Modern yaşam sindirim sistemimizi alt üst etti diyebilirim. İşlenmiş tuzlu besinler, ultra işlenmiş yiyecekler, rafine edilmiş yağlar, paketlenmiş gıdalar, stresli hayat koşulları ve aktivitesiz geçen günler; mideden besinlerin atımına kadar olan kolon diye adlandırdığımız sindirim sisteminin önemli bir kısmı olan bağırsaklarımızın yetersiz çalışmasına neden olmuştur.
İyi çalışmayan kolonun içinde biriken bu sağlıksız besinlerin sindirilmesiyle biriken sağlıksız besin bileşenleri, toksinler, bitkilere uygulanan ilaçlama kalıntıları, yiyeceklerde olan ağır metaller, zararlı mikroplar ve normalde atılması gereken ama atılamayan kimyasallar kolonun iç yüzeye yapışmakta hatta dolaşıma katılarak farklı organlara ulaşabilmektedir.
KOLON İÇ DENGESİ
İnsan gastrointestinal sistemi; et, süt ürünleri, sebze, meyve, tahıllar, kuru baklagiller, kuru yemişler ve tüm yağları içeren muazzam çeşitlilikteki besinlerden gelen besin öğelerinin sindirimi ve emilimi için çok uygun bir ortamdır.Ve gastrointestinal sistemimiz yediğimiz besinlerin genel yapısına bağlı olarak; ince ve kalın bağırsağa gelen tüm yiyeceklerin yüzde 90-yüzde 97'sini sindirmekte ve emilime uğratmaktadır. Emilemeyen yüzde 3'lük kısım ise daha çok bitkisel besinlerden oluşmaktadır. Bu nedenle bu hafta köşemde yaşam boyu kolon sağlığınızı koruyan, kolonun iç dengesini tamamen yenileyen ve mükemmel bir sindirim sistemi çalışmasına katkı sağlayan yedi önemli yiyecek ile vücudunuzu hasta etmemenin sırlarını vereceğim. Her gün beslenmenizde bu özel sağlıklı yiyeceklerden en az ikisine yer vermenizi tavsiye ediyorum.
KAVRULMAMIŞ TUZSUZ KURU YEMİŞLER
Kuru yemişler kavrulmamış, tuzsuz ve şekerle fırınlanmamış olduğunda sağlığa yararı tartışılmaz. Protein açısından zengin Antep fıstığı içi ve badem, bolca omega 3 içeren ceviz, iyi manganez kaynağı olan fındık açıkçası kolonda inanılmaz bir yarar sağlayarak kolonun iç dengesindeki ağır metallerin, toksinlerin ve kimyasalların süpürülmesini sağlar. Prebiyotik zengini badem ise kolonun ph dengesini denetleyerek yararlı bakterilerin çoğalmasında etkin. Kuru yemişleri mutlaka bir karışım halinde yemek kolona en fazla fayda sağlayan iyi bir alışkanlık olarak bilimsel çalışmalarda göze çarpıyor diyebilirim. Kuru yemiş olarak ceviz, badem, fındık karışımı en ideal kolon dostu besinler olduğunu unutmayın derim. Bir avuç kadar yemekte yeterli.
TEREYAĞI YERİNE ZEYTİNYAĞI
Tereyağı ve diğer hayvansal yağlar kolonda zararlı bakterilerin artmasına, bazı farklı biyolojik maddelerin oluşarak hem kalbe hem de karaciğere zarar verecek şekilde metabolizmada olumsuzluklara sebep olabilmektedir. Oysa zeytinyağı E vitamini, oleik asit ve fenol adlı antioksidanlar sebebi ile kolonun tüm iç yüzeyini yenilemekte, yüzeye yapışan zararlı bakterileri öldürmekte, iştah hormonu ghrelinin artışını baskılamakta, insulin direnci gelişmemekte, kanda iyi huylu kolesterol olan HDL artmakta ve en önemlisi yağlanma yaratmamaktadır.
NAR VE CEVİZ
Bu iki süper besinde ellajik asit adlı bir çeşit polifenol bulunur. Bağırsaklarımız vücutta emilmeyen polifenollerin metabolize edildiği önemli bir alandır.
Kış mevsiminde her gün bir kase dolusu nar veya her mevsim rahatlıkla bulabileceğiniz bir avuç içi kadar ceviz yemek bağırsak sağlığınıza tam koruma sağlar. Narı yoğurdunuza, cevizi müsli veya tam tahıllı gevreklerinize de ekleyerek kullanabilirsiniz.
KETEN TOHUMU
E vitamini ve omega 3 bağırsaklarda oksidasyon denilen kolonu bozan kimyasal reaksiyonların önlenmesini sağlar. Böylece bağırsak bariyerini sağlamlaştırarak hastalık etmenlerinin kana geçişini önler. Günde bir yemek kaşığı keten tohumunu çorba, salata, yoğurt veya kahvaltılık gevreklerinize koyarak yemenizi tavsiye ederim. "Keten tohumunu öğüterek mi yoksa tohum halde mi yemeliyim?" sorusuna net yanıtım tohum olacaktır.
TUZ TÜKETMEYİ
Tuz kalori içermez ama sodyum klorür kimyasal yapısı nedeniyle vücutta bazı organları tahrip eder. Bunlardan birinin de artık kolon olduğu belirlendi. Doğal yiyeceklerde yeterli miktarda sodyum aldığımız için ekstra tuz tüketmeye de vücudumuzun ihtiyacı hemen hemen yoktur. Tuzu fazla tüketmek sadece tansiyonu bozmuyor, damar içi basıncı arttırmıyor ve böbreklerde sorun yaratmıyor. Tuzlu besin yeme, yemeklere çok tuz koyma, yemeğin tadına bakmadan fazla tuz kullanma karaciğerde de hasarlara da neden oluyor. Tuzu sofralarınızdan kaldırın ve günde toplam olarak maksimum bir silme tatlı kaşığı kadar tuz kullanımını geçmeyin.
YÜKSEK LİFLİ MÜSLİ
Bağırsakları tutan hastalıklara baktığımızda çoğu yetişkinin yaşadığı kabızlık, ülser, irritabl bağırsak sendromu, divertikül ve hemoroidin diyet tedavisindeki temel ilkesi lif bakımından yüksek miktarda yiyecek ile tedavi edilmesidir. En önemlisi müsli yediğinizde bağırsaklarda kısa zincirli yağ asitlerinden bütirat ile propiyonat sentezlenir ve insüline karşı duyarlılığı arttırarak iştahınızın da bir sonraki öğünde azalarak gün içinde fazla yemenizi önleyerek şişmanlamaktan korur.
HER ZAMAN YOĞURT
Yoğurt mayasında doğal olan çok yararlı nitelendirdiğimiz bakteriler eğer antibiyotik kullanımı varsa, antibiyotiklerin vücutta oluşturduğu yan etkilere de engel olarak bağırsak florasının düzenlenmesinde etkilidir. Süt grubundan bir-altı yaş arasındaki çocuklara dört porsiyon, yedi-dokuz yaş grubu ve yetişkinlerin de günde üç porsiyon süt grubunun en az bir veya iki porsiyonunu yoğurt olarak beslenmelerinde bulundurmalarını tavsiye ederim. Bir porsiyon süt grubu; 200 ml olan bir su bardağına eşit olduğunu da hatırlatmalıyım.