Sağlıklı insanların da kanser hastalarının da şeker tüketimini azaltması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Berrin Pehlivan, bunun sağlıklı yaşamın ön koşulu olduğunu söyledi. Ayrıca tedavi sürecinde vitamin takviyesi önermediklerini ifade eden Pehlivan, bu takviyelerin hastalığın nüksetme ihtimalini artırdığını belirtti.
KANSERE KARŞI ŞEKERSİZ YAŞAM
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Berrin Pehlivan: Aldığımız protein ve yağlar vücutta karbonhidrata dönüşür. O yüzden dışarıdan karbonhidrat almadan da yaşayabiliriz. Kanser hastalarında mümkün olduğunca şekerin azaltılması lazım. Tabi ki kanser hücreleri bölünmek için yalnızca şekeri kullanmıyor ama yine de şekeri azaltmak kanser hücrelerinin bölünmesini yavaşlatabilir. Bu tek başına bir tedavi şekli olmaz ama standart tedaviler birlikte uygulandığında tedavinin etkinliğini artırır. Artık literatürde giderek artan sayıda çalışma var ve bize kanser hastalarında ketajonik diyeti önermemiz gerektiğini söylüyor. Yani şekersiz bir yaşam.
HASTA KİLO KAYBETMEMELİ
Ben hastalarıma beslenmeyi, aldığınız radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavinin üçüncü kolu olarak görmelerini söylüyorum. Kemoterapi sürecinde önemli olan hastaların dengeli ve sağlıklı beslenmesi. Her şeyden azar azar ve yeteri kadar alması ve kilo kaybetmemeye çalışmaları. Çünkü hastanın bu süreçte iştahı olmuyor, bulantı ve kusması oluyor. Hastalar kilo kaybetmeye başladıktan sonra bunu durdurmamız çok zor oluyor. O yüzden ben hep diyetisyen desteğini ya da vitamin ve beslenme solüsyonlarını en baştan vermeyi tercih ediyorum.
TEDAVİ SIRASINDA VİTAMİN TAKVİYESİ ALINMAMALI
Bu süreçte hastalarımıza özellikle tedavi sırasında vitamin takviyesi vermek istemiyoruz. Kullananlara da yasaklıyoruz çünkü yapılan çalışmalarda bu vitamin takviyelerinin hastalığın nüksetme ihtimalini artırdığı gözlemleniyor. Vitamin takviyeleri sağlıklı olmak için ya da tedavi süreci tamamlandıktan sonra hastalığın nüksetmemesi için alınması gereken takviyeler. Ama tedavi sırasında hem uygulanan ilaçların etkinliğini azaltıyor hem de hastalığın nüksetme ihtimalini artırıyor. Öte yandan bunların eksikliği belirlendikten sonra damardan veya kastan yapılarak tamamlanması gerekiyor. Ağızdan alınan vitaminlerin çoğu bağırsaktan emilip vücuda geçmiyor. Üstelik biz sadece boşuna içmiş olmakla kalmıyoruz, karaciğerimiz ve böbreklerimiz gereksiz yere yoruluyor.
GEREKTİĞİNDE TEDAVİYE ARA VERİLMELİ
Bulantı ve kusması gelişmiş bir hastanın yemek yememesi iyi bir çözüm değil. Aksine yemek yiyebilmek için kendini zorlamalı, bol bol sıvı almalı ve bulantı önleyici ilaçlarla kendilerini desteklemeliler. Bulantı ve kusma sürecinin mutlaka doktor ve hemşire tarafından değerlendirilmesi gerekir. Gerektiğinde tedavilere ara verilmelidir çünkü hastanın kaşeksi dediğimiz kilo verme sürecine girmesini engellememiz gerekiyor. Bu süreçte hasta yakınının da hastayı çok zorlamaması ve anlayış gösterip gerekli yerlerde gerekli müdahaleleri yapması gerekiyor.
TEDAVİ SONRASI SÜREÇ NASIL OLMALI?
Kanser hastalığının büyük bir kısmı yanlış duygu durumundan ya da bir kanserojene maruz kalmamızdan kaynaklanıyor. O yüzden de hastanın kanser olma sebebini bulup tedavi süreci tamamlandıktan sonra aynı yanlışları yapmasını engellemek çok önemli. Çünkü bunu engellemezsek hastalığın nüksetme ihtimali yüksek. Bunun için de diyetisyen, psikolog, psikiyatrist gerekirse fizyoterapist desteği alıyoruz.
NE YEDİĞİMİZ DEĞİL MİKTARI ÖNEMLİ
Tedavi sürecinde her şeyden dengeli ve yeterli almak çok önemli. Mümkün olduğunca işlenmemiş ve pakete girmemiş doğal yiyecekleri tüketmeye çalışmak lazım. Sebze ve meyveyi iyi yıkayarak, her şeyden yemek ama azar azar yemek lazım. Ne yediğimizden çok yediğimizin miktarı önemli, vücuttaki dengeyi bozmamak gerekiyor. Dünyanın en sağlıklı besini bile çok yediğinizde zarar vermeye başlar.
KANSERDEN KORUNMAK İÇİN AKTİF OLMAK ŞART
Haftada üç dört gün en az 30-45 dakika ritmik yürüyüş yapmak. Sigara ve alkolden uzak durursak, iyi uyursak iyi uykudan kastım gece 11'de uyuyup sabah 7-8'de deliksiz ışıksız ortamda uyursak ve her şeyden azar azar yeterli miktarda yersek zaten biz büyük oranda kanser olmayı engellemiş oluyoruz.