniyle annelik yaşının geç olması ve sıklığı oldukça artmış olan infertilite (kısırlık) sorununda bilim insanları tüp bebek uygulamalarında, mikrobiyota üzerine yoğunlaştı. Ve yapılan çalışmalar gösterdi ki başarılı gebelik şansının sırrı insan mikrobiyatasında saklı. Antalya'da bin 500'ü aşkın kadın doğum uzmanın katılımıyla düzenlenen Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD ) Kongresi bilimsel çalışmalara ışık tuttu.
İnsan vücudu yalnızca kendi hücrelerini içermiyor. Aslında insan vücudu, hücre sayısı bakımından, yüzde 90'a - yüzde 10 gibi bir oran ile bakterilere kıyasla azınlık halinde. Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Başkanı ve TJOD İkinci Başkan Prof. Dr. İsmail Mete İtil, "Yapılan bilimsel çalışmalar bize rahmin steril olmadığını gösterdi. Rahim mikrobiyatası var. Rahmin iç tabakasının mikrobiyatası flora seviyesi bozulursa gebelikte erken doğuma yol açıyor ve su kesesi erken açılıyor.
Bu da sağlıklı bir gebeliği önlüyor. Gebeliğin gidişatı, fetusun büyümesi buradaki floraya bağlı. Tüm bu gelişmeler, tüp bebekte de başarıyı arttıracak. Ne kadar sağlıklı mikrobiyata o kadar sağlıklı gebelik" dedi. Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi - TJOD Yönetim Kurulu Saymanı Prof. Dr. Gazi Yıldırım ise şunları söyledi: "Vücutta üçüncü beyin bulundu. Bağırsaklardaki mikrobiyata ikinci beyin olarak adlandırılıyordu.
Şimdi de önceki yıllarda sanıldığının aksine, kadın rahmi ve iç tabakası olan endometrium, steril (mikroorganizmalardan arınmış) bir organ değil. Tam tersine, aktif bir mikrobiyotaya sahip.
Bu verilerin ışığında, mikrobiyotanın ve özellikle kadın rahminin florasının önemi aşikar. Önümüzdeki yıllarda elimizde bulunan bilgilerin artması ile bu konunun insan sağlığına olan etkisi daha da aydınlanacak."