Bir tanı (teşhis) yöntemi olan anjiyografi (kısaca anjio), bir çeşit tıbbi boya maddesi olan 'kontrast' madde ile damarların gösterilmesidir. Yapılan bölgeye göre adlandırılması değişir, örneğin kalp damarların gösterilmesine koroner anjiyografi, boyun damarlarının gösterilmesine karotis ve vertebral anjiyografi, bacak damarlarının gösterilmesine ise alt ekstremite periferik anjiyografi denir. Bu işlemden elde edilen veriler hem tanı hem de tedavinin şeklinin belirlemesi açısından yol göstericidir.
Koroner anjiografi, kalp damarlarının tıkanıklık ve genişlemelerini, bir laboratuar ortamında gösteren, invaziv yani hastaya girişim yapılan, radyasyon içeren bir tanı testidir. Koroner anjio sonucuna göre hasta ya ilaç tedavisine alınır ya da balon ve stent konur veya koroner baypas ameliyatına alınır. Koroner kalp damarlarının yapısal ve işlevsel anlamda değerlendirilmesinde en iyi teknik koroner anjiografidir. Yalnızca bir tanı yöntemi değil aynı zamanda tedavinin planlandiği ve ayrıca tedavinin yapıldığı da bir tekniktir. Koroner anjio, kalp damarlarını haritalar ve tedavi veya koroner baypas ameliyatı için damar sayısını da belirler. Hani duymuşsunuzdur, komşunuz veya akrabanız üçlü baypas, dörtlü baypas, tekli baypas gibi kalp ameliyatı olur. İşte kaçlı damar baypası yapılacağını koroner anjio belirler. Ayrıca koroner baypas ameliyatından sonra da damarların ne durumda olduğunu belirlemek için de koroner anjio yöntemi kullanılır.
Koroner anjiyografi, günümüzde koroner kalp hastalıklarının gerek tanılarının konması ve gerekse tedavinin yönlendirilmesinde altın standart olarak kabul edilen invazif bir tanı yöntemidir. Tanısal işlemin devamında veya daha sonraki seanslarda koroner damarlara balon veya stent koyma yöntemlerine ve koroner arter ameliyatına yol gösterici bir özelliği de vardır. Adından da anlaşılacağı üzere, eski tabirle kanlı bir girişim olması, beraberinde ölüme kadar varabilen komplikasyon riski taşıdığı da unutulmamalıdır. Son 15 yıla kadar sadece belirli merkezlerde ve kısıtlı sayıda toplanmış olan koroner anjiyo laboratuvarları, bugün artık neredeyse ilçelerde bile bulunur hale gelmiştir. Artan bu baş döndürücü laboratuvar sayısı nedeniyle, koroner anjiyografi işlemi için, laboratuvar mekanının özelliklerinden tutun da koroner anjiyografinin en uygun işlemine, işlemi yapacak en iyi hekimden, laboratuvarda bulunması gerekli en iyi ekipmana ihtiyaç vardır. Koroner anjiyografi laboratuvarının fiziki şartları, anjiyografi cihazının temel özellikleri, laboratuvarda bulunması gereken diğer ekipmanlar, son derece dikkat edilmesi gereken konulardır. Bununla ilgili olarak, batı ülkelerinde yeterince hazırlanmış kılavuzlar mevcuttur. Burada esas amaç; işlemin gerek hasta ve gerekse görevliler için en az riskli olması ve elde edilecek anjiyo görüntülerini en yüksek kalitede sağlayacak şartların tartışılmasıdır.
İnvazif bir işlemin yeterli kalitede ve emniyette uygulanabilmesinin temel kurallarından birisi de, işlemde kullanılacak olan malzemelerin, kateterlerin, ilaçların ve opak maddelerin gerek hekim gerekse anjiyo ekibi tarafından yakından tanınması, bilinmesidir. Nerede, ne zaman ve bunların nasıl kullanılması gerektiğinin bilinmesi hem görüntüleme kalitesi, hem işlem süresi ve hem de komplikasyonların önlenmesi açısından son derece önemlidir. Dolayısı ile, işlem sırasında doğabilecek ihtiyaçları göz önüne alarak, gerekli olabilecek malzemenin yedekte tutulması da mümkün olabilecektir.
Bir hasta için, koroner anjiyografinin uygulamaya konulması, önceden belirlenmiş hastanın anjioya alınma nedenleri ve kesinlikle anjio yapılamayan durumlar belirlenmeli ve buna göre yapılmalıdır. Bunun için de, iyi bir şekilde hasta ve yakınları dinlenmeli, fizik muayenenin ve temel araştırmaların önceden temin edilmesine gereksinim vardır. Özel bazı şartlar dışında, bu temel veriler oluşturulmadan hastaların direkt olarak bu invazif işleme alınmalarının getireceği riskler ve mali yükün hesaplamaları önceden belirlenmiştir. Bu konudaki temel amaç, "önce hastaya zarar vermeme" gibi temel tıp kurallarından ayrı düşünülmemelidir. Genel olarak tüm dünyada kabul edildiği gibi, bu invazif işlem bir kalp uzmanı tarafından yapılmalıdır. Diğer invazif girişimlerde olduğu gibi, işlemin başarısı ve sonuçlarının kabul edilebilir düzeyde olması, işlemi yapan hekimin teknikle ilgili bilgi, tecrübe ve yeteneğine bağlıdır. Temel koroner damar yapısı ve kalbin kendi yapısı ve işleyişinin çok iyi bilinmesi, işlem sırasında ortaya çıkan görüntülerin hızla değerlendirilmesi ve standart görüntüleme işlemlerine ilave olarak yeni görüntülerin gerekli olup olmadığına karar verilip uygulamaya konulması, hekimin tecrübe düzeyine bağımlıdır. İşlem sırasında veya sonrasında, meydana gelen veya gelebilecek kötü sonuçların hızla tanınması ve gerekirse tedavilerine karar verilmesi, koroner anjiyografi için hayati önem taşır. İşlemden sonra geç dönemde de (işlemden 24-48 saat sonrası) verilen opak ilaca karşı böbrek hastalığı, koroner damarlarda tıkanıklıklar gibi kötü ve istenmeyen ama hayati risk taşıyan sonuçların ortaya çıkabileceğinin bilinmesi, hasta emniyeti açısından gereklidir.
İşlemi yapan hekim, koroner anjiyografinin sınırlarını iyi bilmek zorundadır. Gerekirse, laboratuvarda yardımcı diğer yöntemlere başvurabilecek tecrübe ve donanıma da sahip olmalıdır
İşlem öncesi en az 4 saat aç olunmalıdır (ilaçlar az bir su ile alınabilir). Doktorunuz değerlendirmeler sonrası hangi yoldan -kasık (femoral arter) veya koldan (radiyal/brakiyal arter)- işlem yapılacağına karar verir. Hasta anjiyografi laboratuvarına alınmadan önce sterilizasyonun iyi olması açısından kılların temizlenmesi gerekir. İşlemin yapılacağı kasık veya kol bölgesi uyuşturulduktan sonra atardamara kanül yerleştirilir ve bütün işlemler bu kanül içerisinden yapılır. Katater adı verilen ince plastik boru kanül içerisinden geçirilir ve kontrast madde verilerek koroner arterler görüntülenir ve film kayıtları alınır. Bu işlem 20-30 dakika sürer. İşlem tamamlandıktan sonra damara yerleştirtilen kanül çekilir. Kasıktan yapılan işlemlerde 15-20 dakika bası uygulanır ve kanama olmadığı görüldükten sonra kum torbası konulur. Koldan yapılan anjiyografilerde ise, sıkı bir bandaj ile kol damarı kapatılır. Genellikle işlemden 24 saat sonra hastanın günlük aktivitelerine dönmesine izin verilir.
Anjiyografi sırasında veya sonrasında, nadir olmakla beraber, istenmeyen olaylar (komplikasyon) gelişebilir. İşlem bitiminden sonra özellikle kasık bölgesi damarında, damar boyunca ağrı, hafif şişlik ve morarma olabilir. Kasık bölgesine kanül yerleştirilmesi sırasında veya girişim sonrasında kanülün kasıktan çekilme sırasında hissedilen ağrıya bağlı olarak 'vagal' reaksiyon gelişebilir. Bu durumda geçici olarak nabız ve kan basıncında (tansiyon) düşüklük ve soğuk terleme olur. Koldan kanül çekilmesinde ise, atardamarda spazm (kasılma) olabilir.
İşlem sırasında verilen boyar maddeye bağlı olarak böbrek yetersizliği gelişebilir. Sıklıkla bu durum düzelmekle beraber, bazı özel durumlarda diyaliz gerekebilir. Bunlar dışında çok nadirde olsa, acil cerrahi gerektiren durumlar ile inme (felç) gelişebilir.
Burada önemli nokta, hastanın anjiyografi ihtiyacının net olarak saptanmasıdır. Bu grup hastalarda, anjiyografi ile hastalık hakkında yeterli bilgi elde edilir ve ileri inceleme ya da tedavi yönteminin ne olacağı konusunda karar verilir. Hastanın onam vermesi ve hekimin uygun görmesi durumunda koroner tedavi edici girişim (koronerdeki darlığın balon ile genişletilmesi olan balon anjiyoplasti, koronerdeki darlığa tel kafes 'stent' yerleştirilmesi ve diğer bazı yöntemler) anjiyografi ile aynı seansta yapılabilir.