Kanser hastalarının tedavisi kadar yaşam şeklinin yeniden düzenlenmesinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Berrin Pehlivan, "Biz doktorlar hep tedavi etmeye odaklanıyoruz. Tıp fakültesinde de tedavi etmeyi öğretiyorlar. Oraya yoğunlaştırıyorlar. İnsanların nasıl yaşaması, nasıl beslenmesi, nasıl bir hayat tarzını benimsemesine yönelik yorum yapacak bilgimiz var fakat bizim motive edildiğimiz şey hastaları tedavi etmek. Sadece bunu düşünüyoruz. Oysa insanların hasta olmasının bir sebebi var. Kanseri genetik bir hastalık sanıyoruz. Oysa kanserin yüzde 10'u kalıtsal, yüzde 90'ı bir şeyleri yanlış yaptığımız için kanser oluyoruz biz." dedi. "50 Soruda Kanser" kitabının yazarı Prof. Pehlivan, "Kanser tedavisinde de şanslı bir ülkeyiz" diye konuştu.
"KANSER HASTALIĞINDA EZBER BOZMA NİYETİNDEYİM"
Hacettep Üniversitesi mezunu olan ve Türkiye'nin en genç profesörleri arasında bulunan 39 yaşındaki Prof. Dr. Berrin Pehlivan, uzmanlığını radyasyon onkolojisi üzerine yaptı. Kendi polikliniğini kuran ve Bahçeşehir Üniversitesi'nde ders de veren Prof. Pehlivan, "Artık biz kanser hastalarını tedavi edebiliyoruz. Benim hedefim hastalarımın hayat kalitesini yükseltmek. Hep ülkeme hizmet etmek istedim. Kanser hastalarının hayat kaliteleri artık tedavi edilmeleri kadar önemli." dedi. Kanser hastalığında ezber bozma niyetinde olduğunu kaydeden Pehlivan şöyle devam etti:
"HAYAT TARZIMIZI YENİDEN DÜZENLEYELİM"
"Kanser hastalığında ezber bozma niyetindeyim. Biz doktorlar hep tedavi etmeye odaklanıyoruz. Tıp fakültesinde bize tedavi etmeyi öğretiyorlar oraya yoğunlaştırıyorlar. İnsanların nasıl yaşaması, nasıl beslenmesi, nasıl bir hayat tarzını benimsemesine yönelik yorum yapacak bilgimiz var fakat bizim motive edildiğimiz şey hastaları tedavi etmek. Sadece bunu düşünüyoruz. Oysa insanların hasta olmasının bir sebebi var. Mesela kanser üzerine konuşursak; kanseri genetik bir hastalık sanıyoruz. Bize ailemizden kalıtsal. Sanki kanser bizim yaptığımız yanlışlara bağlı değil de bizim kaçamayacağımız, bizim genlerimizde taşıdığımız bir şey gibi düşünüyoruz. Oysa kanserin yüzde 10'u kalıtsal, yüzde 90'ı bir şeyleri yanlış yaptığımız için kanser oluyoruz biz. Ve benim hastalarıma söylediğim şey; 'Evet, tamam kanser oldunuz ve biz sizi en iyi şekilde tedavi edeceğiz. Bundan sonra hastalığınızın nüksetmemesi için şimdiye kadar yanlış yaptığınız şeyi bulalım, ortaya çıkartalım ve hayatınızı tekrar düzenleyelim ki hastalığınızın metastaz yapması ihtimalini en düşüğe indirelim' dediğimde bu hastalardan çok kabul görüyor. Ben bu yöntemi hastalarıma dayatmaya çalışıyorum."
"KANSER TEDAVİSİNDE ŞANSLI BİR ÜLKEYİZ"
"Kanser hastalığının tedavi edilmesi konusunda çok şanslı bir ülkeyiz. Maddi durumu olsun olmasın ülkemizde bu hastalığa yakalanan tüm hastalar en iyi şekilde tedavi edilmeye çalışılıyor. Proton tedavisi dışında dünyada uygulanan tüm kanser hastalığı tedavi yöntemleri ülkemizde uygulanıyor."
"COVİD-19'DA AKCİĞER VE KAN KANSERLERİ RİSKLİ"
"Covid-19 döneminde aktif tedavi gören kanser hastaları ya da tedavi aşamasını tamamlamış, sadece kontrollere gelen hastalar kesinlikle daha yüksek riskte değiller. Kanser hastaları içinde daha yüksek risk içinde olanlar özellikle akciğer kanserleri ve kan kanserleri. Onların kan değerleri ve bağışıklık sistemleri çok daha düşük olduğu için biraz daha fazla risk altındalar. Bu dönemde yaşadığımız en büyük sıkıntı birçok hasta hastaneye gelmekten çekindiği için tedavileri yarım kaldı ya da kanser hastası olanların tanısı birinci evrede konabilecekken hasta hastaneye gelmediği için çok geç tanı koyulabildi."