Türkiye'de de sağlıkta erişim arttı, yaşam standartları ilerdi. Dolayısıyla yaşam süresi uzadıkça inme hastalığı yaşlılığa bağlı olarak ölüm sebeplerinde dünyada ve ülkemizde 3'üncü sırada yer alıyor.
Bu hastalığın ülkemizde yeterince önemsenmediğini dile getiren Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Yusuf Kalko, "Ünlü biri felç olduğunda medyada gündeme geliyor ama inme, bu ülkenin en önemli sorunlarından bir tanesi. Her yıl 150 bin kişi inme geçiriyor. Geçici görme kaybı atağından, yatalak olmaya kadar gidebiliyor. Bu inmelerin yüzde 80 sebebi beyne pıhtı atması, yüzde 15 sebebi kanama, yüzde 5'i de tümör ve başka gerekçeler. Yüzde 80 pıhtının da büyük bir bölümü şah damarı kaynaklı. Türkiye'de çoğu hastanede bu sebeple oluşturulmuş inme merkezleri var. İnmede hasta ilk 6-8 saatte inme merkezi olan bir hastaneye yetiştirilirse hemen anjiyoya alınıyor, kasığından girilerek pıhtı beyin içindeyse alınıyor. Türkiye'de her hastanede inme merkezi olmadığı için ve bu inmeler genelde gece ya da hafta sonuna denk geldiği için inme merkezine ilk 6 saatte ulaşmak zorlaşıyor ve bu süreyi geçtikten sonra inme merkezi hastaya müdahale etmesi zorlaşıyor" şeklinde konuştu.
"YÜZDE 100 TIKALI DAMARLARI HİBRİT YÖNTEMLE AÇIYORUZ"
Hibrit yöntemin yüzde 100 tıkalı damarları açarken mucizeler yarattığını belirten Kalko, "Yaklaşık 1000'e yakın hastamızı bu yöntemle tedavi ettik. İnme ve felç kader değil. Bütün inmeler düzeltilebilir demiyorum fakat şah damarına bağlı damarlar uygun bir merkezde uygun bir tedaviyle geriye dönebilirler. Ben 30 yıllık meslek hayatımda yaklaşık 10 bine yakın lokal anesteziyle şah damarı ameliyatı yaptım. Avrupa ve Türkiye'de belki de tek başına bu kadar vaka yapan tek hekimim" ifadelerini kullandı.
BAŞARI ORANI YÜZDE 90
Hibrit yöntemle yapılan ameliyatlarda riskin çok düşük olduğunu dile getiren Kalko, "Bu yöntemin farkı, açık ameliyatlarda yapılan lokal anestezinin içine anjiyoyu da sokmamız. Direkt boyundan girerek anjiyo yapıyoruz ve bu çok önemli. Cerrahi olarak lokal anesteziyle boynu açıyoruz, içindeki plağı temizliyoruz, beynin belli bir bölgesine kadar bir aletle girip kalın pıhtıların hepsini alıyoruz. Daha sonra nöroradyoloğumuz giriyor boyundan anjiyo yapıyor. Bu ameliyatlarda pıhtı atma riski yüzde 1-2 oranında yani çok düşük. İlk başladığımızda bu yöntemle sadece açık ameliyat yapıyorduk. Yüzde 100 tıkalı damarların yüzde 70'ini açıyorduk. 4 sene önce bunun içine anjiyoyu yani hibrit yöntemi sokunca başarı oranımız yüzde 90'ı buldu. Hatta hiç riskimiz olmamaya başladı" diye konuştu.
"DÜNYADA BU İŞLEMİ YAPAN 3 MERKEZDEN BİRİYİZ"
Dünyada bu işlemi yapan 3 merkezden biri olduklarına dikkat çeken Kalko, şöyle konuştu: "Biri Çin'de, biri Amerika'da, biri de bizim merkezimiz. Bu işlemi 24 saatten 2 aya kadar olan dönemde ise yalnızca biz yapıyoruz. Türkiye'nin her yerinden hatta yurtdışından hastalarımız geliyor. Ayrıca 50 yaşlarında bir hasta, inme sonrası felç geçirdiğinde devlete ve sosyal güvenlik sistemine de ciddi bir yük getiriyor. Evde bakım hizmeti alması gereken bir hasta hem iş gücü kaybı oluyor hem de bakımı için para harcanıyor. Biz bir işlemle bir ay içerisinde bu hastaları normal hayatına döndürüyoruz. Dolayısıyla hibrit yöntem bu anlamda da çok büyük bir çığır açıyor. Ben yeni bir şey bulmadım, akademik bir iş yapıyoruz ve objektif kriterler oluşturduk. Beyin dolaşımını çok iyi öğrendik."