Türkiye'yi etkisi altına alan orman yangınlar orman varlığında ciddi kayıplar oluştururken, bölgelerde yaşayan vatandaşlar hem can hem mal kaybına uğradı. Öte yandan pek çok canlı hayatını kaybetti ya da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), orman yangınlarının solunum problemlerine neden olabileceğine dikkat çekti. Yangın bölgelerinde bulunan ve dumana maruz kalan vatandaşlar için önemli uyarılarda bulunan TÜSAD, orman yangınlarının aynı zamanda bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve sonucunda meydana gelen hava kirliliğinin çok ciddi sonuçları olacağını belirtti.
SOLUNUM PROBLEMLERİNE DİKKAT
Yaşananların iklim krizi sonucu ortaya çıkan afetlerin çok ciddi sağlık sorunlarına yol açacağını gösterdiğine dikkat çeken TÜSAD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Onur Turan, "Orman yangınları sırasında ortaya çıkan çeşitli dumanlar, gazlar ve diğer solunan maddeler özellikle akciğerler için zarar verici etkilere sahip. Dumana bağlı akciğer hasarı; yanan maddenin cinsine, yanma şekline ve oluşan ısının sıcaklığına bağlı olarak değişir. Dumanın neden olduğu sistemik etkilerin büyük kısmını karbonmonoksit zehirlenmesi oluşturur. Ayrıca; hidrojen siyanür, asit, aldehit gazlar ve oksidanlar da akciğer ve vücuda zarar veren diğer bileşenler arasında yer alır. Duman solumasına bağlı ölüm her yüz kişiden ortalama 5 ile 8'inde gelişirken, erken ölümler, çoğunlukla hava yolu tıkanıklığı ve sistemik-metabolik zehirlenmeler sonucunda oluşur." Turan, Duman solunması sonucunda üst solunum yollarında hasar ve ödem gibi durumların yanında, yaygın akciğer tutulumu, akciğer fonksiyonlarında bozulma ve hatta ölüme kadar giden tablolar oluşabileceğini söyledi.
YAŞLILAR VE ÇOCUKLAR RİSK ALTINDA
Yangın dumanının solunmasının astım ve KOAH hastalarında hastalığın kötüleşmesine ve ataklara neden olabileceği uyarısında bulunan TÜSAD Astım ve Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Zeynep Ferhan Özşeker, şunları söyledi: "Duman; zatürre ve bronşit gibi hastalıklara da neden olabilir. Kalp hastalarında ani ölümler, kalp krizi, kalp ritim bozuklukları meydana gelebilir. Yaşlı kişilerde kronik solunum yolu ve kalp damar hastalıklarının sıklığının fazla olması onları daha fazla risk altında bırakır. Çocuklarda ise solunum yolları ve akciğerlerin hâlâ gelişmekte olması nedeniyle yangın dumanına maruziyet kalıcı hasarlara, ileride astım gelişimine neden olabilir. Yangın dumanından korunmak için öncelikle çocuk, gebe, yaşlı, astım, KOAH, kalp hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerin orman yangını riskinin yüksek olduğu dönemlerde zorunlu olmadıkça bu bölgelere seyahat planı yapmamalı. Yangın dumanı yayılım alanında bulunanların yangın riski yoksa evde kalarak kapı ve pencerelerini kapalı tutmaları, zorunlu tahliye durumu varsa da mümkün olduğunca bölgeyi hızla terk etmeleri, araba ile seyahat sırasında tüm camların kapalı olması, iç havalandırma ile aracın havalandırılması önerilir."
Zeynep Ferhan Özşeker
SANTRAL YANGINLARINDA RİSK DAHA YÜKSEK
Muğla'nın Milas ilçesinde yaşanan orman yangında alevlerin Kemerköy Termik Santrali'ne sıçraması ile gündeme gelen santral yangınları konusuna değinen TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Berna Kömürcüoğlu, şunları söyledi: "Termik santral yangını olan bölgede, özellikle karbonmonoksit ve kükürtdioksit seviyeleri yüksekliği risk teşkil etmektedir. Bu yüzden bunların takibi yapılmalı. Yangın santrale ulaşmadan bölge tahliye edilmeli, tahliye edilememiş ise yangın devam ettiği sürece bölge halkı mümkün olduğunca evden çıkmamalı, evler dış ortamdan havalandırılmamalı. Zaten bölgesel yangınlar nedeniyle düşen hava kalitesi santral yangınıyla daha da bozulabileceği için risk grubunda hastalar astım, KOAH, restriktif akciğer hastalığı, evde sürekli oksijen kullanan solunum yetmezliği hastaları mümkünse yangın ortamından uzaklaştırılmalı. Yangın bölgesinde kalmaları durumunda, evlerini izole etmeleri, mümkünse hepa filitreli klima ile soğutulan bir ortamda kalmaları önerilir. Yangına ve dumana maruziyet sonrası bireyler en az 24 saat semptomlar açısından izlenmeli."
Prof. Dr. Berna Kömürcüoğlu
PANDEMİ ÖNLEMLERİ GÖZARDI EDİLMEMELİ
Bunların yanı sıra afet bölgesinde COVID-19 yayılımını önlemek adına alınacak tedbirler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Berna Kömürcüoğlu, "Doğal afet alanları doğası gereği COVID-19 önlemlerinin en fazla göz ardı edildiği ve insanların birbirine destek amacıyla korunmasız yakınlaştığı alanlar yaratıyor. İzmir depremi sonrasında da bölgesel vaka sayılarında çok artış izledik. Bu nedenle afet şartları elverdiği kadar toplanma alanlarında COVID-19 önlemlerine dikkat edilmesi, insanların açık alanlarda toplanmasının sağlanması ve yemek yedikleri alanlarda azami şartlara dikkat edilmesi önemli" şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Onur Turan da bu konuda şu hatırlatmalarda bulundu: "Yaşanan yangın afeti sonrası çadır veya farklı konaklama alanlarında bulunulması, COVID-19 pozitif vakalar ve temaslılarla temas riskini arttırdığı için, COVID-19 açısından bulaş riski de yükselecektir. Bu nedenle, kişisel koruyucu önlemlerden vazgeçmemeli, maske-mesafe-hijyen üçlüsü ve pandemi kurallarına uymaya devam edilmeli. Afetten etkilenen vatandaşlarımızın kaldıkları yerleşim alanlarının hijyen açısından iyileştirilmesi, dezenfeksiyon alanlarının oluşturulması, olası bir enfeksiyon şüphesinde gerekli tıbbi hizmetin verilmesi sağlanmalı. Bu bölgede yer alan kişiler için maske düzenli olarak temin edilmeli, maske kullanımı denetlenmeli ve HES kodu kontrolleri yapılmalı. COVID-19'u düşündüren şikâyetleri olan kişilerde gerekli görülen durumlarda PCR testi yapılması, bölgede yer alan sağlık ekiplerince sağlanmalı."
Onur Turan