Süt dişleri hakkında çevremizde genel düşüncenin bu şekilde olduğu malasef bir gerçektir, aslında durum sanıldığı kadar masum değildir!!! Süt dişlerinde meydana gelen hasar ileride bizi daha büyük ağız, diş ve çene problemleriyle karşı karşıya bırakıyor. Oluşan çürük çocuğumuzun ağzındaki mikroorganizma sayısının fazla olması anlamına gelir ki bu da sağlıklı olan diğer dişlerini de tehdit altına alır.
SÜT DİŞLERİNİ KORUMAK MÜMKÜN
Ayrıca ileri derecede enfeksiyonlu bir süt dişinin kaybıyla yandaki dişlerin o boşluğa yer değiştirmeleri daimi diş için gerekli olan yerin daralmasına ve çocuğun ileride daha uzun süreli ve maliyetli ortodontik tedaviye ihtiyaç duymasına neden olmaktadır. Bunun yanında diş kaybı gerçekleşen bir çocuğun yaşıtlarına göre hem beslenmesi hem de konuşması bu durumdan olumsuz yönde etkilenmektedir. Halbuki teknolojinin ve diş hekimliğinde kullanılan malzemelerin bu kadar ileri düzeyde olduğu bir dönemde süt dişlerini koruyarak tüm bunlarına önüne geçebilmekteyiz.
ÇOCUKLARDA EN SIK KARŞILAŞILAN TRAVMA ŞEKLİ...
Süt dişlenme döneminde çocuklarda en sık karşılaşılan travma şekli, dişlerin tamamen yerinden çıkması ya da dişin çene kemiği içerisine gömülmesi şeklinde olmaktadır. Travma nedeniyle yerinden çıkan süt dişleri tekrar yerine yerleştirilmez. Sürekli diş germi, geçirilen travma nedeniyle zarar görmemişse bile süt dişi geri yerleştirilmeye çalışılırken zarar görebilir. Bu nedenle travma nedeniyle yerinden çıkan süt dişleri kesinlikle tekrar yerine yerleştirilmeye çalışılmamalıdır. Bazen de travma sonucu diş kemik içerisine gömülebilir ve ağız içerisinde diş görünmeyebilir. Ebeveynler dişin düştüğünü ancak dişi bulamadıklarını düşünebilir. Böyle bir durumda radyografi ile diş tespit edilir ve düzenli aralıklar takip edilir, dişe hiçbir müdahelede bulunulmaz. Bir süre sonra çene kemiği içerisine gömülen dişin yeniden ağız içerisine sürdüğü görülmektedir. Dişin uzun süre sürmediği durumlarda dişin gömük kalma riskini ortadan kaldırmak için çekime başvurulabilir. Çünkü süt dişinin gömük kalması, ileride sürekli dişin sürememesine neden olabilmektedir.