Akciğer kanserindeki risk faktörlerini sıralayan Güney, sigaradan hava kirliliğine kadar birçok faktörün kansere neden olduğunu belirterek, "Akciğer kanserinin tartışmasız en önemli nedeni sigaradır. Yüzde 85-90 oranında sigara içenlerde görülür. Sigara içen kişilerde akciğer kanseri riski içmeyenlere göre ortalama 12-36 kat daha fazladır. Bu oran kişilerin sigaraya başlama yaşı içme süresi ve miktarı ile ilişkilidir. Ortalama 20 yıl sigara öyküsü olan kişilerde risk artımı önemli düzeydedir." ifadelerini kullandı.
Sigara, puro, pipo, nargile içmenin akciğer kanserine yakalanma riskini artırdığını aktaran Güney, "Akciğer kanserine yakalanan 10 erkeğin 9'unda, 10 kadının 8'inde sigara içme öyküsü vardır. Araştırmalar düşük katranlı veya düşük nikotinli sigara içmenin akciğer kanseri riskini azaltmadığını göstermiştir. Ayrıca çalışmalar, sigara içimi kaynaklı akciğer kanseri riskinin, günlük içilen sigara sayısı ve içilen yıl sayısı ile arttığını göstermektedir." açıklamasında bulundu.
"PASİF İÇİCİLER DE RİSK ALTINDA"
Sadece tiryakilerin değil, aynı zamanda pasif içicilerin de akciğer kanserine yakalanma risklerinin olduğunu bildiren Prof. Dr. Güney, "Pasif içiciler, tiryakilerde kansere neden olan aynı zararlı maddelere maruz kalıyor. Sigara dumanına maruz kalmak da akciğer kanseri için risk faktörüdür. Sigara dumanına maruz kalan kişiler, sigara içenlerle kansere neden olan aynı maddelere biraz daha az miktarda maruz kalmaktadırlar." uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Güney, bu etkenlerin yanı sıra risk faktörü olan kişileri, "Hava kirliliğinin olduğu yerde yaşamak, akciğer kanserine yakalanmış akrabası olan kişiler, herhangi bir nedenle yoğun radyasyona maruz kalmak, iş yerinde asbest, arsenik, krom, berilyum, nikel, kurum veya katrana maruz kalmak da yüksek risk faktörü taşımaktadır." şeklinde sıraladı.
AKCİĞER KANSERİNDEKİ BELİRTİLER
Akciğer kanserinin herhangi bir belirti veya semptoma neden olmayabileceğini ve başka bir rahatsızlık ya da durum için çekilen akciğer grafisinde görülebileceğini dile getiren Güney, kronik (geçmeyen ya da zamanla daha da kötüleşen) öksürük, göğüste ağrı veya acı, zor nefes alma ve hırıltılı solunum, balgamda kan, tekrarlayan bronşit veya zatürre, ses kısıklığı, iştah kaybı, sebepsiz kilo kaybı, yoğun yorgunluk hissi, yutma problemi, yüzde veya boyun damarlarında şişlik gibi belirti ve semptomların akciğer kanseri veya başka bir durumdan kaynaklanıyor olabileceğini ve bunlardan herhangi birine sahip olanların doktora danışması gerektiğini ifade etti.
"DÜZENLİ KONTROL AKSATILMAMALI"
Erken tanının çok önemli olduğunu belirten Neşe Güney, düzenli kontrolün de aksatılmaması gerektiğini dile getirdi.
Güney, şunları kaydetti:
"Akciğer kanserinin küçükken ve yayılmadan önce, erken bir evrede tespit edilmesi, başarılı bir şekilde tedavi edilme olasılığını arttırır. Ancak genellikle akciğer kanseri belirtileri, hastalık ileri bir evreye gelene kadar ortaya çıkmaz. Akciğer kanseri bazı belirtiler gösterse bile, enfeksiyon ya da sigaradan kaynaklanan etkiler olarak düşünüldüğü için atlanır ve tanı gecikir.
Akciğer kanseri yüzde 90 sigara veya diğer tütün ürünleri kullanılması nedeniyle geliştiği için özellikle genç yaşlarda sigara içmeye başlayanlar, uzun süre sigara kullananlar, günlük sigara tüketimi yüksek olan kişilerin erken tanı için düzenli doktor kontrolünde olmaları önerilmektedir. 30 yıl, günde bir paket sigara içen ve 55 yaşını dolduran herkes düşük doz kontrastlı akciğer tomografisi ile erken tanı amacıyla mutlaka taranmalıdır. Son yıllarda yapılan düşük doz spiral tomografi çalışmalarında, yüksek riskli kişilerde (55-74 yaş arası, günde 2 paket ve üzeri sigara içenler) kanserin erken saptamasına katkısı olabileceği gösterilmiştir."
Akciğer kanseri tanı ve evreleme testlerinin genellikle aynı anda yapıldığı bilgisini de paylaşan Güney, akciğer kanserinin tedavisinde ise birçok yöntem bulunduğunu kaydetti.