Kadın ve erkeklerde görülen infertilitenin (kısırlık) belirtilerinin çok belirgin olduğunu söyleyen Tüp Bebek Bölümünden Doç. Dr. Gonca Yetkin Yıldırım, hastalığa ilişkin bilgie vererek, tedavi yöntemlerini anlattı.
Doç. Dr. Yıldırım, düzenli cinsel ilişkiye rağmen 35 yaşından küçük kadınlarda 1 yıl içinde, 35 yaşından büyük kadınlarda ise 6 ay içinde gebelik oluşmamasının kısırlık olarak tanımlandığına değinerek "Kısırlık nedenleri kadına bağlı, erkeğe bağlı ve her ikisi kaynaklı olabileceği gibi, bazen de hiçbir sebep olmaksızın görülebilir. Ancak bazı durumlarda erken harekete geçmekte fayda var. Örneğin; oligo-amenore dediğimiz iki adet dönemi arasındaki sürenin 35 günden uzun olması, geçirilmiş pelvik iltihapları, öncesinde geçirilmiş pelvik cerrahi veya rüptüre apandisit öyküsü, dış gebelik öyküsü veya ailede erken menopoz öyküsü durumunda bir uzmana danışılmalı" diye konuştu.
Adet düzensizliğine dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Yıldırım, "Bazı aylar hiç adet olmama veya adet dönemlerinde şiddetli kanama, ağrı ve sancı görülmesi en dikkat çeken belirtilerdendir. Ayrıca gebelik durumu olmadığı halde göğüslerden süt gelmesi, obezite, hormon bozukluğuna bağlı aşırı tüylenme ve akne problemi, erkeklerde sertleşme ve boşalma ile ilgili sorunlar, testislerde ağrı ya da şişlik gibi durumlar söz konusuysa gecikmeden bir doktora görünülmeli ve tedaviye başlanmalıdır" ifadelerini kullandı.
"YAŞLA YUMURTA KALİTESİ DE AZALIYOR"
Kadınlardaki infertilitenin belirlenmesinde çeşitli teknikler uygulandığını belirten Doç. Dr. Yıldırım, "Rahim filmi olarak bilinen Histerosalpingografi (HSG) kısırlık tanısı ile başvuran kadınlarda tüplerinin açık olup olmadığını değerlendirmek için yapılır. En basit tanımıyla, rahim ve tüpleri görüntüleyen röntgendir. HSG, adet bitiminden hemen sonra genellikle adetin 7 ile 12'nci günleri arasında çekilir. İşlem 5-10 dakika olup, çoğu zaman ağrısızdır. Bir diğer yöntem ise yumurtalık rezerv testleridir. Kadının sahip olduğu oositlerin ve kalitesi o kadının yumurtalık rezervinin yani kadının üreme potansiyelinin bir göstergesidir. Kadınlar erkeklerden farklı olarak belli bir sayıda yumurta ile doğar ve doğduktan sonra yeni yumurta yapmazlar. Dolayısıyla doğumla sahip oldukları yumurta havuzunu menopoza kadar kaybederler. Kadınların yaşının arttıkça doğurganlığının azalması doğal bir süreçtir. Kadının yaşı ilerledikçe sadece yumurta sayısı azalmaz yumurta kalitesi de azalır. Anti-mülleryan hormon (AMH) testi de hastanın yumurtalıklarında büyümeye başlayan küçük foliküllerden salgılanan bir hormondur. Menstrüel siklusun herhangi bir gününde AMH testi yapılabilir, adetli olmayı gerektirmemektedir. AMH düzeylerine göre bir kadının gebe kalıp kalmayacağı ile ilgili bir yorum yapamayız" dedi.