Dr.Mert Dumantepe, sıcak yaz aylarında ve ramazan ayında oruç tutarken metabolizmamız aynı hızla çalışmaya devam eder, su ihtiyacı azalmaz, aksine sıcak nedeniyle miktar da artar. Vücudumuzun en temel gereksinimi olan suyun yeterli miktarda alınamamasından dolayı kanda pıhtılaşma sorunları sıklıkla yaz aylarında görülmektedir, dedi
Derin ven trombozu hastalığının en önemli sebeplerinden birinin vücudun susuz kalması sonucu kanın koyulaşması olduğunu belirten Doç Dr. Mert Dumantepe, oruç tutan kişilerin genellikle iftardan sonra çok yemek yediklerini ama yeterli su içmediklerini belirtti, "Havaların sıcak olması ve uzun süre su içilmemesinden dolayı, vücuttan terleme ile sıvı kaybı fazlaca olur ve bu sıvının mutlaka karşılanması, vücuttaki sıvı dengesinin korunması açısından çok önemlidir" diye ekledi.
Dr. Mert Dumantepe; günlük su tüketimi konusunda uzmanların farklı görüşleri olsa da çoğunlukla ortalama 2-2,5 litre su içilmesi tavsiye ediliyor. Bunu günde 8 defa 250 ml veya 8 su bardağı su içilmesi şeklinde açıklayabiliriz. Ancak ideal olan, su ihtiyacının kişinin vücut ağırlığına ve vücut yüzey alanına, mevcut hastalıklarına, hava sıcaklığına ve aktivite düzeyine göre ayarlanmasıdır. Normal şartlarda bir günde insan ter, idrar ve deri yoluyla 2 litre kadar su kaybeder, yaz aylarında bu kayıp daha da artar. Ramazan da iftar ve sonrasında daha çok sıvı almak gerekli" dedi.
ÖZELLİKLE İLK 1 YIL...
Doç. Dr. Mert Dumantepe, her derin ven trombozu'nun ayrı bir vaka olduğunu, her hastanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Derin ven trombozu hastalığını geçirmiş ve şu an tedavisi kan sulandırıcı ilaçlar ile devam eden hastalar için hastalığın tekrarlamasını açısından ilk bir yılın çok riskli olduğunu söyleyen Dumantepe, Derin ven trombozu sonrasında, hastalığın tekrarlaması ve yeniden pıhtı oluşma riski, "ilk aylarda" en yüksektir, ancak takip eden aylarda risk "0" olmaz. "İlk yıl" boyunca yeniden derin ven trombozu geçirme riski, daha düşükte olsa, kalıcı bir tehlike şekilde devam eder. Uluslararası yayınlanmış birçok çalışma ile kanıtlanmıştır ki, bir kez derin ven trombozu geçirmişseniz, ikinci kez damarlarınızda pıhtılaşma olma olasılığı, sağlıklı bir insana göre çok daha fazladır. Bu nedenle Ulusal ve Uluslararası tüm damar cerrahisi dernekleri, kılavuzlar ve otoriteler hastalığın şiddetine bağlı olarak, 3 aydan daha kısa olmamak üzerine 1 yıla kadar uzatılmış kan sulandırıcı tedavi ile takibi önerirler.
Medikal takip altında, kan sulandırıcı kullanan hastalarımıza en önemli önerilerimiz bu aylarda günde 2.5 litrenin altında olmamak şartıyla su içilmesi, bol hareketli olunması, direk güneş ışınlarından uzakta, serin yerlerde bulunulmasıdır. Bu aylarda kanın sulanma oranını ölçen, kan testleri daha sık yapılmalı ve daha dikkatli incelenmelidir, çünkü kanın yoğunluğunun artmasıyla paralel bağlı ilacın etkisi değişmekte ve aynı kan sulanma oranını sağlamak için daha yüksek dozda ilaç kullanılmasına gerek olmaktadır. İşte bu nedenlerden dolayı, derin ven trombozu geçirmiş ve kan sulandırıcı tedavisi süren hastalarımızın özellikle ilk 1 yıl oruç tutması sakıncalıdır. Bunun en önemli nedeni ramazan ayının yaz sıcaklarına denk gelmesi ve yaklaşık 15-16 saat susuz kalınması gerekliliğidir.
17-18 SAATLİK SUSUZ KALMA SONUCUNDA...
Doç.Dr.Mert Dumantepe, Anjiyografik yol ile tedavi edilmiş derin ven trombozu hastalarında ise; hastaya takılan stent'in tıkanmaması için susuz kalmamaya özen gösterilmesi gerektiğini de belirtiyor. Akut derin ven trombozu döneminde (ilk 14 gün) hastaneye başvurmuş ve anjiyografik yöntemle tedavi edilmiş hastaların durumu, klasik kan sulandırıcılar ile tedavi edilen hastalardan daha farklı özellikler taşımaktadır. Girişimsel tedavi sonrası ilk 2-3 ay yeniden pıhtılaşma için en riskli dönemdir. Bu nedenle hastaların yakın takibi, yüksek doz kan sulandırıcı kullanılması ve bol su içilmesi çok önemlidir. Ramazan ayına yakın dönemde hastalığa yakalanan ve anjiyografik yöntemle tedavi olan hastaların oruç tutmaları, bu dönemde uzun süreli susuz kalınması gerektiği için yeniden pıhtılaşmaya yol açabilir. Bu nedenle yaz aylarında bol su tüketmeleri ve oruç tutmamaları önerilir.
Kronik dönemde tedavi edilmiş, taşlaşmış pıhtı ile tıkalı damarlarına balon anjioplasti uygulanıp genişletilmiş veya stent takılmış hastaların çoğu zaman ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmaları gerekmektedir. Tıkalı toplardamara takılan metal stentlerin iç yüzeylerinin damar endoteli ile kaplanması yıllar almaktadır. Bu dönemde zaten düşük bir kan basıncı ve akım hızı ile çalışan toplardamar ve stentler içinde, kan sulandırıcı ilaç kullanılsa bile uzun süreli susuz kalınırsa çok kısa zamanda pıhtılaşma olmakta ve stentler tıkanmaktadır. Stentlerin pıhtı ile tıkanması durumunda hasta için yeniden girişim gerekeceği için ramazan ayında oruç tutmaları oldukça sakıncalıdır ve otoritelerce önerilmemektedir.
Kan sulandırıcı ilaç kullanımı doktoru tarafından sonlandırılmış hastalar için ise;
Ramazan ayında oruç tutma kararı, yine takip eden hekimleri tarafından yapılan doppler ultrason kontrolleri ve bacağın durumunun son değerlendirmesi sonucunda verilmelidir. Hastalar bu dönemde kan sulandırıcı ilaç da kullanmadıkları için, 17-18 saatlik susuz kalma sonucunda yeniden derin ven trombozu gelişme riskinin yüksek olduğu konusunda dikkatlice uyarılmalı, bacakta şişlik, ağrı, kızarıklık semptomları gelişirse acilen doktora başvurmalıdırlar.
YAZ AYLARINDA DERİN VEN TROMBOZU HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
*Bol sıvı alımına dikkat etmek, en azından kaybedileni yerine koymak.
*Kan sulandırıcı ilaçların düzenli kullanımına özen göstermek.
*Kanın sulanma oranını gösteren testlerin daha sık yaptırmak.
*Yaz dönemi öncesinde Doppler Ultrason kontrollerini yaptırmak.
* Tatilde direk güneş ışınlarından olabildiğince uzak durmak, yüksek koruma faktörlü güneş koruyucuları kullanmak, mümkünse şemsiye altında ya da gölgede kalmak.
*Derin ven trombozu hastalarının yüzmelerinde ya da egzersiz yapmalarında hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Aksine bacak kan dolaşımı artacağı faydalıdır.
*Deniz kıyısında varis çorabı giyilmesine gerek yoktur. Bol hareket etmek, yürümek ve yüzmek, gölgede kalmak ve bol su tüketmek yeterlidir.