Aşı, birey ve toplum sağlığının korunması için bilinen en etkili ve ekonomik yöntemi olduğunu belirten Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Ahmet Taylan" İçinde bulunduğumuz hafta, 24-30 Nisan tarihleri Dünya Aşı Haftası olarak nitelendirilmektedir. Bir sağlık neferi olarak, içerisinde bulunduğumuz Covid-19 pandemisi dolayısıyla ilgili haftanın daha da bir ehemmiyet kazandığını ve aşının, aşılanmanın öneminin toplumumuza her platformda aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Bizler sağlık çalışanları olarak biliriz ki; bir toplumda bir enfeksiyona ve hastalığa karşı bağışık bireylerin oranı azalacak olursa salgınlar ortaya çıkar. Yani salgınları kırabilmenin yolunun bağışıklık kazanma, bağışıklama olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple, etkili ve özgün bir antiviral tedavisi olmayan Covid-19 hastalığının etkin bir şekilde yok edilebilmesi için önümüzde bağışıklama, bağışıklık kazanma modülüne uyan 3 metodumuz vardır. Bunlardan ilki, 'sürü bağışıklığı (herd immunity)' adı verilen; tüm dünyada yaşayan insanların çoğunun uzun yıllar boyunca süren salgın neticesinde hastalığa yakalanarak bağışıklık kazanması ve toplumsal bir immünite oluşturması, ikincisi; mutasyona açık olan bu virüsün iyi yönde bir mutasyon geçirerek insandan insana bulaşma ve hastalık yapabilme yeteneğini kaybetmesi ile salgının kırılması fakat virüsün geçireceği mutasyon ile virüs daha da ölümcül ve kötü seyirli de olabilir. Bu bahsettiğimiz iki farklı metodun ne kadar uzun bir sürede gerçekleşebileceği ve gerçekleşme sürecinde ise tüm insanlığa ne kadar acı bir fatura çıkartabileceği öngörülemez. Görünen o ki bu Covid-19 pandemisini bitirmenin en etkili ve güvenilir yolu üçüncü metodumuz yani; aşılamadır.
Aşılamada çoğu dünya ülkesinden önde olan ülkemizde şu süreçte 2 tip koronavirüs aşısı aktif olarak uygulanmaktadır. Bunlardan biri, ülkemizde uygulanmaya ilk olarak başlanan Sinovac'ın geliştirdiği; hastalığa neden olmayan ancak bağışıklık yanıtı oluşturan etkisizleştirilmiş virüs içeren inaktif aşı olan CoronaVac aşısı, diğeri ise BioNTech ve Pfizer'ın geliştirdiği; kendi başına güvenli bağışıklık yanıtı oluşturan protein üretmek için genetik olarak tasarlanmış RNA ve DNA parçacıklarını kullanan son teknoloji bir yaklaşım olan m-RNA aşısıdır. Başarı yüzdeleri çeşitli akademik çalışmalar ile kanıtlanmış bu iki aşıda şu an ülkemizde kişi tercih esaslı ve ücretsiz olarak tüm halkımıza uygulanmaktadır. Mevcut aşıların etkinlikleri ile ilgili ülkemizde yapılan, değerli ve nitelikli akademik ve bilimsel çalışmalardan bahsedecek olursak; Hacettepe Üniversitesi'nde gerçekleştirilen faz 3 sonuçlarına göre Sinovac firmasının CoronaVac aşısının etkililiği %83,5, aşının hastanede yatışı engelleme oranının ise %100 olduğu bildirilmiştir. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan bir başka çalışma sonucunda ise; aşının birinci doz uygulamasından en az 28 gün sonra bağışıklık yüzdesi %25,3 tespit edilirken ikinci dozdan en az 28 gün sonra nötralizan kantitatif (niceliksel) testi bağışıklığı %97,92, kalitatif (niteliksel) testi bağışıklığı %97,79 olarak tespit edilmiştir ve ayrıca aşının oluşabilecek yan etkilerinin kabul edilebilir bir tarzda olduğu da bildirilmiştir. Fakat şunu da es geçmemek lazım; Covid-19 aşısı sonrasında antikor düzeylerinin yeterliliği kişinin tam olarak bu hastalıktan güvenle korunduğunu garanti edemez. Bağışıklık zincirini oluşturmadan Temizlik-Maske-Mesafe tedbirlerine hiç taviz verilmeden devam edilmelidir."
Bizlere düşen görev; aşıya ve aşılanmaya karşı bilimsel olmayan yargıları toplumun aşılanması ve bağışıklaması konusunda geri planda bırakmak, aşılanmaya yönelerek tüm toplum olarak salgını kırabilecek zinciri kol kola girerek oluşturabilmektir diye sözlerine ekledi.