Yeterli ve dengeli beslenme vücudun büyümesi dokuların yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin ögelerinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılmasıdır. Bu gereksinmeler; yaş, fiziksel aktivite durumu, gebeliğin başlangıcındaki ağırlık, besin depolarının yeterlilik derecesi gibi birçok etmene bağlıdır.
Gebelikte oruç tutmadan önce mutlaka doktora danışılmalıdır. Doktor uygun gördüğü durumlarda gebenin günlük gereksinmelerine uygun hazırlanmış bir beslenme programıyla oruç tutabilirler. Ramazan gelmeden oruç tutacak gebelerin doktor ve diyetisyeniyle görüşmeler yaparak iftar ve sahurda nasıl beslenmesi gerektiğine dair bir beslenme planı hazırlaması şarttır. Böylece gün içinde tüketemediği, hem anne hem bebeğin sağlığı için eksik kalan besin ve sıvı miktarı yerine konulabilir.
HAMİLELİKTE HANGİ DURUMLARDA ORUÇ TUTULMASI SAKINCALIDIR?
Gebelik döneminde oluşan preklempsi, diyabet veya herhangi başka bir hastalık durumunda oruç tutulması önerilmemektedir. Gebelik boyunca dolaşım sisteminde değişiklik olabilir. Annede kansızlık görülebilir. Sindirim sistemindeki değişikliklere bağlı olarak bulantı, kusma veya gebelik reflüsü görülebilir. Bu gibi durumlarda tıbbı beslenme tedavisi gerekmektedir. Annenin aldığı günlük besin örüntüsü şikayetlerine göre düzenlenmelidir. Gebeliğin 24. Haftasından sonra şeker yükleme testi yaptırılır. Bu testin sonucuna göre eğer kandaki glikoz oranı yüksek gelirse gestasyonel diyabette tıbbi beslenme tedavisi uygulanır. Tüm bu tedavilerde 5 öğün tüketilmesi gerektiği için uzun süre aç kalmak bu gebelerin hem kan değerlerini değiştirecek hem de sindirim sistemlerini olumsuz etkileyecektir. Gebelik süresince besinlerin eksik alınmasına bağlı olarak çeşitli hastalıklar gelişebilir. Örneğin; düşük kalsiyum ve protein alımına bağlı olarak preklempsi gelişebilir. Bu gebelerin beslenme tedavisinde iyi kalitede protein almaları oldukça önemlidir. En iyi kaliteli protein hayvansal kaynaklı proteinlerdir (et, yumurta, balık, tavuk gibi).
HAMİLELİKTE TÜKETİLMESİ GEREKEN BESİN GRUPLARI
Gebelikte posa içeren besinleri tüketmeye özen göstermek gerekmektedir. Günlük yeteri kadar posa alınamadığından başta kabızlık olmak üzere birçok sıkıntı ortaya çıkabilir. Gebelerin özellikle taze meyve sebze tüketimi arttırması gerekmektedir. Besinlerde çeşitlilik sağlamak oldukça önemlidir. Her öğün her besin grubundan en az 1 porsiyon tüketilmelidir. Besin grupları şu şekilde sınıflandırılabilir;
Kepekli ve beyaz ekmekler yerine tam buğday ve çavdar ekmekleri tercih edilebilir. Kayısı, incir, erik gibi bağırsak hareketlerini arttıran meyveleri taze veya kuru olarak her gün tüketmekte fayda vardır. Bulgur, kepekli pirinç gibi posa içeriği yüksek besinleri haftada birkaç kez tüketmelilerdir. Gebe bir kadının kalsiyum gereksinmeleri 1200-1300 mg'dır. Gebeliğin başlangıcından itibaren günde 3-4 bardak süt ve süt ürünlerini tüketmek kalsiyum gereksinmesini karşılar.
Büyüme ve gelişmenin sağlanmasında gerekli olan en önemli minerallerden biri çinkodur. Protein yapısında olan enzimlerin üretilmesi ve fonksiyonlarını sürdürebilmesi ile üreme sisteminin sağlıklı çalışabilmesi için çinkoya gereksinim vardır. Gebelik döneminde çinko eksikliği görülürse anne karnındaki bebeğin büyüme ve gelişmesindeki risk artmaktadır. Gebelikteki çinko gereksinmesi normal bireylere göre 20mg artmaktadır. Bu nedenle zengin çinko kaynağı olan et ürünleri, su ürünleri, yumurta ve süt ürünleri yeterli ölçüde alınmalıdır.
HAMİLELİKTE ORUÇ TUTARKEN NASIL BESLENİLMELİ?
Özellikle oruç tutma döneminde uzun süre aç kalma hipoglisemiye neden olacağından birden hızlı yemek yemek hiperglisemiyi artırıp daha sonra hipoglisemiye yol açar. Aşırı tatlı yendiğinde kandaki şeker hızlıca yükselir. Pankreas aşırı çalışarak çok fazla insülin üretir. Artan insülin kandaki şekerin hücrelerin içine hızla girmesini sağlayarak kan şekerinin aniden düşmesine neden olabilir. İftardan sonra ara öğünlerde şekerli gıdalar tüketilmelidir. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar (dondurma ya da güllaç gibi) tercih edilmelidir. Bu durumda da gebelerde halsizlik, yorgunluk, üşüme, terleme gibi belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Anne karnındaki bebeğin kordon sayesinde annenin kanıyla beslendiği unutulmamalıdır. Kan şekerindeki bu ani dalgalanmanın bebeğe zarar verme olasılığı çok yüksektir. Oruç tutan gebelerin özellikle aşırı tuz ve aşırı yağ miktarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Yemekleri kızartma, kavurma ve diğer ateş üstünde ( mangal gibi) pişirmek dışında fırında, haşlama, buğlama tekniği ile pişirmeleri gerekmektedir
2 kişiyim mantığıyla aşırı yemek yeme sahur ve iftar öğünlerinde şişkinlik, gaz ve reflü şikayetlerini artırır. Dolayısıyla özellikle sahur öğünlerinde gaz yapmayacak yiyecekler tüketilmelidir. Hemen yemek yendikten sonra uyunması reflüyü tetikler. Yemek yendikten en az 1.5-2 saat sonra uyunmalıdır. Sahurda çay kahve gibi kafeinli içeceklerin tüketilmesi uykusuzluğu arttırabileceği gibi çok tüketmek de gebelerde anemiye (kansızlık) sebebiyet verebilmektedir. Bu süreçteki şişkinlik şikayetlerini probiyotikler azaltabilir. Probiyotikler mide asidinden etkilenmeden bağırsaklara kadar ulaşıp burada bulunan yararlı bakterilerin çoğalmasını sağlarlar. Özellikle sindirim fonksiyonlarında etkileri olan bu bakteriler şişkinlik, kabızlık gibi sindirim sorunlarını önlemek için kullanılabilir. Gebelerin sahurda ya da iftarda menülerine 1 kase probiyotik yoğurt eklemeleri bu şikayetlerini önlemede yardımcı olabilir.
GEBELİKTE SIVI GEREKSİNİMİ
Gebelerde sıvı gereksinmesi kilogram başına 30 cc'dir. Yani ortalama 70 kg olan gebenin günde 2 litre su içmesi gerekmektedir. Oruç tutan bir gebenin besin aldığı süre boyunca bu sıvı ihtiyacını karşılaması gerekir. Karşılamadığı takdirde terle beraber sıvı kaybı artacağından kandaki elektrolit dengesi bozulacaktır. Ayrıca su toksik maddelerin atımını artıracağından ve oluşabilecek dehidratasyonu önlemek için yardımcıdır.
GEBELİKTE ORUÇ TUTMAK HANGİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR?
Gebelikte beslenme az az sık sık şeklinde 4-6 öğün olarak eşit aralıklarda olmalıdır. Oruç tutan gebelerde ise bu öğünler sağlanamaz ve öğün sayısı ve şekli değişir. Yalnızca 3-4 öğün yapılabilir. Beslenmenin zayıf olması kanda düşük şeker seviyelerine, yağ hücrelerinin yıkımına sonuç olarak kanda keton cisimciklerinin artmasına neden olacaktır. Çoğunlukla normal gebelikte insülin direnci oluşumu vardır. Bu durum da yağ hücrelerinin yıkımına ve keton oluşumuna sebep olur. Keton cisimciklerinin kanda artmasının ve bebeğe geçmesinin nörolojik ve psikolojik olarak uzun vadede bazı olası yan etkilerden söz edilmektedir.
Oruç tutarken gebenin baş dönmesi halsizlik gibi şikayetleri oluşursa hemen uzman doktoruna başvurması gerekir. Gebe her gün düzenli olarak tartılmalıdır ve kilo azalması varsa ya da uygun şekilde kilo alımı gerçekleşmiyorsa hemen müdahale gerekir. Su kaybına bu dönemde çok dikkat edilmelidir gebe çok susuyorsa ve idrarında koyulaşma varsa sıvı azalması var demektir. Bu da bebek ve gebenin olumsuz etkilenmesine sebep olur.
Gebelikte oruç tutmayı kolayca sürdürebilmek için öncelikle sıvı kaybı açısında çok sıcak yerlerden uzak durmalıdır. Stresten uzak kalmalı ve bolca dinlenmelidir. Aşırı hareketten kaçınmalı uzun mesafe yürüyüşleri yapmamalıdır. Yemek yemeyi yalnızca iftar ve sahurda yapmamalı iftardan sahura kadar olan kısımda da ara öğün tüketmelidir. Böylece oruç tutmanın getireceği kabızlık veya yorgunluk gibi etkenlerden korunma sağlanabilir. Sahurda yemek hemen yenip yatılmamalıdır, hem iftar hem sahur için kızartma tüketmemek çok tuzlu ve çok şekerli gıdalarla beslenilmemelidir. Bolca sıvı tüketilmelidir. Ölçülü bir şekilde ara öğünlerde meyve tercih edilmelidir. Sahur ihmal edilmemelidir ve iftar ve sahur arasında mutlaka ara öğün yapılıp bu ara öğünlerde protein ve kompleks karbonhidrat alınmalıdır.
GEBELER İÇİN ÖRNEK SAHUR MENÜSÜ
GEBE İÇİN ÖRNEK İFTAR MENÜSÜ
Kızartmalardan kaçınılmalı, çok tuzlu çok şekerli besinlerden kaçınılmalıdır. Bol sıvı önemlidir.
Oruç açarken;