Kayhan, bir hastalık olmayan kulak çınlamasının (tinnitus) pek çok hastalığın belirtisi veya belirtilerinden biri olabileceğini dile getirdi.
Hastanın kulak veya kafasında duyduğu ses algısına çınlama denildiğini ve çınlamaların 2 gruba ayrıldığını anlatan Kayhan, hastanın ve muayene eden hekimin veya başkalarının duyabildiği çınlamanın "objektif tinnitus", sadece hastanın duyduğu, aslında olmayan sesin algılanmasının "subjektif tinnitus" olarak sınıflandırıldığını kaydetti.
Prof. Dr. Kayhan, çınlamanın, işitme sinirleri ve beyinde işitsel yollar olarak tanımlanan duymayı sağlayan ve yorumlayan kısımlardaki sorunlardan kaynaklanabildiğini belirterek, bu organ ve bölgelerdeki fonksiyon kayıplarının olmayan ses üretimine yol açtığını, bunun da fantom yani hayalet bir ses olduğunu söyledi.
"KALICI OLAN ÇOĞU ÇINLAMA YOLUNDA GİTMEYEN BİR ŞEYLER OLDUĞUNUN BELİRTİSİ"
Çınlamanın tehlikeli bir belirti olmadığını, ancak hastanın hayat konforunu çok bozan bir şikayet olduğunu belirten Kayhan, "Kalıcı olan çoğu çınlama yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun belirtisidir. Geçici çınlamalar önemli olmayabilir." dedi.
Prof. Dr. Kayhan, çınlamanın toplumda yüzde 15-20 gibi büyük bir sıklıkta görüldüğüne değinirken, şu bilgileri paylaştı:
"Yaş ve cinsiyet tinnitus açısından olmasa da tinnitusa neden olan bazı hastalıklar yaş ve cinsiyet farklılığı gösterebilir. Örneğin otoskleroz kadınlarda daha sık görülür. Bazı dış kulak yolu, orta kulak ve iç kulak hastalıkları, damak ve kulak kasları, çene eklemleri, kafa içindeki damarların daralması, genişlemesi, kıvrılması, yüksek yerleşimi gibi hastalıkları tinnitusa neden olabilir. Akustik nöroma gibi tümörler, baş boyun travmaları, akustik travmalar işitme kayıpları ile birlikte çınlamaya da neden olabilirler. İç kulaktaki duysal mekanizmaları etkileyen bazı ilaçlar çınlama ve işitme kaybına neden olabilir. Bazı antibiyotikler, idrar söktürücüler, aspirin ve kemoterapi ilaçları bu grup ilaçlardır."
İlaç toksisitesi gibi durumlarda ilaç kullanırken başlayan çınlamalara karşı dikkatli olması gerektiğine dikkati çeken Kayhan, "Doktora bilgi vererek gerekli işitme testleri yapılmalı ve kulakta hasar başladıysa ilaçlar kesilerek şikayetlerin ilerlemesi önlenmelidir. Hasar oluştuysa geri dönmesi için bazı tedaviler uygulanabilir ama acil yaklaşım gerekir. Otoskleroz, ortakulak, dış kulak yolu hastalıkları, kas ve eklem hastalıklarının tedavisi durumunda çınlama kesilebilir." diye konuştu.
"EN SIK ÇINLAMA NEDENİ YÜKSEK SESE MARUZ KALMAK"
Prof. Dr. Kayhan, "Ani başlayan çınlama, işitme kaybı, baş dönmesi şikayetlerinde acilen bir kulak burun boğaz doktoruna başvurulmalıdır. Bu tablolarda erken tanı ve tedavi çok önemlidir. İç kulakta oluşmuş hasarın iyileşmesi oldukça zordur. En önemli nokta, çınlamanın oluşmasını önlemektir." diye konuştu.
En sık çınlama nedenini, "yüksek sese maruz kalmak, ses travması" olarak açıklayan Kayhan, şunları söyledi:
"Yüksek tonda ve kulaklıkla müzik dinlemek, çok gürültülü yerlerde bulunmak ve çalışmak, silah ve patlamalara maruz kalmak en sık rastladığımız sebeplerdir. Silah ateşlenmesi sırasında (asker, polis gibi mesleklerde) kulak koruyucu yöntemlerinin titizlikle kullanılması gerekir. Kemoterapi, diyaliz, diüretikler, streptomisin gibi bazı antibiyotikler gibi tedavi ve ilaç kullanımlarında çok dikkatli olunmalı ve işitme testleri sık sık yapılarak kontrol edilmelidir. Sigara, kafein gibi madde kullanımı çınlamanın şiddetini artırabilir. Damar sertliği, yüksek tansiyon, kolesterol yükseklikleri gibi damar yapılarını bozan hastalıklarda iç kulağın beslenmesini bozarak erken yaşta presbiakuzi olarak isimlendirdiğimiz yaşlılığa bağlı işitme kayıpları ve çınlamalara neden olmaktadır. Bu tür hastalıklar iyi takip ve tedavi edilirse presbiakuzi önlenebilir veya geciktirilebilir."