Kan gruplarının kendi içinde belirli özellikleri bulunmaktadır. Bazılarının görülme olasılığı oldukça yüksektir. Bazıları ise nadir görülebilmektedir. Bunun yanında kan grupları anne ve babadan gelen genlerle belirlenmektedir. Bu genlerin de belirli bir kalıtım şekli bulunmaktadır.
Vücudumuzun belirli bir savunma mekanizması bulunmaktadır. Bu bağlamda insan vücudu, insan dokusunun bir parçası olmayan her maddeye karşı belli bir tepki göstermektedir. Bunlara nakil operasyonları da dahildir. Bu yabancı maddelere antijen denmektedir.
Savunma sistemi bu antijenlere yanıt olarak antikor üretmektedir. Antikorlar, vücudun savunma hücreleridir. Kan nakillerinde de bu durum görülebilmektedir. Bu nedenle doğru kanın insana verilmesi gereklidir.
Örnek olarak A kan grubuna sahip olan birisinde B antikoru bulunmaktadır. Bu nedenle A kan grubu olan birisine B kan grubu kan verirse B antikorları saldırarak çökeltmektedir ve bu durum ölüme kadar gitmektedir. Kan uyuşmazlığı ise daha çok Rh faktörüne bağlı gerçekleşmektedir. Anneden ve bebek arasındaki Rh uygunsuzluğu olarak bilinmektedir.
Kan uyuşmazlığın sebeplerinden yukarıda bahsetmiştik. Burada ise nasıl oluştuğundan bahsedeceğiz. Bu açıdan baktığımızda Rh(-) kan grubuna sahip bir annenin karnındaki bebek, Rh(+) olan babasından gelen özelliklerle Rh(+) olarak belirlendiğinde kan uyuşmazlığı görülmektedir. Bu nedenle Rh faktörüne bağlı kalıtım oldukça önemlidir.
Anne ve babanın Rh antijeni durumuna göre olasılıklar değişmektedir. Ayrıca kan uyuşmazlığı ilk çocukta görülmeyebilir. Bu karşılaşmayı ise plasenta bariyeri görev almaktadır.
Özet olarak annenin kanıyla bebeğin kanı uyuşmadığında, annenin savunma hücreleri bebeğin kanını yabancı madde olarak görüp saldırmaktadır. Bu bağlamda bebeği ölüme kadar götürebilen birçok olumsuz durum ortaya çıkmaktadır. Bahsettiğimiz olumsuz durumları önlemek içinse anneye gebeliğin belirli haftalarında kan uyuşmazlığı iğnesi yapılmaktadır.
Kan uyuşmazlığı sorunundan yukarıda kısaca bahsetmiştik. Burada ise bu olumsuz durumlarda uygulanan bir iğneden bahsedeceğiz. Genelde ilk gebeliklerde kan uyuşmazlığı görülmemektedir. Fakat daha sonraki gebeliklerde sorun çıkmasın diye 28-34. Haftalar arasında anneye kan uyuşmazlığı iğnesi yapılır.
Bebek doğduktan sonra Rh(-) ise yeni bir doza gerek yoktur. Fakat Rh(+) ise ilk 72 saat içerisinde mutlaka anneye 2. Doz iğne de yapılır. Bu bağlamda bundan sonraki gebeliklerde Rh uygunsuzluğundan %100'e yakın oranda korunmuş olur. Kan uyuşmazlığı iğnesi ayrıca gebeliğin ilk haftalarında herhangi bir anormal kanamaya karşı da yapılabilmektedir.
Kan uyuşmazlığının nedeninden ve önlemlerinden bahsettik. Bu durumda bazı kan gruplarının evlenmeleri sakıncalıdır. Ayrıca kan uyuşmazlığında önemli olan Rh faktörüdür. Diğer faktörlerin pek bir önemi yoktur. Bu bağlamda Rh(-) olan kadınla Rh(+) olan erkek evlendiğinde kan uyuşmazlığı ortaya çıkmaktadır.
İlk bebekte annenin savunma hücreleri geç yanıt verdiği için sorunsuz doğabilmektedir. Fakat diğer çocuklarda savunma hücreleri direkt olarak etki edeceğinden ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu olumsuz durumları engellemek içinse hamilelik döneminde kan uyuşmazlığı iğnesi kullanılmaktadır.
Bu iğneler ise ilk çocukta anormal bir durum olması halinde kullanılırken onun haricinde ikinci ve sonraki çocuklarda direkt olarak anneye verilmesi gereklidir. Rh faktörüne göre kan uyuşmazlığının görülme olasılıkları şunlardır: