İnsani yardım son yıllarda kurumsallaştı ve birçok yardım kuruluşu aracılığıyla uzak coğrafyalardaki insanlara ulaştırılıyor. Katarakt, altyapı ve sağlık hizmetlerinin kısıtlı olduğu bölgelerde binlerce insanın görme kaybı yaşamasına neden olabiliyor. Yeryüzü Doktorları Derneği tarafından 16 yıldır iklim ve yaşam koşullarının zor olduğu coğrafyalarda göz rahatsızlığı yaşayanlar tedavi ediliyor.
Görme sağlığı ile ilgili projeler sayesinde çok basit dokunuşlarla insanları hayata kazandırdıklarını ifade eden Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Yahyahan Güney, "Türkiye'de gönüllü sağlık ekipleri ve gittiğimiz ülkelerdeki sağlık kuruluşlarıyla birlikte çalışarak katarakt ameliyatları yapıyoruz ve böylece binlerce insanın yeniden görmesine vesile oluyoruz. Son yıllarda hibrit modellerle de çalışıyoruz ve o bölgedeki yerel doktorlarla da birlikte sağlık kampları yapıyoruz, göz sağlığı ile ilgili klinikleri destekliyoruz, ihtiyacı olanlara gözlük dağıtıyoruz. Bu uzun soluklu bir proje ama devam eden projemizi dönem dönem hatırlatmak için böyle kampanyalara çıkıyoruz. Göz Hakkı kampanyasıyla 'Bu insanların böyle bir hakkı var ve bu hak bizim üzerimizde, bu hakkı vermemiz lazım' diyoruz. Kampanyamızın temel içeriği bu" şeklinde konuştu.
"BİZDEN SONRA DA DEVAM EDECEK BİR SAĞLIK SİSTEMİ KURUYORUZ"
Gittikleri bölgelerde sağlık sisteminin tamamını çözmeyi değil, katarakt ameliyatı yapacak bir sistem kurup o sistemin devamlılığını sağlamayı hedeflediklerini dile getiren Güney, "Gittiğimiz bölgelerin yerel dinamiklerine göre hareket edip biz oradan ayrıldıktan sonra bile devam edecek şekilde bir sağlık sistemi kurmaya çalışıyoruz. Yerel sağlık sistemini de destekleyen, onların kapasitelerini artıran sistemler kurduktan sonra siz çekilseniz de bu sistem devam ediyor. Bizim katarakt kamplarındaki ve katarakt faaliyetlerindeki önceliğimiz tabi ki hastanın faydalanması ama çözülebilir diğer sağlık problemleri varsa onları da yanına eklemliyoruz. Gözlük dağıtıyoruz, göz muayenelerini yapıyoruz, benzer rahatsızlıklarla ilgili verebileceğimiz her şeyi veriyoruz. En önemlisi de devam edecek bir sistem kuruyoruz" ifadelerini kullandı.
"PANDEMİDE BAĞIŞLAR ARTTI"
Kovid sürecine hazırlıklı yakalandıklarını vurgulayan Güney, şunları söyledi: "Biz yaklaşık 5 yıldır kendi yerinde üreten ve zaman zaman da buradan desteklenen bir sistem kurduk. Yerelde klinikler, çocuk sağlığı merkezleri, beslenme sağlığı merkezleri, yeni doğan servisleri gibi daha çok kapasite artırıcı sistemler kuruyoruz. Dolayısıyla bizim insani yardım şeklimiz insan ve maddi ihtiyaç transferini gitgide azaltan bir sisteme gittiği için pandemi sürecinde de faaliyetlerimiz durmadı. Duyarlı insanlarımız da bu süreçte evde otururken daha fazla bağış gönderdiler. Bağış ve değer bilmek açısından daha iyi bir dönem oldu. Elimizde olan bir şeyi en kısa sürede başka yerlere nasıl ulaştırabiliriz diye düşündüğümüzde bunun en güzel yollarından birinin katarakt ameliyatı olduğunu gördük. Bu ameliyatın yapılmasına vesile olduğunuz kişinin bundan sonra yaşayacağı ömürde artık görmesini sağlıyorsunuz. Katarakt bu anlamda çok hayırlı bir hizmet. Küçük bir maddi değerle bir insanın hayatını değiştiriyorsunuz."
"SAĞLIK KONUSU PANDEMİ SÜRECİNDE KAMUSAL BİR MODELE EVRİLDİ"
Pandemi sürecinde sağlık konusunun daha merkeziyetçi otoritelerle sürdürülmesi ile ilgili genel bir kanaatin güçlendiğini düşündüğünü ifade eden Güney, şöyle devam etti: "Hem ülkemizde hem dünyada sağlığın yüzde 100 liberal bir ortamda alınan satılan bir hizmet metası gibi görülmemesi gerektiği ile ilgili düşünce güçlendi. Buradaki devletçi modelin daha da yükseleceği ortada. Sadece kamusal çözümlerle değil insani yardım ve toplumun katıldığı STK destekli sistemlerin daha sürdürülebilir olduğu da ortaya çıktı. Devlet dışı kurumların, sivil toplum kuruluşlarının Kovid'le ilgili destekleri ve katkılarının önemi ortaya çıktı. Bu dönemde sağlığın liberal bir modelden daha kamusal bir modele doğru evrildiğini düşünüyorum. Sadece kendi ülkenizi temiz tutmakla ya da karbon salınımını azaltmakla dünyanın karbon salınımını azaltamıyorsunuz. Dünyanın diğer ülkelerinde de bir etkinizin olması lazım. Sınırlarınızın içinde güvende değilsiniz. Ortak bir atmosferi soluyoruz, ortak mikroplarla yaşıyoruz. Sonuçta dünya hepimizin ve dünya içindeki eşitsizliklerin azalması gerekiyor. Dünyanın her yerini aşılamamız, sağlık hizmetlerini tüm coğrafyalara taşımamız lazım. Şirketler para kazanmak için var, dolayısıyla onların sınırlarını koyan toplumlar olmalı ve büyük kamuoyu baskılarıyla şirketler de bu noktaya gelebilir."