Bu zor günleri atlatırken kaygılarımızın ve korkularımızın son derece insani olduğunu unutmayalım. Var olmamızı, sağlığımızı ve psikolojik ve fiziksel bütünlüğümüzü tehdit eden her tür dış tehdit bizim için bir stres kaynağıdır. Bu süreçte bireylerin stres tepkileri mizaca, yapılarına ve yaşamsal gelişim hikâyelerine göre farklılık gösterirler. Bu stres tepkileri, anormal bir olaya verilen normal tepkiler olarak adlandırılır. Ancak sürece verdiğimiz tepkileri değerlendirirken bu duyguların sürekli ve şiddetli olması, bizlere bir bozukluk ortaya çıkabileceğini söylemektedir. Ailelerin çocukların gençlerin ruhsal sağlığını desteklemek, psikolojik iyilik halini yükseltip baş etme becerilerini geliştirmek ve dayanıklılığını artırmak amaçlı 5 maddede topladığımız önerilerimizi hayata geçirmeleri faydalı olacaktır.
Aile içinde yetişkinler korku kaygı ve endişe gibi duygularını şiddetli olarak hissedebilirler. Bu duyguların şiddeti; öfke, tahammülsüzlük, huzursuzluk, panik gibi birçok belirtiyi de şiddetli ve sürekli yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu durum anne babanın birbirleri arasındaki iletişimin etkilenmesine sebep olurken çocuklarla ve gençlerle sağlıklı iletişim için de bir engel oluşturabilir. Bu belirtileri gözlemlediğimizde öncelikle kendi psikolojik iyilik halimizi ve baş etme becerilerimizi geliştirmeliyiz. Eğer baş etme becerilerinizi yetersiz, psikolojik iyilik halinizi ve dayanıklılığınızı koruyamadığınızı düşünüyorsanız ruh sağlığı uzmanlarından destek alabilirsiniz.
Çocuklara abartılı şekilde güvende hissettirmeye çalışmak, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak hatalı bir tutumdur. Duygu ve düşüncelerinizi çocuklarınızdan gizlemek çocukta bir şeylerin yolunda olmadığı endişesine sebep olabilmektedir. Çocuklardan bir şey saklanıyormuş hissi ve ailelerine duydukları güvenin kaybı, süreci daha endişeli geçirmelerine neden olabilir.
Güvende olma duygusu bu süreçte çocuklara en fazla yardımcı olacak psikolojik ve fiziksel temel ihtiyaçtır. Çocuklara zor bir dönemden geçildiğini belirtmek ama ailece yapılması gerekeni yapmaya çalıştığımızı ve onları korumak için dikkatli olduğumuzu davranışlarımız ile de göstermek ebeveynlerin yapması gerekenlerin en başında gelmektedir.
Çocukların konuşmaya hazır olup olmadığını gözlemleyebilirsiniz. Kendilerini rahat ifade edebilecekleri bir ortam oluşturabilirsiniz. Kendi kaygı, korku ve endişelerimize kapılmadan, acele etmeden hazır olmadıkları durumlarda bu konular ile ilgili konuşmaya zorlamayın. İletişim kurarken samimi ve açık olmaya gayret edin. Konuşmaya açık bir ortam sağlamak çocukların sorunlarla olan mücadele gücünü artırıp ileride sorunlarla baş edebilmelerine olanak sağlayacaktır. Sürekli, tutarlı ve dürüst yanıtlarla onlara güven ve destek verebilirsiniz.
Gelişimsel düzeyine yaşına uygun olmayan ifadeler kullanmak çocukları şiddetli bir endişeye sürükleyebilir. Anlamlandıramayacakları bilgileri süzgeçten geçiremeyecekleri için korku ve kaygı içinde kendilerini bulabilirler. Yaşlarına uygun bir dille çocuklarla konuşmak belirsizliğin getireceği şiddetli endişe ve tedirginliğin önüne geçer.
Bu zorlu süreçte hepimizin düzeni değişti. Teknoloji aracılığı ile eğitimi çalışma hayatımızı ve sosyal hayatımızı evde sürdürmeye çalışıyoruz. Salgın öncesinde tablet, telefon, televizyon ve bilgisayarların başından çocuklarımızı kaldırmaya çalışırken, şu anda şartlar gereği çocuklarımız ekran karşısında uzunca süreler oturmak zorundalar.
Sürekli tekrar edilen ve bilinen bir konu olan teknoloji, özellikle küçük çocuklarda kontrolsüz içerik ve süre kullanımı sınırlarının üzerine çıkıldığında, kaygıyı artırmakta ve uyku kalitesini bozabilmektedir. Birlikte program oluşturmanız, çocukların davranışsal sorumluluklarını almaları ve programa uymaya motive olmaları için farkındalık oluşturacaktır.
Çocukların uyku, yemek, teknoloji kullanımı, oyun oynama ve ders saatlerini mümkün olduğunca sabit tutmalı, belli rutinleri korumalıyız. Uzaktan ders saatleri, oyun saatleri telefon kullanımı süresi, ders tekrarı ve ödevleri, günlük rutinleri takip etmelerine yardımcı olabiliriz.
5 -10 DAKİKA DAHA...
Eğlence ve arkadaşları ile iletişim için teknoloji kullanımında verilen izinlerde 1-2 dakikayı geçen zaman ihlalleri olursa bir sonraki izin verilmemelidir. Burada 1-2 dakikalık zaman ihlallerinden daha uzun zaman ihlallerine müsamaha göstermek, "5 -10 dakika daha" diyerek tutturan çocukların kendilerini kontrol etmelerini zorlaştırır.
Ailelerin internet ve bilgisayarı etkin ve yararlı bir şekilde kullanarak, çocuklarına model olmaları sağlanmalı ve ailelerinde bu konuda kendilerini geliştirmeleri gereklidir. Teknoloji kullanımında içerik takibi aileler tarafından yapılabilir, sosyal medyada sadece yanlış bilgiler veren kaygı artışına yol açan haberler değil, aynı zamanda salgını küçümseyen haberler de olabilmektedir. Her iki durum da çocuk ve ergenler için zararlıdır.
Diz üstü yerine varsa taşınamayan masaüstü bilgisayarların kullanımı işinizi kolaylaştırabilir. Bilgisayarın salon ya da oturma odası gibi yalnız kalınmayan ve açık bir ortamda olmasına dikkat edilmelidir. Daha büyük çocuklarda bilgisayarın farklı kullanım alanları konusunda çocuğu eğitmek, ilgi alanlarını çeken siteleri beraber gezmek, farklı bir olumlu seçenek sunmak/orta noktada buluşmak gibi yöntemleri uygulayabiliriz. Ebeveynlerin çocuğun uygun ve yararlı şekilde internet kullanmasını desteklemesi ve bununla ilgili olumlu geri bildirim vermesi aralarındaki iletişimi güçlendirir. Unutmamak gerekir ki, her yaştan gelişim düzeyinde olduğu gibi aynı gelişim düzeyinde olan çocukların bile baş etme becerileri birbirinden farklıdır. Çocuğunuzu en iyi tanıyan ve neye ihtiyacı olduğunu gözlemleyen sizlersiniz.
Alanında uzman kişiler olarak bizler size ne yapmanız gerektiğini değil, neleri yapmayı tercih ederseniz süreci daha sağlıklı yönetebilirsiniz sorusunun cevabını verebilmekteyiz. Sağlıklı anne babalar sağlıklı çocuk yetiştirir. Anne ve babalar kıymetli olduğunuzu unutmayın! Güzel günlere giden yolda yardımlaşma, dayanışma ve paylaşım içinde olursak hep birlikte bu zor zamanların üstesinden gelmeyi başarırız.