Ülkemizde kadınlarda en sık görülen kanser olan meme kanserinde yeni ve etkili tedavi yöntemleri sayesinde hastaların erken tanı sonrası uzun ve sağlıklı bir ömür geçirebildiğini kaydeden Doç. Dr. Halil Taşkaynatan, " Meme kanseri genç yaşlarda da görülebilmekte olup sıklığı 40 yaş sonrası belirgin şekilde artmaktadır. Meme kanseri meme hücrelerinin kontrolsüz büyümesi ile oluşur. Kanserli doku büyüyerek önce yakın çevresine, sonra da koltuk altındaki lenf bezlerine yayılarak ilerler. Bu aşamalarda tanı konulmazsa diğer organlara yayılabilir ve tedavisi daha zor bir evrede karşımıza çıkabilir. Her kadın 25 yaşından itibaren evde ayna karşısında kendi kendine meme muayenesi yapmalı, şüpheli bir durum ile karşılaştığında mutlaka hekime başvurmalıdır. Ayrıca tüm kadınlarda 40 yaşından itibaren özel bir tür röntgen olan mamografi ile tarama yapılması gerekmektedir. Bazı yüksek riskli durumlarda bu tarama daha erkene çekilebilmektedir" diye konuştu.
TEŞHİS NASIL KONUR?
Meme kanseri teşhisi hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Taşkaynatan, " Muayene sırasında ya da mamografide şüpheli bir kitle saptandığında biyopsi (parça alınması) yapılır. Biyopsi ile memeden bir veya daha fazla doku örneği alınır ve doku laboratuvarda incelenir. Meme kanseri tedavisi ameliyat, kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi, hedefe yönelik tedavi ve immunoterapi (bağışıklık hücrelerini harekete geçirerek etki eden ilaçlar) gibi çok fazla seçenekten oluşmaktadır. Birçok hastada birden fazla tedavi bir arada verilmektedir. Bu pandemi döneminde de aynı pandemi öncesi dönem gibi hastalara güvenli bir şekilde hastalığın tipine ve evresine göre aynı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır. Tedavi sonrasında hastalar düzenli takibini sürdürmelidir. Eğer hasta poliklinik randevusuna gitmekten çekiniyorsa hastalık tekrarını düşündürecek nefes darlığı, geçmeyen baş ve bel ağrısı, sarılık, memede ve koltuk altında şişme gibi durumlara karşı uyanık olmalı, bu durumda takip olduğu onkoloji uzmanına başvurmalıdır" ifadelerinde bulundu
BAŞARI ORANI YÜKSEK
Meme kanseri olan birçok kişinin tedaviden sonra çok iyi durumda olduklarını söyleyen Doç. Dr. Halil Taşkaynatan, "Bu dönemde hastalar diyetine özen göstermeli kilosunu normal aralıkta tutmaya çalışmalı ve düzenli egzersiz yapmalıdır. Bu pandemi döneminde çoğu hastamız daha çok evde ve televizyon karşısında vakit geçirmekte, bu durum da hareketsizliğe ve istenmeyen kilolara neden olmaktadır. Fazla kilo ise hastalığın tekrarlama riskini artırmaktadır. Eğer başka bir hastalık açısından engel bir durum yok ise pandemi döneminde olduğumuzu da unutmadan sosyal mesafeye dikkat ederek her hastanın haftada en az 5 gün, günde 30 dakika olacak şekilde fiziksel aktivitede bulunması gerekmektedir. Eğer sosyal ortamı buna uygun değilse ya da hasta dışarı çıkma konusunda kaygılı ise en azından ev içi egzersizler veya yoga, pilates gibi sporlar yapmalıdır" dedi.