"Körlük, görme duyusunun tamamen olmaması ya da günlük yaşamı büyük ölçüde etkileyecek kadar kaybedilmesidir. Yasal olarak körlük, görmenin1/10 oranında ya da daha azalması durumu için kullanılan bir terimdir. Görme keskinliğinin 3/10 veya altında olması durumuna ise az görme olarak isimlendiriyoruz" diyen Göz Sağlığı Uzmanı Op. Dr. Ercan Sağlam, görme yetisini azaltan faktörleri anlattı…
Doğuştan olabileceği gibi çeşitli nedenlerden dolayı sonradan da körlük gelişebilir. Genetik, hamilelikte annenin geçirdiği hastalıklar, erken doğum, akraba evlilikleri ve benzeri nedenler sonucu göz dokularının tam gelişmemesi, görme siniri ve retinanın gelişim bozuklukları ve hastalıkları, doğuştan körlük nedenidir. Diyabet, maküla dejeneresansı (halk arasında sarı nokta hastalığı olarak da bilinir), glokom (göz tansiyonu hastalığı-karasu), katarakt, kaza ve yaralanmalar sonradan olma körlük nedenleridir.
3 KİŞİDEN BİRİNDE GÖRÜLÜYOR
Tüm dünyada ekonomik refahın artması, beslenme alışkanlıklarının değişmesi sonucu diyabetik hasta sayısı artmaktadır. Bu nedenle, diyabete bağlı körlük oranı da gelişen tedavi yöntemlerine rağmen artmaktadır.
Halk arasında sarı nokta hastalığı da dediğimiz yaşa bağlı maküla dejenerasyonu hastalığı, 70-75 yaş üstü grupta her 3 kişiden birinde görülmektedir. Yaş ve kuru tip olarak gördüğümüz bu hastalıkta, son 20 yıl içinde gelişen tedavi yöntemleri sayesinde günümüzde yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
AİLESİNDE GLOKOM OLAN DAHA DİKKATLİ OLSUN!
Glokom (göz tansiyonu yükselmesi-karasu hastalığı) ise genelde başlangıç dönemlerinde belirti vermeyip ancak düzenli göz muayenelerinde tespit edilebilir. Bu nedenle ailesinde glokom hastalığı olanlar, bu konuda daha dikkatli olmalı ve düzenli olarak göz muayenesi olmalı.
Katarakt ise zaten tedavisi olan bir durumdur ve günümüzde uygulanan modern ameliyat yöntemleri ile hastalar başarıyla tedavi edilmektedir. Hatta ameliyat öncesi gözlük kullanan hastalar, katarak tameliyatı sonucu gözlüklerinden tamamen kurtulabilirler.
Sonradan gelişen körlükleri önlemek ve göz sağlığımızı korumak için neler yapılmalıdır?
• Doğumdan sonra 6-12 ay arasında ilk göz muayenesi şarttır. Daha sonra belirli aralıklarla yaşam boyu göz muayenesi olunmalıdır.
• Ailesinde ciddi göz hastalığı olanlar daha dikkatli olmalı, gerekirse daha sık göz muayenesi olmalı, yeme içme alışkanlıklarını ve yaşam biçiminlerini değiştirerek bunlara karşı önlem almalıdırlar.
• Kalp, tansiyon ve diyabet gibi ciddi sistemik hastalığı olanlar göz muayenelerini kesinlikle ihmal etmemelidirler.
• Beslenme biçimine dikkat edilmeli, çokca sıvı alınmalı, bol bol antioksidan dan zengin sebze ve meyve tüketilmeli gerekirse takviye olarak çeşitli vitaminler, mineral ve elementler alınmalıdır.
• Havuz, hamam ve sauna gibi çok kişi tarafından ortaklaşa kullanılan alanlarda bulaşıcı göz enfeksiyon hastalıkları riski çok yüksektir va kalıcı görme bozukluğuna neden olabilirler.
• Güneşin zararlı ışınlarından gözü özellikle retinayı korumak ve katarakt gelişimini engellemek için kesinlikle güneş gözlüksüz dolaşılmamalı ve makyajlıyken güneşlenilmemelidir.
• Sigara ve benzeri tütün kullanma alışkanlıklarından vazgeçilmeli, özellikle sarı nokta hastalığının tedavi edilebilmesi ve ilerlemesini durdurabilmek için bu çok önemlidir.
• Kapalı ofis ortamlarında ve bilgisayar karşısında oturarak çalışan kişilerde zaman içinde gözlerde kuruluk, yanma, batma ve kızarıklıklar gelişir. Bunu önlemek amacıyla yarım saatte bir gözlerin bakışını değiştirmeli ve uzaklara bakarak 1-2 dakika gözleri dinlendirmek gerekir.
• Bazı işkollarında çalışırken kaza riskini azaltmak için koruyucu işgözlükleri kullanılmalı,
• Kontakt lens kullananlar, göz doktorlarının söylediklerine harfiyen uymalıdırlar.