Koronavirüsle mücadelenin üzerinden bir yıl geçmesiyle tüm yaş grupları psikolojik olarak olumsuz etkilendi. Koronavirüsün getirdiği korku ile mücadele etmeye çalışan gençlerin büyük kısmı tükenmişlik sendromuna yakalandı. Aile Danışmanı ve yazar Hatice Kübra Tongar, karantinada çiftlerin yaşadığı anlaşmazlıklara, gençlerin tükenmişlik sendromuna karşı yapması gerekenlere, evde uzun süre kalan çocukların değişen davranışlarına dikkat çekerek koronavirüs sürecini psikolojik olarak rahat atlatmanın yollarını anlattı.
"PANDEMİ DAVRANIŞLARIMIZA ŞEFKAT DUYGUSU EKLEDİ"
Karantina ile birden eve kapandık ve uzun bir süredir bu şekilde yaşıyoruz. Peki, eve kapanma süreci insanın davranışında ne gibi değişiklikler gösterdi?
Bence bu soruyu iyimser ya da kötümser bir noktadan cevaplamak mümkün. İnsanların engellenmişlik ve belirsizlikle birlikte öfke ve kaygı duyguları tetiklendi, buna bağlı olarak şiddet davranışları, teknoloji bağımlılığı gibi dürtüsel tutumlar artış gösterdi de diyebiliriz. Özellikle metropol insanı hızlı, fark etmeden, anın değerini bilemeden yaşıyordu. Yaşamıyor adeta koşuşuyordu. Pandemiyle birlikte aile olmanın, sosyal hayatın, aile büyüklerimizin, sağlığın, birbirimize sarılabilmenin önemini anladık, bu da davranışlarımıza şefkat duygusu ekledi de diyebiliriz. Sanıyorum bu iki tabloyu da yaşayan insanlar var.
KARANTİNA EN ÇOK BU YAŞ GRUBUNU ETKİLEDİ!
Karantina sürecinde psikolojik olarak en çok hangi kesim etkilendi? Yaş aralığı olarak değerlendirirseniz ileriki hayatında karantinanın etkilerini en geç unutacak kesim hangisi?
Sanıyorum ki yaşlılarımız. Yani 65 yaş ve üzeri. Zira koronavirüsün risk grubu oldukları bilgisi, tecrit sürecinin içinde olmak, dışarıya çıktıklarında uyarılmak vs. gibi dezavantajlı pek çok süreç yaşadılar. İlaveten çocuk ve ergenler de gelişimsel olarak ihtiyaç duydukları sosyal hayattan koptular. Herhalde ikinci dezavantajlı grup da onlar oldu.
"İNSAN CANLISI İKİ BOYUTLU İLETİŞİM İÇİN YARATILMAMIŞ"
Pandemi nedeniyle ilişkiler dijitalleşti. Sanal iletişimde duygularını birebir yansıtamayan ve şefkat alışverişi yapamayan kişiler yalnızlığı seçti. Sanal iletişimin yüz yüze iletişim kadar etkili olmamasının nedeni nedir?
İnsan iki boyutlu iletişim için tasarlanmış bir canlı değil. Her ne kadar şu sıkıntılı süreçte teknolojik imkanlar kısıtlılığımızı azaltıyor olsa da gerçeğimizin bu insan canlısı iki boyutlu bir iletişim için yaratılmamış. Evet, bu dönemde teknolojinin gelişkin olması kısıtlanmışlık duygumuzu biraz azalttı ama bu iletişimin gerçek ve sağlıklı iletişim olmadığını biliyoruz. Özellikle bizler, Türkiye insanı, sarılmayı, dokunmayı, ten temasını kültürel olarak arayan insanlarız. Bu yüzden duyularımızla hissedeceğimiz, görüp, duyup, hissedip, koklayabileceğimiz ten tene ilişkilere ihtiyacımız var.
PANDEMİ İLİŞKİLERİ NASIL ETKİLEDİ?
Pandemi süreci ev içinde de bir gerginlik yarattı. Boşanma oranlarında bir artış söz konusu... Bu artışın sebebi gerçekten pandemi mi?
Belki de ev içi problemlerden işkolizmle ya da sosyal çevreyle kaçıyorduk. Kaçacak yerimiz kalmayınca ilişkimizin gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldık.
Karantinada çatışma yaşayan çiftlere önerileriniz nelerdir?
Bence bu dönemi 'Hira' olarak görmek gerek. Nasıl ki güzel Peygamberimiz (sav) Hira mağarasına ümmi girdi ümmet çıktı, yalnız girdi risaletle çıktı aynı şekilde bu pandemi sürecini Hira'mız kılıp aile ilişkimizdeki sıkıntılı alanları iyileştireceğimiz, hasta girip şifa bulmuş çıkacağımız bir sürece çevirebiliriz. Bunun için safiyane bir niyet ve kararlılık şart.
"GENÇLER TÜKENMİŞLİK SENDROMU İLE KARŞI KARŞIYA"
Yapılan araştırmalar, Avrupa'da gençlerin büyük bir kısmının tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Aynı durum Türkiye'deki gençler için de geçerli mi?
Tükenmişlik sendromu ve daha pek çok psikolojik patolojiye gençlerimiz bu dönemde daha açık, bu doğru. Bunun en temel sebebi şehirleşmiş, yalnızlaşan ve sanallaşan yaşam tarzının psikolojik dayanıklılığı düşürüyor olması. Gençleri doğayla, duayla, sporla ve sanatla buluşturmalıyız ki kendi fıtratlarını keşfetsinler ve öz bağlantılarını kaybetmesinler.
Küresel korku salgını pandemiden sonra etkisini ne zaman yitirir ve davranışlarımızı nasıl etkileyecek?
İnsan canlısının en olumlu özelliklerinden biri beyin plastisitesi, yani beynimizin her duruma alışabiliyor olması. Bu süreçte psikolojik yara alıp almayacağımızı ve bu yaranın ne denli iz bırakacağı sürece yüklediğimiz anlamla ilgili bir şey. Eğer bu süreci avantaja çevirmek, şükür duygusuyla ve iyimserlikle beslemek tarafını seçersek yaralarımız ufak ve geçici olacaktır.
"YAŞLILIK ÖLÜM GERÇEĞİYLE YÜZLEŞTİĞİMİZ BİR DÖNEM"
Yapılan araştırmalar Covid- 19 salgını döneminde 70 yaşında hayatında ilk kez antidepresan kullanmaya başlayan insanlar olduğunu gösterdi. Yıllarca birçok problemle mücadele etmiş kişiler pandemi korkusuyla neden başa çıkarken bu denli zorlandı?
Çünkü bir virüs geldi ve en çok bu yaş grubunu tehdit etti. Bu zor bir duygu durumu. Yaşlılık ölüm gerçeğiyle de yüzleştiğimiz bir dönem iken, bu dönemi bir virüsten sebep yaşıyor olma ihtimali insanımızı yormuş olmalı…
Ebeveynler pandemi sürecinde çocuklarının beklentilerini karşılamaya çalışıyor. Peki, çocukların beklentileri nelerdir?
A-N-L-A-Y-I-Ş! Tek kelime ile bu aslında. Sıkıldıklarını, arkadaş özlemlerini, okul özlemlerini, sürekli evde oluşun verdiği kısıtlanmışlık ve engellenmişlik hissini anlayan ebeveynlere ihtiyaçları var. Bu süreçte anne-babalar olarak bol sohbetli, iletişim dolu, duyguları anlayan birer yoldaş olmalıyız çocuklarımıza.
BU SÜREÇ BİTTİĞİNDE...
Pandemide çocukların ekran başında geçirdikleri süre her geçen gün daha da artıyor. Bu durumun üstesinden gelmek için ebeveynlere önerileriniz nelerdir?
Bu normal bir süreç değil. Bazı düzenlerin bozuluyor olması anne-babaları korkutmamalı. Bu tamamen başı boş bırakalım demek değil elbette. Ekran dışında çocuklarımızın yapabileceği şeyler konusunda her zamankinden daha fazla gayretli ve teşvik edici olabiliriz. Çocuklarımızın günlük planında muhakkak açık hava ve hareket olmalı.
Maskeye alışan çocuklar pandemi bittikten sonra normal hayata nasıl alışacaklar? Çocukları bu dönemde bekleyen zorluklar nelerdir?
İnsan canlısı yakın temasa, ilişkiye ve sosyalliğe programlı yaratılmış. Dolayısıyla bu süreç bittiğinde adım adım her şey eski normaline dönecektir diye düşünüyorum.
'DÜNYA GÜVENLİ BİR YER' İHTİYACIMIZ SARSILDI
Salgınlar tarihi değiştiren aktörler olarak görülüyor. Sizce, işin boyutu psikoloji bilimi için de böyle mi? Psikolojik olarak bizi neler bekliyor?
Bence insanlık psikolojik olarak güçlenecek bu süreçte. Zira psikolojik sağlamlık konfor alanımızın dışına çıktığımız, zorlandığımız süreçlerin eseridir. Bununla birlikte psikoloji bilimince tanımlanacak yeni psikolojik rahatsızlıklar gelişip gelişmediğini ancak yaşayarak göreceğiz.
Yapılan araştırmalar insan canlısını psikolojik anlamda en çok etkileyen olayların insan eliyle yapılan olaylar olduğunu gösteriyor. Savaş, şiddet, işkence vs gibi… Doğal olayları psikolojik olarak kabulümüz ve uyumlanmamız çok daha hızlı oluyor. Pandemi psikolojisinde bizi en çok yoran kısım 'Dünya güvenli bir yer' ihtiyacımızın sarsılması oldu. Zira sırf sizin ülkeniz olsa kaçacak, sığınacak, kurtulacak bir yer mümkün olabilirdi. Tüm dünyayı etkilemesi güvenlik ihtiyacımıza büyük bir darbe vurmuş oldu.
"EĞER HAYATTAYSAK HER ŞEY YOLUNA GİRER"
Sizin bu bir yılınız nasıl geçti? Bu süreçte zorlanan anne ve babalara neler önerirsiniz?
Ben kendi Hira'mı sevdim açıkçası… Elbette üç çocuklu bol işli bir evin içerisinde iş hayatımı sürdürmek, eğitim hayatıma odaklanmak gibi süreçler normale göre zorlaştı ve yorgunluklar arttı. Bu süreçte vefat eden insanlar için duyduğumuz üzüntü ve yas yüreğimizin bir tarafında hep asılı kaldı. Ve fakat kendime dönüş anlamında güzel keşifler yaşadığım, şükür duygumun arttığı, Allah'a sığınmanın lezzetini yüreğime daha hissederek astığım bir yıl oldu.
Geçecek inşallah, derim. Bir gün gelecek ve yaşanan tüm zahmetler bir rahmet soluğuyla son bulmuş olacak. Bu dönemde kendi canımızın ve yanımızdaki canların kıymetini bilelim ve kendimizi ve çevremizi yoracak davranışlardan kaçınalım. Eğer hayattaysak, diğer her şey bir şekilde yoluna girer nasılsa.