İnsan vücudu kendini onarma potansiyeline sahip olsa da zamanla diriliğini ve gücünü yitiriyor ve ilerleyen yaşla birlikte birtakım sağlık problemleriyle zorlu mücadelelere girebiliyor. Tamamlayıcı tıp alanında oldukça başarılı sonuçlar veren ve sıkça tercih edilen ozon terapi, ozon gazının uyarıcı etkisiyle vücudun kendini yenilemesine ve metabolizmanın güçlenmesine katkıda bulunuyor.
BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİYOR
Ozon terapi temelde oksijenin saf, duru bir şekilde, en doğal haliyle insan vücuduna verilmesi ve böylelikle hücrelere daha çok oksijen gitmesi prensibine dayanıyor. Metabolizmayı hızlandıran ozon terapi sayesinde dokuların yaşlanması yavaşlıyor, bağışıklık sistemi güçleniyor, metabolizma hızlanıyor, kilo alımını engellenmesine ciddi destek sağlıyor. Bir anti-aging yöntemi olarak sıklıkla tercih edilen ozon terapi sayesinde bağışıklık sistemi problem olanlar, alerjik rahatsızlıklar yaşayanlar ve yaşlanma hızını yavaşlatmak isteyenler şifa, gençlik ve güç kazanıyor. Her insan uzun, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamak ister. Sağlık ise böylesi bir hayat yaşamanın olmazsa olmazı, ön koşuludur. Bu nedenle yaşımız ilerledikçe, gelecekte hayat kalitemizin iyi olması için daha çok çabalıyor; daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye, bağışıklığımızı güçlü tutmaya ve dinç olmaya özen gösteriyoruz. Bu süreçte koruyucu hekimlik açısından hastalıklardan korunmaya çalışmak kadar sağlığımızın sürekliliğini sağlamamız da büyük önem taşıyor. Bağışıklık sistemimizin vücudumuzda oluşan zararlı oksidanlara karşı mücadele edememesi hem fiziki hem de mental anlamda yıpratıcı olabiliyor ancak bunun çözümü var. Neredeyse 100 yıllık geçmişiyle tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak sıklıkla tercih edilen ozon terapi; genç, dinamik ve sağlıklı bir yaşama sahip olmanın anahtarı niteliği taşıyor.
HASTALIKLARA KARŞI ETKİLİ
Ozon terapi, koruyucu hekimlik uygulamalarının başında gelen ve bağışıklığı güçlendirerek vücudu hastalıklara karşı koruyan tamamlayıcı ve yenileyici tedavi yöntemidir. Atmosferdeki üç oksijen atomunun birleşimiyle oluşan bir gaz olan ozon, bağışıklık sistemini uyararak bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmaların hücresel bütünlüğünü zayıflatıyor. Romatizmal hastalıklardan dolaşım bozukluklarına, kanserden diyabete kadar pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan ozon terapide, doku ve hücrelerin oksijeni en etkili biçimde alması amaçlanıyor. Ozon gazı ayrıca antibakteriyel ve antioksidan özelliği olduğundan suların arıtılmasında ve tıbbi cihazların sterilizasyonunda da kullanılıyor.
KANDAKİ OKSİJENİ ARTIRIYOR
Güvenilirliği klinik çalışmalarla kanıtlanmış olan ozon terapi uygulamasında öncelikle hastaya ve hastalığın seyrine özgü olan tıbbi değerlendirmeler yapılıyor. Ardından vücuttan belli oranda kan alınarak ozonla karıştırılıyor ve damar yoluyla vücuda geri veriliyor. Böylelikle kandaki oksijen miktarını artırıp dolaşımı düzenleyerek dokulara daha fazla oksijen gitmesini sağlıyor.
VÜCUDA FAYDALARI
Bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı direnç sağlar.
Kas ve eklem ağrılarını azaltır.
Vücudun oksijen kapasitesini artırır.
Şeker hastalarında görülen diyabetik ayak yaralarının tedavisinde destekleyicidir.
Bakteri, mantar ve virüs gibi mikroorganizmaların hücresel bütünlüğünü bozar.
Hızla büyüyen kanser hücrelerinin çoğalıp yayılmasını engeller.
Antioksidan niteliği güçlü olduğundan cildin detoks üretimini artırır.
Metabolizmayı hızlandırdığından zayıflamaya yardımcı olur.
Kalp fonksiyonlarını düzenler ve ani kalp krizi riskini düşürür, kan ve lenf sistemini temizler.
40 yaş üstü erkeklerde görülen cinsel performans sorunlarına çözüm sağlar.
Karaciğer yağlanmasının önüne geçer.
Dokulardaki oksijen seviyesini artırarak cilde canlılık verir.
Otoimmün hastalıkları engeller.
Egzama ve sedef hastalığının tedavisinde etkindir.
Kadınlarda hormonal dengeyi düzenler.
Uyku probleminin giderilmesinde etkilidir.
3 SEANSTAN SONRA ETKİSİ GÖRÜLÜYOR
UZMAN hekimlerce gerçekleştirilen ozon terapide tek seans 15-20 dakika sürüyor; kişi uygulama sonrası günlük hayatına rahatlıkla devam edebiliyor. Kan dolaşımını destekleyen ve vücuttaki oksijen kapasitesini artıran ozon terapinin etkisi 3. seanstan itibaren kendini göstermeye başlasa da bu süre; kişinin genel durumu, yaşı ve varsa sağlık problemlerinin türüne göre değişebiliyor. Hedeflenen sonuçlara ulaşılabilmesi için her yıl haftada iki kez olmak üzere 10 seanslık kür şeklinde uygulanması öneriliyor. Vücudun tüm hücresel fonksiyonlarını destekleyen ve sağlık yönünden hiçbir yan etkisi bulunmayan ozon terapinin faydaları oldukça fazladır.
DOKTOR GÖZETİMİNDE UYGULANMALI
OZON terapiden; lösemi hastaları, hipertiroidi olanlar, son 6 ay içinde kalp krizi geçirenler ve ileri derecede kansızlığı olanlar dışında herkes yararlanabilmektedir. Mutlaka steril koşullarda ve deneyimli bir doktor gözetiminde uygulanması gereken ozon terapide uygun doz ve seans sayısı, kişiye ve rahatsızlıklarına bağlı olarak yapılan laboratuvar analizleriyle planlanmaktadır.