Radyolojik görüntüleme tekniklerinin kanser gibi hızlı ilerleyen hastalıkların erken teşhisine yardımcı olduğuna dikkat çeken Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nihat Kodallı, radyolojinin, COVID-19 hastalarında tanı ve tedavinin etkinliğinin izlenmesinde de önemli bir rol oynadığını hatırlattı. Prof. Kodallı, "Başta akciğer tutulumu olmak üzere Covid-19'un iç organlara verdiği zararları bilgisayarlıtomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle tespit ettik''dedi.
TIPTA DEVRİM YARATAN YÖNTEMLER
Doktorların birçok hastalığın tanısını radyoloji yöntemleriyle koyduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kodallı, şu bilgileri verdi:Wilhelm Röntgen'in 1895'te keşfetmesinin ardından X-ışınları, uzun yıllar boyunca, vücudun içini görmemizde tek yöntem olarak kaldılar. Tıpta devrim yaratan bu ışınlar, günümüzde de hastalıkların teşhis ve tedavisindeki en önemli yardımcımız durumundadır. X-ışınlarının keşfiyle birlikte zaman içinde dijital röntgen, bilgisayarlı tomografi ve anfiografi ayrıca ultrason, MRI, PET/CT taraması ve PET MR taraması gibi birçok tarama ve tanı yöntemi gelişti. Günümüzde hastalıkların tanısını bu görüntüleme yöntemleriyle sağlıyoruz."
ERKEN TEŞHİS HIZLI MÜDAHALE
Radyolojinin, kanser başta olmak üzere birçok hastalığı erken teşhis ederek insanların yaşam sürelerini önemli ölçüde artırdığına da değinen Prof. Dr. Kodallı, şöyle devam etti:
"Tıbbi görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler, günümüzde hastalıkların daha hızlı teşhis edilmesine yardımcı olmakla kalmayıp aynı zamanda daha az tıbbi müdahaleyi de mümkün kılıyor. Bu sayede daha güvenli ve ucuz olan, invaziv olmayan girişimler yapılıyor, hastanede gereksiz ve uzun yatışlar önleniyor. Xışını rehberliğinde biyopsi yapmak, tüp yerleştirmekgibi girişimsel işlemleri çok daha güvenilir şekilde ve gereksiz cerrahi operasyona gerek kalmadan yapabiliyoruz. Arter ve damarlara kateter yerleştirmek gibi işlemleri, kalp problemlerinin bir kısmını, damarlarda oluşan trombozun tedavisini ayrıca tümör tedavisini, radyolojik görüntüleme yardımı ile yapabiliyoruz. Radyoloji ve bilgisayarlı görüntüleme teknikleri sayesinde cerrahlar karmaşık ameliyatları kolaylıkla gerçekleştirebiliyor. Ameliyat sırasındaki gerçek zamanlı ve yapay zeka destekli, yüksek çözünürlüklü radyoloji ve ultrason teknikleri, ameliyatın güvenliğini de artırıyor."
TIBBİ GÖRÜNTÜLEME HAYAT KURTARIR
Türkiye'nin kanser tanısı ve tedavisine yönelik olarak tıbbi cihazlar bakımından gerek kamu gerek özel tüm sağlık kuruluşlarının dünya standartlarında teknolojik donanıma sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Kodallı, "Tıbbi görüntüleme hayat kurtarır" diyerek, şöyle devam etti:
"Ülkemizde maalesef görüntüleme teknikleriyle ilgili yanlış kanılar var. Bazıları X ışınları kansere yol açıyor diye yanlış bir kanıya kapılarak röntgen, ,bilgisayarlı tomografiden ve hatta x -ışını kullanılmayan MR, ultrason gibi yöntemlerden kaçınıyor. Bazıları da tam tersine doktor gerek görmediği halde kendisine bu tetkikleri istemedikleri için tepki gösteriyor. Ancak ikisi de doğru bir yaklaşım değil. Radyolojikyöntemlerden kaçınmak başta kanser olmak üzere birçok önemli hastalığın erken teşhisini engelleyebilir; şunu unutmamak lazım, X ışını değil ama geç teşhis ölüme neden olabilir."
HASTALAR DETAYLI OLARAK BİLGİLENMELİ
"Radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanmak hayat kurtarabilir ve ağır invaziv girişimlere duyulan ihtiyacı önleyebilir" diyen Prof. Kodallı, şu uyarıda bulundu: "Ancak uygunsuz ve gereksiz kullanım, hastalar için gereksiz ve istenmeyen radyasyon dozlarına yol açabilir. Burada önemli olan; hastaların ve ailelerinin bir görüntüleme işleminin riskleri ve yararları hakkında uygun şekilde bilgilendirilmesidir. Aksi takdirde sağlıklarına faydalı olmaktan çok daha zararlı olan seçimler yapabilirler. Örneğin gerekli olan bir BT taramasını reddedebilirler ya da gerekli olmadığı halde radyolojik bir tarama talep edebilirler. Bunu önlemek için hasta ve hasta yakınlarının detaylı bir şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor."
UÇAĞA BİNDİĞİNİZDE DE MAMOGRAFİ KADAR RADYASYON ALIYORSUNUZ
Meme kanserlerinin yüzde 90'ının 40 yaşından ve yüzde 70' inin de menopozdan sonra (50 yaş ve üzeri) görüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Kodallı, şu çağrıda bulundu: "Bu nedenle kadınlar 40 yaşından sonra senede bir kez mamografi çektirmeli. Buna ek olarak gerekiyorsa ultrason taraması da yaptırılmalı. Işın ve radyasyon almaktan korkmasınlar çünkü mamografide kullanılan ışın tüpleri çok küçüktür. Uçağa bindiğinizde, saatlerce bir televizyon ya da bilgisayar ekranı karşısında oturduğunuzda da radyasyon alıyorsunuz. Mamografide kullanılan bu küçük tüplerden alınan radyasyon miktarı çok az oluyor. Aynı şekilde akciğer kanserinin erken tanısı için de özellikle ağır sigara içicileri doktorlarının uygun gördüğü sıklıkta tarama yaptırmalı."