Şekerel, Dünya Astım Günü dolayısıyla astımın, mikroplardan kaynaklanmayan özel bir iltihap nedeniyle ortaya çıktığını ve hava yolunun daralmasına neden olduğunu söyledi.
Astımın, tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterdiğini ifade eden Şekerel, "Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artmıştır. Ülkemizde yetişkinlerin yüzde 5'inde, çocukların ise yüzde 10'unda astım vardır. Dünyada yaklaşık 335 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 4 milyon astımlı olduğu tahmin edilmektedir." bilgisini paylaştı.
Şekerel, astım ve alerjinin ilişkili olduğunu, astımlıların yüzde 50-70'inde havadaki toz ve polen gibi partiküllere, ilaçlara veya besinlere karşı alerji bulunduğunu kaydetti.
Astımın genetik bir hastalık olduğunu dile getiren Şekerel, "Ancak tek bir genin değil birden çok genin astıma neden olabildiğini biliyoruz. Astım bulaşmadığı gibi antibiyotik tedavilerinden de yarar görmez. Bağışıklık sisteminin düzensiz çalışması sonucu bronşlarda iltihabi reaksiyon oluşur. Soğuk algınlığı, alerjenler ve ilaçlar gibi nedenler de bu iltihabı kötüleştirir." dedi.
"ASTIM SADECE ÇOCUKLUK ÇAĞI HASTALIĞI DEĞİLDİR"
Şekerel, toplumda "astım çocukluk çağı hastalığıdır ve çocuk büyüdükçe geçecektir" şeklinde yanlış bir düşüncenin bulunduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Astımı olan çocuğun büyümesiyle birlikte yakınmalarının ve ilaç kullanma ihtiyacının azaldığı bilinir. Hatta çocukluk dönemi sonrası uzun bir süre yakınma ve ilaç ihtiyacı olmayabilir. Bu durum astımın geçeceği inanışının temel nedenidir. Ancak çocukluk çağı astımı orta yaşta veya yaşlılık döneminde geri dönebilir. Bazen ise çocukluk çağını tamamen sağlıklı geçiren bireylerde orta hatta ileri yaşlarda astım gelişebilir. Bu nedenlerle herkesin akciğer sağlığına özen göstermesi gerekir."
Akciğer sağlığı için hava kirliliğinden uzak durulması ve düzenli egzersiz yapılmasının önemini vurgulayan Şekerel, "Ayrıca, kapalı ortamların sık sık havalandırılması, deterjan gibi temizleyicilerin kullanımının azaltılması, yoğun koku veren maddelerden uzak durulması, yeni mobilyaların kokuları çıktıktan sonra eve alınması gerekir. Tabii ki sigara içilmemesi ya da içilen ortamlardan sakınılması da uygulanması gereken temel tutumlardır." ifadelerini kullandı.
"EGZERSİZ ASTIMI KÖTÜLEŞTİRMEZ"
Şekerel, astım rahatsızlığı kontrol altına alınmayan hastaların egzersiz yaptığında öksürük, hırıltı veya nefes darlığı gibi çeşitli sorunlar yaşayabildiğine dikkati çekerek, "Burada sorun astımın kontrolsüz oluşudur yoksa egzersiz astımı kötüleştirmez. Egzersiz beden ve ruh sağlığımız için çok önemlidir ve herkes gibi astımlıların da egzersiz yapması gerekir. Eğer egzersiz yakınmalara neden oluyorsa kişinin astım tedavisinin yetersiz olduğu anlaşılmalıdır. Bu durumda hastanın hekimine başvurup astım tedavisini yeniden düzenletmesi gerekir." dedi.
"ASTIM HASTALARINDA ATAKLAR HAYATI TEHDİT EDEBİLİR"
Sigara dumanı, hava kirliliği, koku yayan ev içi hava kirleticiler, alerjenler, virüs enfeksiyonları, bazı ilaçlar ve stres gibi faktörler ile hastanın tedaviye uyumsuzluğunun astım ataklarına neden olduğunu belirten Şekerel, şunları söyledi:
"Hızlı tanı ve uygun tedavi ile çoğu astım atağı başarıyla yönetilebilir. Ancak sık ve ağır atak geçiren, atak nedeniyle sık acil başvurusu, hastane ve yoğun bakım yatışı olan astım hastalarında ataklar hayatı tehdit edebilir. Bu nedenlerle atakların oluşmadan önlenmesi ayrı bir önem taşır. Astımın doğru tedavisi hastalık kontrolünü, atakların önlenmesini ve bu da astıma bağlı maddi ve manevi kayıpları engeller. Astım atağı geçirmenin bir diğer olumsuz sonucu, solunum fonksiyonlarında kalıcı kayıplara neden olmasıdır ki uzun dönemde bu durum hastalara artmış nefes darlığı olarak yansır. Tüm bu nedenlerle astımlı hastalar tetikleyicilerden sakınmalı dolayısı ile astım atağı yaşamaktan korunmalıdırlar."
Astımın kontrol altına alınabildiğini ve hastaların yaşamlarını sağlıklı bireyler gibi sürdürebildiğini vurgulayan Şekerel, bunun için astımı tetikleyen faktörlerden uzak durulması ve tedavinin aksatılmaması gerektiğinin altını çizdi.