Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, bipolar bozuklukta hasta yakınlarının yaşadığı zorluklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu…
Bipolar bozukluğun manik döneminde hastaların uyku ihtiyacında azalma olur. Uyku bizim için çok önemlidir. Hastalar uyku ihtiyacı hissetmediklerini, yatmalarına rağmen kesinlikle uyuyamadıklarını ancak sabah kalktıklarında çok enerjik olduklarını ve yerinde duramadıklarını söyler. Uykusuzluğun olması, hastalığın atağının gelmesiyle ilgili bize fikir verir. Bir diğer belirti ise kendini normalden çok daha coşkulu, daha mutlu, çok daha enerjik hissetmesidir. Bu durumun en az bir hafta devam etmesi gerekir.
Manik dönemde ortaya çıkan bir başka duygu da öfkelenme nöbetleridir. Hastalar, normalden daha öfkeli olabiliyor, öfke patlamaları yaşayabiliyor. Yine manide en çok görülen belirtilerden bir tanesi de konuşmayla ilgilidir. Hasta oldukça basınçlı ve fazla konuşur. Çok fazla basınçlı konuştuğu için hastanın sözünü kesmek, araya girmek, müdahale etmek çok mümkün olmaz. Hatta zaman zaman hastaların buna itirazları olur. Konuşmalarının bölünmesine çok tahammül edemezler.
Bipolar hastalığın mani döneminde fazla para harcama davranışına ve daha fazla alışveriş yapmaya da sık rastlanır. Bu kişiler günlük hayat içerisinde fazla para harcadıkları için hiç ihtiyaçları olmayan şeyler alabilirler. Atak dönemlerinde fazla miktarda kredi çekmeleri ve yüklü miktarda borç sahibi olmaları da söz konusudur.
Bipolar hastalığın depresif ucu ise depresyon atağına kadar gidebilir. Bu durum manideki coşkunluk yani enerjik evrenin tam tersidir. Yani kişi yoğun olarak kendini mutsuz, hüzünlü hissetmektedir.
AİLE BİREYLERİ ÇOK YORULUYOR
Bipolar bozukluk gibi kronik ruhsal hastalıklarda, ailenin hastalığın belirti ve tedavi konusunda bilgi sahibi olması, hastalığın olumlu gidiş göstermesinde ve baş etme konusunda önemli bir yere sahiptir.
Özellikle manik atak dönemlerinde birden bire davranışlarında değişme olan, uykusuzluğu, hareketliliği, konuşması artan ve tedaviye ikna edilemeyen hastaların yönetimi çok zordur. Ailelerin en çok zorlandıkları alanlar atak dönemlerinin yönetimidir.
Hastaya bakım verenlerin hastanın tedavi uyumunda, hastalığın gidişatında ve sosyal destek sağlama konusunda önemli görev ve sorumlukları vardır. Bu durum onları yorabilmektedir.