1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası kapsamında yaptığı açıklamada erken tanının önemini vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Öncel, "Birçok gelişmiş toplumdaki gibi ülkemizde de kanserin en başta gelen ölüm nedenleri arasında olduğunu belirterek "İnsanlarımızın yüzde 20 ila 25'i maalesef kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Ama bu oranı azaltmak, uzun ve sağlıklı bir yaşam şansı bulmak mümkün. Bunun için de kanserleri daha erken yakalamak gerekiyor. Çünkü kansere karşı uyanık olup, hastalığı erken keşfedersek tedavisinde çok daha başarılı oluyoruz. Erken teşhiste ilk basamak kanser hakkında farkındalığımızı artırmaktır" ifadelerini kullandı.
"BİREYSEL OLARAK KANSER RİSKİNİZİ BELİRLEYİN"
Kanserlerin azımsanmayacak bir kısmının genetik geçiş gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Öncel, şöyle devam etti:
"Genetik faktör, sizin kan bağınız olan kişilerle benzer kaderde olmanıza yol açıyor. Eğer babanız, dedeniz kalp ve tansiyon hastasıysa sizin de olma potansiyeliniz daha yüksek. Ama diğer aile bireyleriniz kansere yakalanmışsa unutmayın ki sizin de hayatınızın bir bölümünde kanserle yüzleşme olasılığınız var. Özellikle ailede görülen kanserler aynı türdense bu oran daha yüksek. Örneğin; dedeniz, amcanız ve halanız kalın bağırsak kanseriyse mutlaka hekiminize bu durumu anlatın. Ailede bir kişinin bile özellikle genç yaşta kansere yakalanması sizde de o kanserin görülme ihtimalini arttırıyor. Bu nedenle aile ağacı şeması çıkarmaya çalışın."
"SİGARA VE FAST FOOD'DAN UZAK DURUN"
Prof. Dr. Öncel, kansere yol açan çok fazla neden olduğuna değinerek, şu bilgileri verdi: "Sigara sadece nefes darlığı ve öksürük yapmıyor aynı zamanda akciğer, solunum yolları, mesane başta olmak üzere kanser olasılığını içmeyenlere göre ciddi oranda arttırıyor. Kilo yalnızca yaşam kalitesini düşürmüyor, meme ve kalın bağırsak kanseri olasılığını da arttırıyor. Liften ve taze gıdalardan uzak bir fast food bağımlılığı, kalın bağırsak ve mide kanseri olasılığını arttırıyor. Vücudumuz bize hep orta yollu, kendisini sıkmayan ve doğal yaşam şeklini tavsiye ediyor aslında."
"BU BELİRTİLERİ CİDDİYE ALIN"
Hastaların kanser tanısı aldıklarında çoğu zaman geç kaldıklarına işaret eden Prof. Dr. Öncel, "Erken bulguları tanımak gerekiyor. Uzayan ve ağır öksürük nöbetleri, herhangi bir bölgemizde ele bir kitle gelmesi ya da kan, irin veya mukus dediğimiz sümüksü akıntıların görülmesi asla normal değildir. Bu gibi durumlar araştırılmalıdır. Bunlar akciğer, meme, mesane veya kalın bağırsak kanserinin ilk bulguları olabilir. Çoktan beri yapageldiğiniz şeylerdeki değişiklikler hemen dikkatinizi çeksin. İdrar yapmada güçlük, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, yemekleri yutarken zorlanma, çabuk doyma gibi son birkaç ayda olan değişiklikler önemlidir. Prostat, kalın bağırsak, yemek borusu veya mide kanserlerinin ilk bulguları olabilir. En önemlilerden birisi de kilo kaybı. Diyet veya açıklanabilir başka bir neden olmaksızın kilo kaybı alarm bulgularındandır. Hemen hekime başvurulmalıdır" şeklinde konuştu.
"TARAMA PROGRAMLARINA DAHİL OLUN"
Prof. Dr. Öncel, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü:
"Bazı kanser türlerini ülke tarama programlarıyla hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı insanlarda araştırıyoruz. Çünkü çoğu kez bir bulgu vermişse artık hastalığın oldukça yol aldığını biliyoruz. O yüzden hiçbir bulgu vermeden veya şikayete yol açmadan 3 ayrı kanser için tarama protokolleri var. Aile hekimleriniz bu konuda yeterince bilgi sahibi ve onlara başvurabilirsiniz. Meme kanseri için 40-45 yaşından itibaren 2 yılda bir mamografi çektirin. Kalın bağırsak kanseri için 50 yaşından itibaren gaitada gizli kan testi ve kolonoskopi yaptırın. Rahim ağzı kanseri içinse 30'lu yaşlardan veya cinsel aktif olduktan sonra smear testini unutmayın. Böylece hastalığınız çok erken evrede hatta kanserleşme görülmeden yakalanabilir, siz de hayatınıza kaldığınız yerden devam edersiniz. Unutulmamalıdır ki her birimiz ya kanseriz ya da kanser adayı."