Kolajen, doğduğumuz andan itibaren vücudumuzda zaten mevcut. Hayatın erken yıllarında vücuttaki kolajen üretimi daha fazla olduğundan; cildin kendini yenileme süreci daha hızlı, cilt daha nemli, sıkı ve elastik olur.
Ancak, artık 20'li yaşlara geldiğimizde vücudumuzun ürettiği kolajen miktarı her yıl yüzde 1 oranında azalmaya başlar. Biz de yavaş yavaş "yaşlanma" denilen sürece girmeye başlarız. Bu yazıda, kolajen takviyelerinin cilt kalitesi ve görünümünü nasıl etkileyebileceğine değineceğiz…
Kolajen seviyelerindeki azalmanın etkilerini ortalama 30 yaş civarında hissederiz. Bazen sigara ve alkol, kalitesiz beslenme, şeker, hareketsiz yaşam ve stres gibi dışsal faktörler, kolajen seviyelerindeki bu azalmayı daha belirgin hale getirerek yaşlanmanın etkilerini daha erken yaşlarda hissetmeye başlamanıza neden olabilir. Özellikle cilt kalitesi söz konusuysa, erken dönemde ince çizgi ve kırışıklıkları fark etmek, bazen genetik, bazen de yanlış yaşam tarzı alışkanlıkları nedeniyle olur.
DEĞİŞEN METABOLİK SÜREÇLER
Ne yazık ki, yaşımız ilerledikçe vücudumuzdaki metabolik süreçler de değişmeye başlar. Artık bir şeyler eskisi kadar hızlı olmadığı için, fibroblastlar eskisi kadar çok kolajen sentezleyemez. Bu da, ilk göze çarpan yer olan cildimizde gözle görülür yaşlanma belirtileri anlamına gelir.
Çünkü cildimiz, farklı kolajen tipleri ve elastin adı verdiğimiz proteinler içerir. Kolajen takviyelerinin işe yarayabileceği yer de burasıdır. Düzenli olarak takviye edildiğinde, kolajen; yaşlanma belirtilerini önleme ve azaltma konusunda cildinize yardımcı olabilir. Ortalama üç aylık düzenli kullanımda, vücutta kolajen artışı ile birlikte cildin elastikiyetinde de bir artış gözlemlenir.
Kolajenin vücuttaki antioksidan aktivitesi için önemli olduğunu, cilt sağlığı ve kalitesi için koruyucu bir görev üstlendiğini ve cilt bariyerini güçlendirebileceğini gösteren araştırmalar da mevcuttur. Yani, kolajen yalnızca kırışıklık ve yaşlanma belirtilerini önleyen bir yardımcı olmayabilir. Hyalüronik asit ile birlikte, cildi nemlendirmek konusunda da iyi işler çıkarmaktadır.
HYALÜRONİK ASİDİ ES GEÇMEYİN
Hyalüronik asit, kendi moleküler ağırlığının 1000 katına kadar nem tutma kapasitesi ile cildimiz için gerçek bir dosttur. Cildin nemini artırmasının dışında, hücreleri besleyerek yaşlanma ile mücadeleye yardımcı olur. Cildin elastikiyetini artırır ve kolajen üretimini destekler. Bu da cildin daha nemli, dolgun ve genç görünmesini sağlar.
Mevsim ne olursa olsun, cildinizi neme doyurmak, daha parlak, sağlıklı ve ışıltılı görünmesini sağlamak için hyalüronik aside ihtiyaç vardır. Serumlar ve hyalüronik asit içeren cilt bakım ürünleri ile cildin nemini artırmak mümkün olsa da, içeriden destek sağlamak için kolajen ve hyalüronik asidi aynı anda sunan bir takviyeyi tercih etmek akıllıca olacaktır.
KOLAJEN TAKVİYESİ SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Kolajen, son yıllarda büyük bir pazar payı oluşturduğu için, piyasada pek çok farklı marka adı altında kolajen takviyeleri bulabilirsiniz.
Ağız yoluyla alınan tabletler var, toz formda olanlar var. Sadece kolajen içerenler var, hyalüronik asit ve gerekli mikrobesinlerin bazılarını sağlayan takviyeler var. Bu noktada, tüketici olarak kafanızın karışması oldukça normal. Hangisini tercih etmeli? Hangisinin etkileri daha hızlı görülür?
Takviyelerin etkilerini artırmak için, kolajeni yanında bazı mikrobesinler ile kombine şekilde almak faydalı olacaktır. Örneğin, C vitamini kolajenin vücuttaki emilimini artırmaya yardımcı olabilir. Toksik maddelerin kanda dolaşmasını önleyen güçlü bir antioksidan olan glutatyon ile birlikte almak da pek çok yönden fayda sağlayacaktır. Zaten glutatyonu C vitamini ile birlikte kullanmak, her ikisinin de yaşlanma karşıtı etkilerini güçlendirir. Biz de kolajen takviyesi üretirken bu gibi detayları göz önünde bulundurarak hareket etmiştik.
Hem hyalüronik asit hem de E, C vitaminleri ve selenyum gibi cilt sağlığı için hayati öneme sahip besin maddelerini içeren bir kolajen takviyesi kullanmak, kelimenin tam anlamıyla bir taşla 3-5 kuş vurmanızı sağlayabilir. Örneğin, biz kendi formülümüzde biotini de eklemeyi tercih ettik. Böylece hyalüronik asit, kolajen ve glutatyon kombinasyonu ile cilt kalitesi ve sağlığını güçlendirirken, biotinin dahil olması ile saç ve tırnakları da destekleyebiliriz.
Hedefiniz cilt kalitesini artırmak ve belirgin iyileştirmeler sağlamaksa, seçeceğiniz takviyenin servis başına içerdiği kolajen miktarını da göz önünde bulundurmanızı öneririm. Yapılan çalışmalar, günlük en az 2500 mg. kolajene ihtiyacımız olduğunu göstermektedir. Cilt kalitenizi artırmak istiyorsanız, 8-10 hafta boyunca en az 10 gram kolajen içeren bir takviye kullanabilirsiniz.