11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde ilk koronavirüs vakasının açıklanmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Bu bir yılda sağlığımızın ve sağlık çalışanlarımızın önemini bir kez daha anladık. Bu sene 14 Mart Tıp Bayramı, bayram havasından ziyade bu süreçte kaybettiğimiz değerli sağlık çalışanlarımızı anarak geçiyor. Bu süreçte COVID-19 atlatıp işine devam eden hekim, hemşire ve sağlık çalışanlarının sayısı da son derece fazla. 14 Mart Tıp Bayramı özel haberimizde koronavirüsü ağır atlatıp işine dönen sağlık çalışanlarımızın yaşadıklarını ve bizlere mesajlarını derledik.
"Ağrıdan bağırmak istiyordum"
Doç. Dr. Özlem Sönmez/Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Bir yıla dönüp baktığımda "Hayatımızda ne kadar çok şey değişmiş'' dedim. Bir tarihe tanıklık etmenin ötesinde tarihi yazanlar olduk. Tüm dünyada kadın, erkek, büyük, küçük hepimizin hayatı derinden etkilendi. Ancak biz sağlık çalışanları bunların ötesinde çok farklı ve karmaşık duygular yaşadık. Bugünler için çalışmış, bugünler için yemin etmiştik. En önde tabii ki biz olmalıydık. En ufak bir tereddüdümüz, yılgınlığımız olamazdı. Hastaneye gelmesi gereken, düzenli kemoterapi alması gereken hastalarımız risk gurubundaydı ve onları korumamız gerekliydi. Alınması gerek tüm önlemleri almamız ve bu konuda farkındalık yaratmamız gerekiyordu. Farkındalık için de ayrıca çabaladık.
Yorgunluktan direncimizin düşmesinin yanı sıra daha fazla virüs yüküne maruz kalmamız birçoğumuzun hastalanmasına neden oldu. Ağustos ayında bana da bulaştı! Çok ağır bir süreç yaşadım. 14 gün hastanede kaldım. Ateşim çok yüksekti, ağrıdan bağırmak istiyordum. İyileştim! Ama sonrasında kendimi fiziksel olarak toparlamam aylarımı aldı.
Bizim hastalanmamız sadece bizi değil, kurtarmamız gereken canları, evlatlarımızı, ailelerimizi, eşlerimizi de derinden etkiledi. Hastalandığımızda kendimizden çok, ailelerimize verdiğimiz üzüntü ve başkalarına bulaştırma korkusu yaşıyorduk. En çok canımızı yakan ise tüm uyarılara rağmen her türlü önlemi hiçe sayarak vurdumduymazca yaşayanlar oldu. Çok çalıştık, çok yorulduk. Çalışmaya ve yorulmaya devam da edeceğiz. Dileriz bu zor sınavdan en az zararla ve en büyük farkındalıkla çıkarız.
"Doğumuna dek eşinden uzak kalan bir baba adayı oldum"
Mustafa Söğüt/Hemşire
Herkes gibi benim de hayatımda pek çok şeyi değişti: Hastalarına destek olmaya çalışan bir hemşire, Covid-19 tedavisi gören bir hasta ve hamileliğinin 2 ayında itibaren bulaştırma riski nedeniyle doğumuna dek eşinden uzak kalan bir baba adayı oldum…
Bir yıl önce virüsle mücadele etmeye başlamıştık ve hastalarımızın sağlığı için çabalarken tüm sağlık personeli olarak çok yoğun ve stresli bir süreç yaşadık. Herkes hastalıktan korkarken, evinden bile çıkamazken, biz; Covid-19'lu hastalarıyla birlikte savaşıyorduk. En büyük gücü, hastalarımızın bize güvenmesinden aldık. Temmuz ayında Covid-19 tecrübelerimizi aktarmak üzere Azerbaycan'a giden 40 kişilik ekibin içinde ben de vardım. 1 ay orada çalıştım. Ülkeme döndükten birkaç gün sonra belirtiler başlayınca, test yaptırdım. Pozitiftim. 10 gün hastanede tedavi gördüm; nefes alamadım, öksürük krizlerim oldu, yataktan kalkamadım, ateşler içerisinde geceler geçirdim ve bir hasta olarak Covid-19 hastalarının neler hissettiklerini daha iyi anladım. Çalışma arkadaşlarımın da desteği ile bu hastalığı yendim. İyileştikten sonra işime döndüm zira arkadaşlarım da hastalanıyordu; birbirimize baktık, birbirimize hemşire olduk. Biliyorum bu süreçte yaşadıklarım derin izler bırakacak bende. Beni en çok üzen hayatını kaybeden hastalar ve sağlık çalışanları oldu! Ama birlikte bu virüsün dağıtacağız, daha çok öğreneceğiz ve öğreteceğiz...
"Kızım 'Anne ölmeyeceksin değil mi?' diye sorduğunda bittim"
Fatma Oran/Hemşire
Geçirdiğim tüp mide ameliyatından bir kaç ay sonra tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsünün ülkemizde de yayılmasıyla birlikte hastanede oluşturulan Covid-19 servisinde gönüllü olarak çalışmaya başladım. 3. hafta sonunda belirti göstermem üzerine hastanede kendi PCR testimi kendim yaptım. Covid-19 pozitif olduğumu öğrendiğimde evdeydim. Hastaneden telefonla aradılar ve 10 yaşındaki kızım pozitif olduğumu duyunca fenalık geçirdi. 'Anne ölmeyeceksin değil mi?' diye sorduğunda ben bittim. Hastalığım 22 gün sürdü. 22 gün sonunda 4. PCR testim negatif çıktı. Bir süre evde dinlendikten sonra çalışmaya devam ettim. Pandemiyle birlikte sağlığın her şeyden önemli olduğunu bir kez daha hatırladık ve bizler sağlık çalışanları olarak görevimizi yılmadan, yorulmadan yapmaya devam edeceğiz. İnsan sağlığı için mücadele veren tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlarım.
"6 ay ara ile iki kez Covid-19 enfeksiyonu geçirdim"
Doç. Dr. Meral Günaldı/Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Pandemi döneminde iyi korunmama rağmen yoğun çalışmamız nedeniyle muhtemelen hastalardan virüsü aldım. İlk belirti baş, boğaz ağrısı ve hafif ateş olarak ortaya çıktı. İlk başta Covid enfeksiyonu olduğumu düşünmedim ancak hastaları ve personeli korumak adına tedbir amaçlı test yaptırdım. Testim pozitif çıktı. Sonrasında tedavilerim başladı. Ailem de dahil kendimi izole ettim. Hastalığı atlattıktan sonra test yaptırdığımda vücudumda tekrar bulaşmayı engelleyen antikor düzeyinin oluşmadığını gördüm. Bu kez antikorum oluşmadığı için korunmaya daha da dikkat ettim. Ancak 6 ay sonra tekrar üst solunum yolu enfeksiyonu belirtilerimin başlaması üzerine tekrar test yaptırdım ve pozitif geldi. Eş zamanlı olarak ailemde yapılan testler de pozitif çıktı. Doktorlar olarak sürekli risk altındayız. Hastalarımıza sürekli korumaları gerektiğini belirterek teması mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışıyoruz. İkinci kez yakalandığım virüsün belirtileri ilkinden farklıydı. İkincisinde koku ve tat kaybı ile birlikte yüksek ateş eşlik etti. Meslektaşlarım arasında 3. kez virüsle enfekte olanlar da oldu maalesef.
Hekimler ve sağlık çalışanları olarak gerçekten bu dönemde oldukça risk altında çalışmaktayız. Bu dönem sosyal ilişkilerimizi indirgememiz, azaltmamız şart. Sevdiklerimizden uzak kalma pahasına da olsa onların hayatlarını kurtarmak için çalışan sağlık çalışanlarını, doktorları, hemşireleri korumak adına vatandaşlarımız lütfen kendilerini bu konuda riske atmasınlar. Sadece sağlık çalışanları risk altında olmamakla birlikte, hastanede değerlendirdiğimiz hastalar, hatta ailelerimiz de bir zincir halkası gibi risk altında kalmaktadır.
Toplumdaki herkesin, aşılanma sayısı artış gösterse bile temas izolasyonuna dikkat etmelerini vurgulamak isterim.
Ayrıca Covid-19 salgını gibi zor bir dönemde mücadelenin en ön saflarında yer alan bütün meslektaşlarımı ve sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, toplumca verdiğimiz mücadele neticesinde bu salgının üstünden en kısa sürede gelmeyi diliyorum.
"Hiçbir şey yiyemiyor, kusuyor, ter içinde kalıyordum"
Leyla Hikmet Aydoğdu/Hemşirelik Hizmetleri Müdürü
Bir şeylerin ters gittiğini 06/11/2020 tarihte akşam saatlerinde fark ettim. Covid olma düşüncesini tamamen aklımdan uzaklaştırıp soğuk algınlığı olması için dua ederek gecenin ilerleyen saatlerine kadar idare ettim. Baktım olmuyor gece saat 12'de çalıştığım sağlık kurumunun acil servisine müracaat ettim. Acil doktorumuz Covid düşüncesiyle yaklaştığından bütün taramalarım yapıldı. Covid testimin çıkmasını beklerken acil müşahedede bekledim. Test sonucumun pozitif geldiğinde çok zor bir süreç başladığını hissettim; o an ağrılarımı, ateşimi, tir tir titrediğimi unutup ailem aklıma geldi. Ne yapacağımı bilemez halde hastalığımla başa çıkmanın yollarını aradım durdum. Aynı zamanda şu düşünce aklımdan hiç çıkmaz oldu 'Ya aileme Covid taşıdıysam, ya onlara bir şey olursa?'. O an kendi hastalığımı bıraktım, ailemi düşündüm. Daha sonradan çalıştığım sağlık kurumunun Covid servisine yatışım yapıldı. Servis odasına girdiğimde endişeli bir süreç başladı. İlk 5 gün ateş ve baş ağrısı çok zorladı. Bu arada tat ve koku kaybı yaşadım. Hiçbir şey yiyemiyor, kusuyor, ter içinde kalıyordum. Sonra daha zor nefes aldığımı fark ettim. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor, arada bir kendimden geçiyordum. 8. günden sonra yavaş yavaş toparladım. Entübasyona kadar gitmediğim için çok şanslıydım. Şükür sağlığıma kavuştum, bu süreçte yanımda olan emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.
"Yoğun bakıma yatış sınırından döndüm"
Uzm. Dr. Hüseyin Beyazıt/Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Ben 11 yıldır göğüs hastalıkları uzmanı olarak çalışmaktayım ve tam 1 yıldır tüm dünyayı esir almış Covid-19 pandemisiyle aktif olarak mücadele etmekteyim. Bu mücadelem sırasında ben de hastalandım ve yoğun bakıma yatış sınırından döndüm. Hem hekim olarak, hem de Covid-19' a ağır olarak yakalanmış bir hasta olarak, insanoğlunun bu acımasız düşmanını çok iyi tanıyorum. Şuan için yeterli aşılama şansımız yok. Covid-19'u tedavi eden etkili bir ilacımız yok. Bu nedenle duymaktan artık yorulsak da temel önlemleri almaya devam etmeliyiz; Maske-mesafe-hijyen. Dengeli beslenmeli, spor yapmalı ve yeterli uyku uyumalıyız. Milyonlarca yıldır dünya üzerinde varlığını sürdüren insanoğlu bunu da elbet yenecektir. Ancak bu salgınların tekrarlamaması için doğaya saygılı, betonlaşmayan şehirler inşa etmeli. Doğaya karşı acımasızlığımızı ve açgözlülüğümüzü gözden geçirmeliyiz. Bu önemli günde, pandemi mücadelesinin ön saflarında yer alan tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlarım.
"Çocuklarımın kokusunu alamadığımda gerçekten anladım"
Prof. Dr. Süleyman Özkan/Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Bir sağlık çalışanı olarak bulaşıcı ve öldürücü hastalıkları tanıyan bir hekim gözüyle, sağlık çalışanı olmayanlardan biraz daha fazla endişeli ama hekim olmanın getirdiği tıbbi bilgi ve tecrübe sonucunda belki biraz daha rahat olarak iş hayatıma devam ederken Kasım ayının ortalarında fazla yorgun olduğumu düşündüğüm günlerde idim. Gerçi yorgun olmak hayatımızın bir parçasıydı ama insan grip olduğunda nasıl ekstra yorgun olur, öyle bir duru- mum vardı. Sabah işe gittiğimde ateşim olduğunu farkettim. Tabii sorumluluk gereği hemen test yaptırdım. Başka hiçbir bulgum yoktu ama test pozitif çıkmıştı. Şaşırmıştım. Tomografi sonucunda akciğerlerimin etkilenmediğini gördüm ve evde karantinaya geçtim.
Buraya kadar tanıdık bir tablo vardı. Aslında çok rahat evde dinleniyordum. Belli ki hastalığı hafif atlatacaktım. İlaç ve vitamin desteğine başladım. Biraz sırtım ağrıyordu. Aslında evde dinlendiğim için neredeyse keyfim yerinde idi. Fakat iki gün sonra koku yeteneğimi kaybettim, hemen arkasından artık tat alamaz olmuştum. Bunlar olmasa neredeyse test yanlış çıktı demenin arefesideydim. Hastalığın 7. gününde testim negatifleşti. 10. günde izolasyonum bitti. Tamamen sağlıklı idim ama bir konu hariç. Hala koku ve tat duygum yoktu. Aslında çok da dert etmiyordum. Ta kii 10. günden sonra kızlarıma sarılana dek. Özlemiştik birbirimizi ama birşey eksikti sarılınca: Koku! Çocuklarımın kokusunu alamadığımda gerçekten anladım. Nasıl olduğunu, nereden geldiğini bilmediğiniz birşey sevdiklerinizin kokusunu sizden almıştı. Bu insanı insan yapan, onun içindeki masumluğu, sevgiyi kısaca iyi olan herseyi hatırlatan tarifisiz bir duygudur. Ya geri gelmeseydi nasıl olurdu... Belki de en önemlisi nasıl bulaştığını hiç bilememiş olmam. Onca önlem, hassasiyet, yasaklar, dikkat, vb. Ameliyathanede çalışan ve sterilizasyonun ne demek olduğunu bilen bir kalp cerrahı olarak hastalığı nasıl kaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. O halde ne kadar kırılgan olabileceğimizi aklımızda tutarak ve en basit halinde bile ciddi bir hastalık olabilceceğini ve bunu başkalarına bulaştırma riskimiz olduğunu ve hatta bulaştırdığımız insanları öldürebileceğini bilerek çok ama çok daha dikkatli olmamız gerektiğini tekrar hatırlatıyorum.