Yaz mevsimi ve covid yasaklarının kalkması ile birlikte şok diyetlere başvuranların sayısında artış olduğu gözlemleniyor. Avrupa Şafak Hastanesi'nden Diyetisyen Büşra Burgazlı, şok diyetlere karşı uyarılarda bulundu… Yasakların kalkmasıyla birlikte birçok insan tatile gitmek ve düğünlere hazırlanmak için açlık diyetleri, detoks programları gibi şok diyetlere ve yoğun egzersizlere yönelmeye başlamaktadır. Kısa süreli bir çözüm olan bu diyetler, vücudu makro ve mikro besin öğelerinden mahrum bırakarak ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Hızlı kilo kaybının vücudun metabolizma hızını yavaşlatarak ilerleyen zamanlarda kilo alımına neden olduğuna dair araştırmalar bulunmaktadır. Aynı zamanda şok diyetler, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, dehidrasyona (ciddi su kaybına) neden olmakta ve kalp hastalıkları riskini artırmaktadır. Özellikle uzun süreli düşük kalorili beslenme, kalp kası kaybına yol açabilmekte ve kalp krizi riskini artırabilmektedir. Hızlı kilo kaybı için uygulanan diyetlerde genellikle karbonhidrat ve yağ komple tüketilmemektedir. Uzun süreli karbonhidrat ve yağ alınmaması vücudun ihtiyacı olan enerjinin kastan sağlanmasına neden olmaktadır. Bu durumda da kaybedilen kilo yağdan değil kastan olmaktadır. Kasla birlikte vücuttan su da atılmaktadır. Hızlı su kaybı da bireylerde dehidrasyon, kabızlık, baş ağrısı, kas krampları, düşük enerji gibi etkilere yol açmaktadır.
YEME TAKINTISI YAPABİLİR
AÇLIK diyetlerinde açlık ve tokluğu kontrol eden leptin hormunu düzeyleri dengesizleşmektedir. Normal leptin seviyesi beyine vücutta yeterli yağ olup olmadığını iletmekte ve doygunluğu bildirmektedir. Ancak yapılan bir araştırma çok düşük kalorili diyetlerde, leptin dengesizliğinin yeme takıntısına sebep olabileceğini vurgulamaktadır. Bu durum da daha çok açlık hissettirmektedir. Aynı zamanda çok hızlı kilo verme psikolojik sonuçlar da doğurabilmektedir. Şok diyetler, seratonin hormonu seviyesini azaltarak depresyonu tetikleyebilmektedir. Dengesiz kilo verme ve alma süreçleri bireylerin zaman içerisinde insülin direnci oluşmasına neden olarak diyabet riskini de artırmaktadır. Kilo vermek sadece kaloriden ibaret değildir, önemli olan yeterli ve sağlıklı beslenerek kilo vermektir. Yavaş ve istikrarlı kilo kaybı en sağlıklı kilo verme yöntemidir. Sağlıklı ve sürdürülebilir kilo kaybı, daha iyi besin seçenekleri, kaliteli bir uyku sunmaktadır. Aynı zamanda bu süreçte fiziksel aktiviteyi artırmak bireylerin kilo vermesine yardımcı olurken streslerini de azalmaktadır.