Doğal yaşlanmanın bir sonucu olarak, cildimizin kalitesi zamanla bozulur. Buna bir de sigara, alkol, sağlıksız beslenme, düzensiz uyku, düzensiz bir yaşam gibi çevresel faktörler de eklendiğinde cilt kalitesinin bozulması neredeyse kaçınılmazdır. Çünkü tüm bunlar cildin kolajen, elastin ve hyalüronik asit miktarının azalmasına neden olur. Aslında bir insan 30 yaşına geldiğinde vücudundaki kolajen miktarı her yıl yüzde 1 oranında azalmaya başlar. Bu da ilerleyen yaşla birlikte cildin daha mat, donuk ve kuru görünmesine yol açar. Cilt ayrıca nemi azalmaya ve elastikiyetini kaybetmeye başladığından daha sarkık görünmeye başlar.
PROTEİN AÇISINDAN ZENGİN
Protein, vücudumuz için olduğu gibi cilt hücrelerinin yenilenmesi için de kullanılan başlıca besin maddesidir. Vücut, kendi kendine protein üretemediğinden dışarıdan alınması gerekir. Somon, protein değeri yüksek besinlerden biridir ve yeni cilt hücrelerinin oluşmasında gerekli proteinler açısından zengindir. Somon DNA'sının yüksek protein değeri, cilt hücrelerinin ihtiyaç duyduğu proteini elde etmesini sağlar. Bu da, cildin daha nemli, canlı, sağlıklı ve ışıltılı görünmesine yardımcı olur. Ayrıca cildi yaşlanmayla mücadelede daha güçlü bir konuma getirir. Somon DNA, özellikle cilt dokusundaki kuruma ve yaşlanmanın yoğun bir şekilde hissedilmeye başladığı 40 yaşından sonraki hastalarda, cilt dokusu ve kalitesinde belirgin bir artış sağlamaktadır.
CİLT ALTI ENJEKSİYONLARI CİLDİMİZ İÇİN NEDEN ÖNEMLİDİR?
CİLT altı enjeksiyonları; içerdiği vitaminler, mineraller, enzimler, antioksidanlar ve doğal bitkisel bileşenler ile cildin yenilenmesine yardımcı olan uygulamalardır. Dışarıdan uyguladığınız nemlendirici ve serumlar cildiniz için faydalı olsa da cildin ihtiyacı olan besin maddelerini doğrudan cilt altına ulaştırmak, cilt kalitesi ve dokusunda çok daha hızlı ve belirgin bir iyileşme sağlayacaktır. Mezoterapi ve cilt altı enjeksiyonları, küçük boyutlu iğneler vasıtasıyla cildin nem ve besin ihtiyacını karşılamaya, daha sağlıklı ve genç görünmesine yardımcı olur. Aynı zamanda; skarlar, akne izleri, cilt lekeleri gibi cilt problemlerinin giderilmesinde destekleyici işlem olarak görülebilir. Bu enjeksiyonlar, doğrudan cilt altına müdahale ettiğinden etkileri işlemden hemen sonra fark edilir. Cilt hücrelerinin kendini yenileme sürecini hızlandırdığından, uzun vadede etkileri zamanla daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
GÜNEŞTEN KORUMA ÖZELLİĞI
SOMON DNA'sı kendi hacminin binlerce katına kadar nemi emebilir. Bu nedenle cilt altına enjekte edildiğinde, doğrudan kolajen ve elastin üretimini artırır. Hyalüronik asit üretimini de artırdığından cildi nemlendirir ve parlaklaştırır. Bu uygulama akne, güneş ve yaşlılık lekeleri gibi cilt lekelerinin görünümünü azaltmaya yardımcı olur. Leke karşıtı diğer işlemlerle kombin edildiğinde, destekleyici olarak yüksek bir etki gücüne sahiptir. Ayrıca koruyucu etkisi bulunduğundan güneşin zararlı ışınlarından daha fazla korunulması gereken yaz aylarında da bu konuda destekleyicidir. BIRKAÇ
SEANS TEKRARLAYIN
Somon DNA, diğer birçok cilt altı enjeksiyonu uygulamasında olduğu gibi, tek başına da cilt için son derece faydalıdır. Ancak maksimum etki için birkaç seans tekrarı gerekir. Cildin ihtiyaçları ve durumuna göre, birkaç seansın sonunda en yüksek etki görülecektir. Bununla birlikte, somon DNA, diğer cilt onarıcı ve yenileyici uygulamalar ile kombin edildiğinde etkilerini de iki katına çıkarır. Örneğin; altın iğne veya mezoterapi gibi işlemleri destekleyici olarak uygulamak; her iki uygulamanın da etkilerini güçlendirmektedir. Tüm bu işlemler, cildin kendini onarma ve yenileme sürecini hızlandırmak ve etkileri daha hızlı görmek gibi faydalar sağlayacaktır.
YAN ETKİLERİ VAR MI?
SOMON DNA ve genel olarak cilt altına yapılan enjeksiyonlar; vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar gibi cilt ile uyumlu bileşenler içerdiğinden, genellikle ciddi bir yan etki riski yoktur. Hassas bir cildiniz varsa, işlemden sonra hafif bir kızarıklık ya da geçici morluk görülebilir ancak birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir.
HASARLI DOKULAR ONARILIYOR
SOMON DNA, donuk ve mat görünen cildinizin daha sağlıklı, parlak ve pürüzsüz görünmesini sağlamanın güvenli ve etkili bir yoludur. Somon DNA, hasarlı dokuları daha hızlı onarır. Güçlü nemlendirme özelliği sayesinde cilt üzerinde yoğun bir besleyici etkiye sahiptir. Oksidatif hasara ve serbest radikallere karşı cildi korur, canlandırır ve yapılandırır. Zamanla deri altındaki yağ dokuları azaldığı için cildimiz sarkmaya başlar. Somon DNA, hem bu yağ dokusunun azalmasına bağlı sarkmaları önler hem de ince çizgi ve kırışıklıkların azalmasını sağlayarak yaşlanma belirtileri ile mücadele eder. Ayrıca, cildin nem tutma kapasitesini artırdığından, yaşlanmaya bağlı nemsizliği gidermeye de yardımcı olur.
BİRÇOK BÖLGEYE UYGULANABİLİYOR
SOMON DNA ve diğer mezoterapiler, genellikle cilt dokusu ve kalitesinde bir artış sağlamak için yapılsa da; aslında yara izleri, vücut çatlakları, gözaltı morlukları, torbalar gibi diğer problemlerin giderilmesinde de yardımcıdır. Ayrıca, kolajen ve elastin üretimini tetiklemesi ile cilt sıkılığını artırıcı etkileri bulunduğundan, vücut sıkılaştırmada da diğer işlemlerle kombin edilerek uygulanabilir. Somon DNA, hücre hasarına neden olan serbest radikaller ile etkili bir şekilde mücadele ettiğinden, yaşlanmanın etkilerini geciktirmek için de önleyici olarak tercih edilebilir.