Yağ dokusu vücudumuzun en büyük enerji deposudur. Erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-20'sini, kadınlarda yüzde 25-30'unu oluşturur. İki tip yağ vardır: Beyaz ve kahverengi yağ dokusu. Vücutta yağın dağılımı; genetik, yaşanılan toplum, etnik ilişki ve ülkeye göre değişir.
Yağ dokusu, derimizin altında bulunan bölgede geniş olarak yerleşmiştir. Biz buna 'yüzeysel yağ dokusu' diyoruz. Vücudumuzun farklı yerlerinde deri altı yağ dokumuzun kalınlığı da farklıdır. Bu kalınlık kadınlarda daha fazladır. Peki bunu nasıl değerlendirebiliriz? Derinizi iki parmağınızın arasında katladığınızda bu kalınlığın her bölgede farklı olduğunu görürüz. Normalde bu kalınlığın yarısı deri altı yağ kalınlığımızı gösterir. Ne kadar kilo alırsak, bu kalınlık da o kadar artar. Bu kalınlık her hastaya ve her anatomik bölgeye göre değişir. Genellikle en kalın olduğu yer karın bölgesidir. Bu yağlanma 'kadın tipi yağlanma'dır.
İkinci tip ise daha çok erkeklerde görülen, iç organ yağlanmasıdır. Geniş gergin bir karın ile beraberdir. Ancak karın derisini iki parmağımız arasında katladığımızda derinin ince olduğunu ve deri altı yağ dokusunun o kadar fazla olmadığını görürüz. Burada yağlanma, karın içinde organ yağlanmasıdır. Biz buna 'erkek tipi yağlanma' diyoruz. Burada, büyük, yağlı bir karaciğer, bağırsaklar ve organlardan söz ediyoruz. Bu tehlikeli olan yağlanmadır. Çünkü damarlarda ve kalpte de yağlanma ile beraber gider. Bizim estetik plastik cerrah olarak bu tip hastalara bu aşamada hiçbir faydamız olamaz. Hatta bu hastaları ameliyat etmek doğru bile değildir. Doğru yaklaşım, hastaların kilo vermeleridir. Böylece karın içi yağlanma azalır, karın gevşer. Karın içi basıncı azaldıktan sonra hastalar ameliya olabilirler. Karın içi basıncı yüksek olan bir hastada abdominoplasti yapmayı biraz erteleriz.
Ameliyat öncesi karın içi yağlanma ve basıncın değerlendirilmesi için biz birkaç test ve konuşmalar yaparız. Testlerin en basiti elinizle karnınıza bastırdığınızda rahat nefes alıp almadığınıza bakmaktır. Hasta rahat nefes alamıyorsa ameliyat etmek uygun olmayacaktır. Hastalara sorduğumuz sorulardan en basiti de, rahatlıkla çorap ve ayakkabısını giyip giyemedikleridir. Zaten içi dolu olan karın boşluğunun basıncı daha da artarak, diyaframın yukarı itilmesi ile rahat nefes alamama durumu ortaya çıkar. Karın boşluğu içi organlarımızla dolu olan bir boşluktur. Bu boşluğun arkasında kemik yapı, yanlarda kısmen kaburgalar ancak daha yan ve ön tarafta kas sistemleri yer alır. Kilo aldıkça karın, öne ve yanlara doğru genişlemeye başlar. Karın gevşedikten sonra ameliyat yapmak, istediğimiz güzel sonuçları elde etmemizi sağlar. İyi bir vücudu sağlığımızla birlikte kazanırız.
İnsanlarda hem erkek, hem de kadın tipi yağlanma karışık olarak bulunur. Ancak biz estetik plastik cerrahlar olarak sadece cilt altındaki yağlanmaya müdahale edebiliriz. Deri altındaki yağ dokusu kalınlığını azaltabilir veya dolaşımını bozmadan deri altındaki yağ dokusunu şekillendirebiliriz. Yağ dokusunu cerrahi olarak küçük deliklerden içeriye soktuğumuz kanüllerle alma işlemine liposakşın diyoruz. Aldığımız yağ dokusunu steril ortamda koruyarak belli işlemlerden geçirerek tekrar deri altındaki boşluk, çukurları doldurmak için veya eksik gördüğümüz yerleri doldurmak için kullanabiliriz. Bu işleme de lipofilling yani yağ verme işlemi diyoruz.
LİPOSAKŞIN NASIL YAPIYORUZ?
Yağ birikmiş bölgeleri inceltmek veya fazla yağları alarak şekillendirmek için liposakşın dediğimiz ameliyatı yapıyoruz. Burada birkaç aşama vardır. Önce o bölgeye hazırladığımız sıvıyı veriyoruz, bu sıvı kanamayı ve ağrıyı önleyici ilaçlar da içeriyor. Biraz bekledikten sonra, o bölgedeki yağın parçalanması ve püre haline getirilmesi işlemi geliyor. Bu aşamada biz çeşitli enerjiler veren bazı teknolojik makineler kullanıyoruz. Bu enerjiler lazer, ultrason enerji, radyofrekans enerjisi veya plazma enerjisi şeklinde olabilir. Burada amaç, bu enerjiler ile damar ve deriye herhangi bir zarar vermeden cilt altında birikmiş olan yağın homojen ve püre şeklinde parçalanmasını sağlamaktır. Üçüncü aşamada ise bu yağ yüksek vakumlu aspiratörler ile deri altından emilir. Eğer aldığımız yağı tekrar kullanacaksak, özel steril kaplarda toplarız. Burada kullanılan enerji ve teknolojiler farklı olsa da hepsinin kendine göre avantajları vardır. Enerji kullanımının iki nedeni vardır. Birincisi yağ dokusunun eşit şekilde parçalanması, böylece kolay aspire edilir ve düzensizlikler önlenir. İkincisi, enerji deriyi ısıtarak, büzüşmesini sağlar, dolayısı ile derinin sarkması önlenir.
YÜZE YAĞ VERME İŞLEMLERİ
Tüm yüz ameliyatlarında, yüz germe, orta yüz germe, göz kapakları gibi ameliyatlarda, dolguya ihtiyaç duyduğumuz her vakada karın veya basenden aldığımız yağı yüze veririz. Bu hem yaptığımız cerrahiyi tamamlayıcıdır, hem de ciddi şekil vericidir. Pek çok avantajı vardır. Öncelikle hastaya ait bir dokudur, yabancı cisim değildir, dolgudan daha ucuz ve ekonomiktir, istediğimiz kadar elde edebiliriz ve hasta uyuduğu için ağrısız bir işlemdir. Ayrıca yağı fazla olduğu bölgeden alarak ve o bölgeyi de şekillendirmiş oluruz. Yüzde en sık uyguladığımız bölgeler dudaklar, çene ucu ve konturu, elmacık kemik bilgesi, şakaklar, alın ve burun üstüdür. Verilen yağın yüzde 40'ı zaman içinde erir. Bu ameliyatlar her zaman tekrarlanabilir.
ELLERDEKİ YAŞLANMA BELİRTİLERİNİ VE KIRIŞIKLIKLARI NASIL ORTADAN KALDIRIRIZ?
Yüzümüzdeki ve vücudumuzdaki yaşlanma belirtilerini ameliyatla ortadan kaldırmak bazen yetmez. Bazı kadınlarda özellikle ellerin görünümü gizlenemez bir yaş göstergesi olarak karşımıza çıkar. Yaş ile birlikte deri altı yağ dokusunda azalma ile deride kırışıklık, buruşmalar, damarların ve kemik yapının belirgin ve görünür olması istenilmeyen bir durumdur. Biz birkaç iğne deliğinden hastanın inceltilmiş yağ dokusunu, el derisinin altına vererek bu yaş ile ortaya çıkan görüntüyü ortadan kaldırıyoruz. Genç bir kadın eli görüntüsünü veriyoruz. Bu sadece gençlik değil, aynı anda sağlıklı bir görüntü de sağlıyor.
HAFTAYA: MEME VE POPO ŞEKİLLENDİRMEDE YAĞ DOKUSU KÖK HÜCRE DEPOSU