Diyabet, aşırı kilo, kötü beslenme ve hareketsizlik gibi kalp hastalıklarına yol açabilecek faktörlerde yapılacak olumlu değişiklikler, hastalığın ortaya çıkmasını geciktirebiliyor. Kalp damarındaki plakların aniden yırtılması ve üzerine pıhtı oturması ile kalp damarı aniden tıkanabilir, sonuçta kalp kası oksijensiz kalır. Oksijensiz kalan kalp kası hücreleri bir süre sonra ölmeye başlar. Bu sürece "kalp krizi=miyokart infarktüsü" adı verilir.
Kalp Damar Cerrahisi Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Hacı Akar, kalp krizinde önemli adımlar konusunda bilgi verdi. Dr. Akar, "Kalbin fonksiyonlarının görebilmesi için yeterli miktarda oksijene ihtiyacı vardır. Damar sertliği sonucu ileri derecede daralan koroner damarların içinde pıhtı oluşup tıkanması sonucu o damarın beslediği kalp bölgesine yeterli oksijen gidemeyince 20 dakika içerisinde bu bölgedeki kalp adalesi ölmeye başlar. Bu duruma kalp krizi (myokartinfaktus ) adı verilir. Ani kalp damarı tıkanmasına bağlı olarak ortaya çıkan kalp krizinde en önemli nokta, göğüs ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkar çıkmaz kişinin tam donanımlı bir hastaneye başvurması ve sağlık yardımı almasıdır.
Ölümlerin yarısı kalp krizi başladıktan sonraki ilk saat içinde ortaya çıkar. Bu nedenle mümkün olan en kısa sürede kalp krizine müdahale edilecek düzeyde bir sağlık kuruluşuna başvurmak çok önemlidir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, tıkanan damarı açıcı tedavi yöntemleri de en kısa sürede uygulanabilir ve kalbin hasar görmesinin önüne geçilmiş olur. Hastaya hastanede müdahalede önemli olan hızlı tanı konulması ve müdahalenin uygun bir şekilde yapılmasıdır. Sağlık deneyiminiz yoksa kalp krizi geçiren birine müdahale etmeyin, başka hastalara veya kendinize ait kalp ilaçlarını vermeyin. Hemen ambulans yardımı isteyerek hastayı en yakın tam donanımlı bir hastaneye ulaştırın. Bu esnada, kalp krizi geçiren kişiyi uygun bir yere yatırın. Ayaklarını kalp seviyesinin üzerine kaldırarak, kalbe daha çok kan akışının olmasını sağlamaya çalışın. Üzerindeki sıkı olan kıyafetleri gevşetmek, kravatı çözmek gibi yardımlarda bulunun. Önemli olan, hastayı tetkik ve tedavilerinin, yerinde ve uygun şekilde yapılabileceği bir hastaneye ulaştırmanızdır" dedi.
İLK SAATLER ALTIN DEĞERİNDE
İlk saatlerin altın değerinde olduğunu anlatan Dr. Öğretim Üyesi Hacı Akar, "Tecrübeler şunu göstermiştir ki hiç kimse kendine kalp hastalığını yakıştırmamakta ve şikayetleri başka şeylere yorumlamaktadırlar. Böylece doktora gitmeyen ve kalp krizi geçiren hastalar çok büyük ölüm riski almaktadırlar. Bu dönemi sağ olarak atlatan hastalar ise tedavi için altın değerindeki ilk saatleri tedavisiz geçirerek tedavisi mümkün olmayan ve ömür boyu bunun acısını çekeceği ciddi kalıcı kalp hasarlarına maruz kalırlar. Kalp krizi şüphesi olan bir kişide ilk yapılacak test kısaca EKG denilen elektrokardiyografidir. EKG'de teşhis koydurucu değişikler yoksa, kalp krizi olup olmadığını anlamak için kan tahlili yapmak gerekir. 'Kalpte hücre ölümü var mı?' sorusuna cevap vermek için kanda bazı özel maddelerin düzeyini saptamak gerekir.
Kanda CK-MB düzeyinin yükselmesi, tıbbi adı 'miyokard enfarktüsü' olan, kalp krizinin teşhis edilmesini kolaylaştırdı. Ama kan düzeyinde yükselme, kriz başlar başlamaz ortaya çıkmaz, genellikle 4 saat sonra artmaya başlar. Bu nedenle hekimler ilk kan testi normal çıksa da, hastayı acil poliklinikte tutup kan tahlilini 6 ve 12 saat sonra tekrar etmek isterler. CK-MB dışında kalp krizinin 2-3 saat içinde teşhis edilmesini sağlayan troponin testi tüm dünyada yaygın olarak kullanılıyor. CK-MB veya troponin yükselmesi, kalp hücresinin öldüğünün kanıtıdır ama hücrelerin neden öldüğünü göstermez. Çoğunlukla kalpteki hücre ölümünün nedeni damar tıkanmasına bağlıdır. Ama ender de olsa başka nedenler de bu maddelerin kanda yükselmesine yol açabilir. Kalp krizi geçirdiği kesin olarak teşhis edilen hastalar koroner yoğun bakım ünitesine alınarak tedavilerin bu özel alanda devam etmesi sağlanmalıdır" diye konuştu.
KORONER YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNİN ÖNEMİ
Koroner yoğun bakım ünitelerinin önemine değinen Dr. Hacı Akar şu bilgileri verdi:
"Kalp krizi geçiren hastalar mutlaka koroner bakım ünitelerinde takip ve tedavi edilmelidir. Burada sürekli kan basınçları, kalp atışları, EKG'si takip edilen hastada oluşabilecek en küçük bozulma anında tedavi edilebilir. Bu dönemde ölümlerin en büyük nedeni olan ölümcül ritim bozuklukları şok aleti ile kolayca tedavi edilebilir. Yetersiz kalp atışları veya kalbin durması halinde geçici kalp pili (pacemaker) takılarak hasta sağlığına kavuşturulabilir. Bu ünitede yapılan modern tedavilerle kalp hasarı azaltılabilir. İlk saatlerde kan pıhtısıyla tıkanmış damarın trombolitik tedavi (pıhtı erici tedavi) ile erkenden açılması sayesinde kalp hasarı en aza indirilebilir. Bu nedenle hastanın şikayetinin başlaması ile koroner bakım ünitesine yatması arasında geçen zaman çok önemlidir. Hasta ne kadar erken gelirse tıkalı kalp damarı o kadar erken açılır ve kalpteki kalıcı hasarda o kadar az olur. 6 saatten sonra gelen hastalarda kalpteki hasar en yüksek düzeydedir."