Kelkit Vadisi olarak adlandırılan bölge başta olmak üzere Sivas, Tokat, Yozgat, Çorum gibi illerde yoğun olarak görülen KKKA virüsüne karşı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından 2017 yılından bu yana sürdürülen aşı çalışmalarında olumlu gelişmeler yaşanıyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim, SCÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Nazif Elaldı ve Prof. Dr. Aynur Engin, KKKA hastalığı hakkında Demirören Haber Ajansı'na (DHA) özel açıklamalarda bulundu. Laboratuvar ortamında KKKA hastalığını anlatan SCÜ ekibi, vakaların en çok Sivas'ta takip edildiğini, bunun da aşı geliştirme konusunda büyük bir tecrübe olduğunu, bunu ürüne dönüştürmek istediklerini söyledi.
'KKKA HASTALIĞINDA SCÜ TECRÜBELİ'
Rektör Prof. Dr. Alim Yıldız, Türkiye'de ilk resmi tanının 2003 yılında koyulduğunu hatırlatarak, "2003 yılından bu yana Türkiye'de yaklaşık olarak bu hastalık 10 bin kişide görüldü. Bu hastalığa yakalananların yaklaşık 2 bin kişiye yakını Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'ne geldi. Yani 2003'ten bu yana hastaların yüzde 20'sini biz tedavi ettik. Son yıllarda bu hastalıkta yaygınlaşma görüldü. 2019 yılı içerisinde bize toplamda 203 vaka gelmişti. Bunlardan 122 tanesine Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalığı teşhisi konuldu. Geçen yıl 2019 yılında toplamda 15 vatandaşımız bu hastalıktan dolayı vefat etti. 2020 yılı içinde toplamda 122 hastamız geldi şu ana kadar. Bunlardan da 98 kişiye bu hastalığın teşhisi konuldu. Bu yıl içerisinde 8 hastamız hayatını kaybetti" dedi.
Aşı geliştirme çalışmalarına 2017 yılında başladıklarını, 2019 yılında da bu hastalıkla ilgili çalıştay düzenlediklerini anlatan Rektör Yıldız, ayrıca hastalığın ilerleyişini göz önüne alarak Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'nde yenileme çalışmaları yaparak, hasta odalarını tek kişilik düzenlediklerini ifade etti.
'AŞIYI PİYASAYA SÜRECEĞİZ'
Aşı çalışmaları hakkında da bilgi veren Rektör Prof. Dr. Yıldız, belirli bir aşamaya gelindiğini ifade ederek, "Aşı çalışmasıyla ilgili desteğimizi her zaman verdik. Aşı çalışmasında belli bir aşamaya gelindi. Bu aşı hayvanlar üzerinde denendi. Bu yıl içerisinde İsveç'te 20 kişide denenerek, piyasaya sürülecek. Bu şekilde aşıyı da halletmiş olacağız. Bu aşı çalışması ülkemiz için önemli bir çalışma, üniversitemiz için önemli bir gelişmedir. Bu sene denemelerini yaptıktan sonra, aşıyı piyasaya süreceğiz diye düşünüyoruz. Hastalık bu bölgede çıktığı için hastalar ilk olarak bizim hastanemize geldi. Türkiye genelindeki hastaların yüzde 20'si bize geldi. Bundan dolayı tecrübeliyiz. Hastalığın tüm risklerini biliyoruz, hastalığın özelliklerini biliyoruz. Çok sayıda vaka geldiği için de aşıyı burada yapmak istedik. Aşı noktasında sonuca ulaşmamız üniversitemiz ve şehrimiz açısından önemli" dedi.
'EYLÜL AYINDA İSVEÇ'TE 20 KİŞİDE DENENECEK'
SCÜ Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazif Elaldı da dünyada KKKA hastalığına yönelik özgün bir tedavi bulunmadığını belirterek, "Amerika'da, Kanada'da, İngiltere'de çalışmalar var. Bizim de içinde olduğumuz 11 ülkeden 13 merkezin dahil olduğu 2017'de başlayan Horizon 2020 isimli bir proje vardı. Bu projenin ana ortağıyız. Başlangıçta 6 farklı aşı türünden yola çıktık, en sonunda bir DNA aşısına karar verdik. Önce farelerde denendi bu aşı, koruyuculuğu kanıtlandı. Daha sonra geçen sene ABD'de eylül ayında maymunlarda denendi. Onda da başarılı oldu. Bu yılın eylül ayında İsveç'te 20 sağlıklı bireyde denenmesi düşünülüyor" diye konuştu.
'KÜRESEL ISINMANIN DA KENELER ÜZERİNDE ETKİSİ VAR'
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim ise kene türleri hakkında bilgi vererek, "Ülkemizde yumuşak ve sert kene olmak üzere iki çeşit kene var. Bizim için en sıkıntılı olan kene sert olan keneler. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde kene türleri ile ilgili çalışmalar 2000'li yılların başından itibaren başlamıştı. Bizler kenelerde 'Borrelia ve Q Fever' incelemek istedik. Bizler için en sıkıntılı kene türü 'Hylomma' türü kenelerdir. Araştırma yaptığımız dönemlerde topladığımız kene çeşitleri içerisinde Hylomma türü keneler yüzde 5 civarındaydı. Ancak son dönemlerde Sivas'ta ve bölgede toplanan kenelerin yüzde 30'u Hylomma türü kenelerden oluşuyor. Kenelerin uyanması hava ısısına bağlıdır. Hava bir anda ısındığı zaman keneler yumurtadan çıkıyor. Bu sene havalar erken ısındı. Havanın ısınması nedeniyle kene vakaları artmış oldu. Eğer hava ısısı düşük olsaydı, örümcekler ve karıncalar kenelerden önce uyanacaktı. Dolayısıyla kene vakaları bu kadar çok olmayacaktı. Küresel ısınmanın da keneler üzerinde etkisi var" dedi.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
SCÜ Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, kene vakalarında kişilerin izlemesi gereken birtakım yollar olduğunu belirterek, "Vücuda yapışan keneyi çıkarmak için mümkünse sağlık kuruluşuna yakınlarsa hemen bir sağlık kuruluşuna gitsinler. Ama böyle bir imkânları yoksa kendileri de çıkarabilirler. Nasıl çıkaracaklar? Esasında en iyisi ucu kıvrık bir penset. Kene vücuda kafasıyla tutunuyor. Siz pensetle tuttuğunuzda arka kısmı boşta kalır. Kafasını soktuğu yer cilde tutunmuştur. Pensetle keneyi güzelce kavramak lazım. Ama etimizi değil. Yani cildimizi tutmayacağız. Keneyi tam cilde tutunduğu yerde sıkıca kavrayacağız. Sonra güçlü bir şekilde çıkaracağız. Ya da çivi çıkarır gibi çekerek çıkaracağız. Burada önemli olan sağlam tutarsak, keneyi parçalamadan çıkarırız" dedi.
'YAŞ VE KRONİK RAHATSIZLIK BULGUSU YOK'
İleri yaşta olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanların KKKA hastalığını daha ağır geçireceğine dair henüz bir bilgi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Aynur Engin, "Benim bir sürü genç hastam var. Kronik rahatsızlığı olmadığı halde ağır seyreden de var. Bir sürü hastalığı olduğu halde, yaşlı olduğu halde hastalığı atlatan da var. KKKA hastalığı için altta bulunan hastalığı ve yaşlı olması nedeniyle KKKA'yı ağır geçirir diye bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyorum" dedi.
Üniversite hastanesinde hasta yoğunluğundan dolayı kapasite artışına gidildiğini belirten Başhekim Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan ise "Bu seneye özgü olarak da bahar aylarının sonunda görülen hastalık bahar aylarının başlarından itibaren görülmeye başlandı. Ve bu durum bizi biraz endişelendirdi. Bu nedenle de Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğimizin daha önce yarısını bu hastalığın tedavisine ayırırken, şimdi tamamını ayırmaya karar verdik. Gerekirse ek klinik açmaya karar verdik" ifadelerini kullandı.