Horlamanın, en basit tanımı ile hava yolunun kısmen tıkanması olduğunu belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı, Op. Dr. Şenel Alkır, "Nefes alırken, burnumuz ya da ağzımızla akciğerlerimiz arasında düzenli bir hava akışı olur. Otururken, egzersiz yaparken ya da herhangi bir hareketimiz anında havanın burun içinde ağızdan daha hızlı hareket etmesi durumunda soluduğumuz hava, bazı sesler üretir ve bu sesler oldukça az çıkar. Ancak uyku esnasında boğazımızın arka bölgesinde yer alan kaslar kısmen gevşeyip hatta geçici olarak kapandığı için, kişi nefes almaya çalışırken boğazda bir titreme meydana gelir, bu durumda horlamaya neden olur" diye konuştu.
"HER HORLAMANIN NEDENİ UYKU APNESİ DEĞİL"
Birçok farklı sağlık sorununun horlamaya neden olabileceğini belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Şenel Alkır, hemen hemen herkesin hayatının bir döneminde horlama sorunu yaşayabildiğini belirterek, her ne kadar akla ilk uyku apnesini getirse de direkt uyku apnesi ile bağdaştırılamayacağını her uyku apneli insanın horladığını ancak her horlamanın uyku apnesi olmadığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Kişide farklı sağlık sorunlarının belirtisi olabilen horlama genellikle, burun, ağız ve boğaz yapısına bağlı olsa da yaşam tarzı ve alışkanlıklarına bağlı olarak da görülebilir. Kişi gün içinde yaşadığı yorgunluğa bağlı olarak horlayabildiği gibi, farklı nedenlerden kaynaklanan ve uzun süre görülen horlama sorunu, doğru nefes alışverişini etkilediği için kaliteli bir uykuya engel oluşturur ve kişinin gün içinde halsiz ve yorgun kalmasına neden olur."
HORLAMANIN ALTINDA YATAN NEDENLERE DİKKAT
Uzun dönem devam eden, kesik kesik bir anda nefes alma ile devam eden ve sürekli bir horlama söz konusuysa bu durumun mutlaka araştırılması gerektiğini belirten Op. Dr. Şenel Alkır, horlamanın altında yatan diğer nedenleri şöyle sıraladı:
"Burun ucu ve gırtlak girişi arasında herhangi bir darlık ve et büyümesi, hava yolunu sıkıştıran ve hava geçişini engelleyen nedenler, burun kıvrımlarında eğrilik, burun eti, sinüzit, özellikle çocuklarda geniz eti, büyük bademcik, aşırı kilo, solunum yoluna dışarıdan baskı yapan gırtlak, burun, boğaz ve çene şekli ile ilgili sorunlar, küçük dil veya yumuşak damak şişmesi, alkol tüketimi, uyku ilacı kullanılması, hamilelik, yorgunluk, uyuma şekli gibi nedenler, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, uyku apnesi, yeterli ve düzenli uyuyamamak…"
UYKUDA NEFESİNİZ KESİLİYORSA…
Horlamanın kendisinin bir belirti olduğunun altını çizen Op. Dr. Şenel Alkır, kendi horlamanıza uyanıyorsanız, uykuda kesik kesik nefes alıyorsanız, uykuda nefesiniz kesiliyorsa bu belirtilerin mutlaka dikkate alınması gerektiğini söyledi. Op. Dr. Alkır, sözlerine şöyle devam etti:
"Horlama çok basit bir konu gibi görülse de altta yatan farklı birçok ciddi hastalığın belirtisi olabilmektedir. Belirtileri arasında sabahları oluşan boğaz ağrısı, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik, çarpıntı, uykuya dalmakta zorlanma, geceleri nefes nefes uyanma, sinirlilik, gün içinde dikkat bozukluğu ve uykuya meyilli olma sayılabilir."
"BAZI HORLAMALARIN ALTINDA GENİZ TÜMÖRÜ OLABİLİR"
Genel olarak horlamanın altında yatan nedenlere bağlı olarak çeşitli tedavi seçenekleri uygulanabildiğini belirten Alkır, horlamanın bazı tiplerinin tedavi edilemeyeceğini belirtti. Tedavinin etkene yönelik olduğunu vurgulayan Alkır, "Bazı horlamaların altında geniz tümörü olabilir. Bu nedenle horlamanın nedenlerinin araştırılması büyük önem taşımaktadır. Yumuşak damak, büyük bademcik, gibi tablolar sonucu görüle horlamada cerrahi tedavi seçeneği uygulanabiliyor. Diğer yandan aşırı kilo gibi bir nedenden dolayı oluşuyorsa, kişinin kilo vermesine yönelik tedavi uygulandığı gibi, horlamaya sebep olan tıbbi bir neden yoksa kişinin yaşam tarzında ve alışkanlıklarında yapacağı ufak değişikliklerle horlama azaltılabilir veya ortadan kalkabilir. Ayrıca bazı hastalara uyku esnasında kullanabilecekleri aparatlar önerilebilir" ifadelerini kullandı.
Uzun süreli görülen horlamanın nedenlerinin mutlaka araştırılması gerektiğinin tekrar tekrar altını çizen Op. Dr. Şenel Alkır, bu tip horlamanın tedavi edilmediği durumlarda birçok ciddi hastalığın erken teşhisinde geç kalınabileceğini belirtti. Ayrıca kişinin yaşam kalitesinin düşeceğini, kaliteli bir uyku uyuyamayacağı ve beyine yeterli oksijen gitmeyeceği için halsizlik ve yorgunluk yaşayabileceğini, konsantrasyon ve dikkat bozuklukları yaşayabileceğini belirtti.