Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz, "Nasıl anladık, hayvancılıkta, tarımda, savunma sanayiinde ve bizim sağlık bilimlerinde yerli üretim olmazsa olmazımız. Biz bugün aşılarda neden zorluk yaşıyoruz. Gerçi şu anda 18 milyona ulaştı yaptığımız aşı sayısı, onu da niye yaşıyoruz dışa bağımlıyız. Şu anda bizim üniversitelerimizde, bizim insanlarımız tarafından geliştirilen aşıların ön plana çıkmasıyla, üretilir hale gelmesiyle biz bu pandemi, Covid-19 belasından veya bundan sonra karşılaşacağımız diğer solunum yolu hastalıklarından kendi yerli aşılarımızla ancak kurtulabileceğiz. Bu yerli aşılarımızı düşük maliyetli ülkemizde üretebilirsek belki de yurt dışındaki birçok ülkeye de derman olacak şekilde en uygun şekilde sağlayabileceğiz" dedi.
'AŞIYA İNANCI KIRMAYA ÇALIŞMAK, AKIL VE MANTIKLA BAĞDAŞMIYOR'
Çin'deki bir balık pazarında ortaya çıkan koronavirüsün kısa sürede tüm dünyayı kuşattığını belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, "Dünyada 130 milyonun üstünde vaka sayısı ve yaklaşık 3 milyon ölüm olgusu ile karşımıza çıktı. Hala bu hastalığı inanılmaz biçimde küçümseyenler, ciddiye almayanlar, hatta böyle bir hastalığın varlığına inanmayanlar var. Bizim kliniklerde gördüğümüz ise genç yaşta, ileri yaşta, hastalık tablosu çok ağır giden insanlar var. Ortada gerçekten bir hastalık var. Böyle bir durumda bu hastalığı küçümsemek, alınan tedbirleri küçümsemek, bizim hastalığı daha hafif atlatmamızı sağlayacak olan aşıya inancı kırmaya çalışmak ne yazık ki akıl ve mantıkla bağdaşmıyor."
"Aşılama yaptığımız gruplarda aralık ayına göre mart ayındaki vaka sayılarında bir yükseliş görmedik. Ama toplamda baktığınızda aralık ayına göre mart ayında vaka sayısında ciddi bir artış var. Dün itibari ile günlük 54 bin vakaya ulaşmış durumdayız. Ama aşılanan gruplardaki sağlık çalışanları hastalığın yüzde 10'unu oluşturuyordu, hastaların yüzde 10'unu oluşturan sağlık çalışanlarında bu oran şu anda çok çok azalmış durumda. 65 yaş üstünü aşıladık ve aşılananlarda hasta sayılarının aralık ayına göre hemen hemen aynı veya biraz daha az olduğunu fark ettik. Toplamda vaka sayısı artıyor ama aşılanan gruplarda vaka sayısı yükselişe geçmiyor" diye konuştu.
'ERCİYES ÜNİVERSİTESİ'NDE YAPILAN ÇALIŞMA FAZ 2 AŞAMASINDA'
Özellikle son dönemde vakaların yoğunlaştığı yaş grubunun 20 ile 59 yaş arası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kayıpmaz, şöyle devam etti:
"Yani artık gençlerimiz, üretken nüfusumuz daha çok tehlike altında diyebiliriz. Ülkemizde diğer aşılar temin edildikçe meslek gruplarından başlayarak, riskli gruplardan başlayarak genç yaştaki kişilerin de aşılamasına devam edilecek. Yerli aşı anlamında Erciyes Üniversitesi'nde yapılan çalışma faz 2 aşamasında. Önümüzdeki günlerde faz 3'e doğru geçecek. Bu hafta itibari ile ülkemizin en kapsamlı klinik araştırma merkezini Ankara Şehir Hastane'mizde kurduk. Bundan sonra aşı çalışmalarının faz deneylerini, aynı zamanda da ilaç çalışmalarını yürüteceğimiz aşı çalışmalarını açmış bulunmaktayız. Resmi açılışını da birkaç gün içinde yapacağız. Kendi insanlarımızın geliştirdiği aşıları çok daha iyi bir konuma nasıl getirebiliriz buna bakacağız. Pandemiyle bundan sonraki mücadelemiz nasıl olmalı? Özellikle Ramazan ayı içerisinde kritik günler bizi bekliyor diyebiliriz. Günlük 54 bin vaka belli bir süre sonra hasta ağır hastaya, ağır hasta da yaşamını kaybeden vefat sayılarına yansıyor"
'YUMRUK ŞEKLİNDE SELAM DA VERİLMEMELİ'
Bilim Kurulu'nun mümkün olan en fazla dozda aşının gelmesi için çabalarının devam ettiğine işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, "Üretici ülkelerden kaynaklanan sorunlardan dolayı istediğimiz doz şu ana kadar gelmiş değil. Bundan sonrasında inşallah kalan dozlar gelirse biz çok daha fazla aşılamayı yaparken bir yandan da alınacak olan tedbirlerle Ramazan Bayramı'nda şu anda olduğumuzdan çok daha iyi bir konumda olabileceğimize inanıyorum. Ramazan ayı içerisinde de belirli ek tedbirlerin gündeme gelebileceği görülüyor. Kamuda, özel sektörde uzaktan çalışma, bazı kapatma kararları düşünülebilir. Pandemi el birliğiyle mücadele etmemiz gereken bir süreç. Evet devletimiz bazı kararlar alıyor. Biz de vatandaş olarak bu kararlara uymak durumundayız. Yumruk şeklinde selamlama şekli gelişti, burada da fiziki temas vardır ve bulaşma riski vardır. Nasıl el ele tokalaşmıyorsak yumruk şeklinde selam da verilmemeli. Bilim Kurulu toplantısında ramazan ayı içerisinde vaka sayılarını düşürmeye, insan hareketliliğini azaltmaya yönelik tedbirler gündeme gelecek. Burada tartışıldıktan sonra Sayın Bakanımız tarafından Cumhurbaşkanlığı kabinemize sunulacak" dedi.