Koronavirüs aşılarının çalışma sistemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, "Genel anlamda değerlendirdiğimizde bu sistem, inaktif virüslerde başak, topuz diye anılan spike proteininin vücutta bağlanacağı yerleri bir şekilde simüle edip farklı bir sistem oluşturan ve onun orijinal reseptörlere bağlanmasını engelleyecek olan bir sistemdir" dedi.
KORONAVİRÜSTEKİ MUTASYON : 'POİNT MUTASYON'
Koronavirüste meydana gelecek mutasyonların aşı koruyuculuğu üzerindeki etkileri hakkında dikkat çeken bilgiler aktaran Prof. Dr. Oğuztürk, "Covid-19'daki koronavirüsler diğer MERS ve SARS'taki koronavirüslerden %25-30 oranında farklı gen dizilimine sahip olan bir virüs grubudur. RNA virüslerinin 'Point mutasyon' dediğimiz noktasal mutasyon özelliği var. Bu noktasal mutasyonlar, virüsün genel yapısını değiştirecek karakterde değiller yalnızca küçük değişikliklere sebep olabilirler. Bu nedenle tam bir mutasyon olayı çok sık görülmeyen bir durum." dedi.
ADAPTİF MEKANİZMAYLA YENİ AŞI…
Koronavirüsün başından beri binlerce kez mutasyona uğradığını belirten Prof. Dr. Oğuztürk, sözlerine şöyle devam etti; "Bu mutasyonların hiçbiri büyük bir mutasyon olmadığı için aşı çalışmalarında bu konuda bir risk yok. Bu mutasyon genel bir mutasyon şeklinde olursa belki aşılara bir etkisi olur ancak mutasyonlar virüslerin yaşam tarzında olağan bir durum. İnfluenza virüslerinde de bu mutasyonlar oluyor ama karşılığında aşı çalışmaları her yıl güncelleniyor. Grip aşılarını hatırlatacak olursak, her yıl mutasyona bağlı olarak değişikliklere göre aşı üretilip hemen adaptif mekanizmayla yeni aşı üretilebiliyor. Koronavirüslerde de mutasyonlar böyle sık olursa ona bağlı olarak zaten gen dizilimi büyük oranda bilindiği ve alt yapı da hazır olduğu için aşılarda hemen o değişikliğe bağlı olarak çalışma yapılıp kısa sürede aşı üretilebilir. Bu nedenle, ciddi bir mutasyon olursa aşı çalışmalarında her şey sil baştan yapılmayacak. Var olan çalışmalar sayesinde kısa sürede aşıda mutasyona bağlı değişiklikler yapılabilecek. Zaten koronavirüsün ciddi bir mutasyon geçirmesi çok düşük bir ihtimal. Bunun nedeni; RNA virüslerinde de meydana gelen point mutasyonlar. Bu da beklediğimiz bir durum."
AŞI YAPILDIKTAN 6-8 AY SONRA…
Aşıların koruyuculuk süresi ile ilgili önemli bilgiler aktaran Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, "Pandemi süreci ve aşı çalışmaları bir süre daha devam edecek. Aşılar bize şu şekilde fayda sağlayacak; Hastanelerde, yoğun bakım ve servislerdeki hasta kontrolü sağlanmış olacak. Aşı çalışmalarıyla pandemi kısa sürede sıfırlanmayacak, mücadele devam edecek ama sağlık çalışanlarının yükü hafifleyecek. Yatan hasta sayısı ve ağır hasta sayısı oranı düşecek. Koronavirüs aşısı yapıldıktan sonra antikor seviyesi birkaç ay devam ediyor. Bu antikorlar bizim virüse karşı korunmamızı sağlıyor. Antikorlar sonsuza kadar korumadığı için ortalama 6-8 ay sonra koruyuculuğun devamı için tekrar aşı yaptırmak zorundayız." dedi.
AŞILARDA MUTASYONA BAĞLI DEĞİŞİM OLDU MU?
Yapılan aşı çalışmalarında bugüne kadar mutasyonun önemli bir etkisinin olmadığını belirten Prof. Dr. Oğuztürk "Bu mutasyonların hiçbiri aşı çalışmalarında başa dönecek kadar ciddi mutasyonlar değildi. Bu nedenle herhangi bir değişim olmadı. Aşı çalışmalarında virüsün genetik koduna sahip olduğumuz için bu genetik kodunda değişiklikleri rahatlıkla görebiliyoruz. Bu nedenle virüste meydana gelebilecek mutasyonlara karşı hazırlıklıyız. Virüse karşı bildiklerimiz bilmediklerimizden çok fazla. Bu nedenle küçük bir ihtimal olsa da ciddi bir mutasyon söz konusu olduğunda aşı çalışmalarında bu değişimi sağlayabilecek alt yapımız var. " dedi.
"AŞIYLA RİSKTEN KURTULMUŞ OLUYORUZ"
Koronavirüsü influenzadan ayıran en önemli özelliği aktaran Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, "Grip ve koronavirüs farklı virüs ailelerine sahip. O farklı bir virüs bu farklı bir virüs. Grip aşıları ortalama %60 oranında bir koruyuculuk sağlıyor. Sonuçta %100 koruyucu değil ama pandemi olmasını engelleyemeye yönelik koruyuculuk sağlıyor. Grip aşısı ve koronavirüs aşısı bambaşka aşılar. Koruyuculukları ve etken virüslerin aileleri farklı. Koronavirüsü influenzadan ayıran en önemli özellik; grip etkeni influenza virüslerin bulaştırıcılığından koronavirüs birkaç kat daha fazla. Daha kısa sürede daha çok insana bulaşma riski var. Bu nedenle aşı büyük önem taşıyor. İnfluenza da riskli gruplarda ölüme sebep olabilen bir virüs. Bu nedenle aşıyı yaptırarak hafif atlatmak ve hiç yakalanmamak çok önemli. Aşıyla riskten kurtulmuş oluyoruz." dedi.
KORONAVİRÜS ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA…
Aşı uygulamalarıyla yaşam konforumuzun artacağını belirten Oğuztürk, "Mutasyonlarla önümüzdeki yıllarda koronavirüsü çok hafif atlatmak mümkün. Koronavirüste, pandemi sürecinden çıkarak mevsimsel duruma çekebilmek amaçlanıyor. Bir yılın 12 ayı bizi sıkıntıya sokuyor. Zaten amaç daha hafif atlatabileceğimiz, mevsimler bir hastalık gibi düşünebileceğimiz bir duruma dönüşmesi. Şunu çok net kabul etmek lazım. Pandemileri tarihsel olarak değerlendirdiğimizde hiçbir pandeminin insanları iki üç sezondan daha uzun süre ciddi oranda etkilemediğini görüyoruz. Bu nedenle tedbirlere uyduğumuz sürece karamsar olmamıza gerek yok. Aşı çalışmalarında sona yakın olma durumumuz bizi umutlandırıyor. Ülkemizde de aşı uygulamalarını tamamladıktan sonra kısıtlamalar dahil yaşam konforumuz daha da artacak." dedi.
GÖNÜLLÜ SAYIMIZ YETERLİ Mİ?
Koronavirüs aşı çalışmalarının gönüllüler üzerindeki etkilerini değerlendirirken var olan verilerin yeterli olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Oğuztürk sözlerine şöyle devam etti; "Ülkemizdeki Faz çalışmalarında toplumun hassasiyeti, kısa sürede gönüllü sayısının sağlanmasına imkan verdi. Ankara Şehir Hastanesi'ndeki Faz-3 çalışmalarına da birçok gönüllü başvurdu. Faz çalışmalarında gönüllü sayısında herhangi bir sıkıntı yok. İnsanlar gönül rahatlığıyla destek olmak için başvurularını yapıyor. Hem Faz-2 hem Faz -3 çalışmalarında yeterli sayıda gönüllülere ulaşılıyor."
AŞI UYGULAMALARINDA TÜRKİYE DİĞER ÜLKELERE GÖRE DAHA AVANTAJLI ÇÜNKÜ…
İnaktif virüs aşısı ile ilgili detayların her gün daha da netleştiğini vurgulayan Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, Türkiye'nin diğer ülkelere göre avantajlı olmasının sebebini açıklayarak " Diğer ülkelere göre Türkiye oldukça avantajlı. Çünkü aşı uygulama konusunda aile hekimleri ve toplum sağlığı merkezleri ciddi anlamda deneyimli. Bir günde 1,5 milyon kişiye aşılama yapılacak kadar güçlü dünyaya örnek olabilecek bir bir alt yapımız var. Aşı önce sağlık çalışanlarına yapılacak. Tüm sağlık çalışanlarının aynı anda yaklaşık 3 gün içinde aşılanması amaçlanıyor. Toplumun kısa sürede aşılanmasıyla savaşı kazanmasanız dahi %60'ında bağışıklık olursa kontrol sağlamış olursunuz. Bu nedenle yerli aşı çalışmalarımızın tamamlanmasıyla kendi aşımızı da insanlarımıza rahatlıkla yapacağız. Yerli aşı uygulamasına kadar toplum bağışıklığını sağlamış olacağız. Sinovac ile 50 milyon doz aşıyı uyguladığımızda zaten Mayıs ayına kadar koronavirüse karşı ciddi bir başarı sağlamış oluruz." dedi.