"EVDE OTURANLAR İÇİN SU VE SABUN YETERLİ"
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Nilhan Atsü, pandemi süresince oluşan dermatolojik risklere dikkat çekerek şu önerilerde bulundu: "Pandemi süresince bazı dermatolojik problemlerle daha sık karşılaşıyoruz. Bunlar birkaç başlık halinde incelenebilir. En yoğun gördüğümüz sorun, virüsten korunmak amacıyla aldığımız hijyenik önlemlere bağlı deri problemleri. El egzamaları arttı. Sağlık personeli gibi yüksek enfeksiyon riski altında çalışanlar dışında, dışarıyla bağlantısı olmayan, ev karantinasındakilere önerim; su ve sabun kullanılması. Islak mendil, kolonya, dezenfektan yerine su ve sabun kullanabilirler. Kullanılan sabun olabildiğince nemlendiricili, kurutma özelliği az olan bir sabun olmalı. Eğer kişinin önceden bilinen bir deri alerjisi, egzaması varsa, ayrıca özellikle kadınların cildi daha hassas olduğu için, bu kişilerin tıbbi kozmetik sabunlar kullanması daha sağlıklı olur. Bu temizleyiciler, sabun görünümünde ve özelliğinde, kimyasal yapısı sabun gibi kurutucu olmayan ürünlerdir ve çoğunlukla eczanelerde satılır. Anti bakteriyel, boya, parfüm ve sentetik deterjanlar içeren sabunlar, cilt sağlığı açısından daha riskli olabilir. Sabun ve su en önemli hijyen araçları. Dezenfektanlar, alkollü ürünler, kolonya ve ıslak mendil gibi ürünler ev karantinasındakiler için gerekli değildir."
Kullanılacak olan sabunların özelliklerine de dikkat çeken Dr. Atsü, "Renkli, kokulu, boya, parfüm içeren sıvı sabunlardansa beyaz sabun tercih edelim, her yıkama sonrası yoğun etkili yağlı bir nemlendirici tatbik edelim." önerisini özellikle vurguladı.
"GÜN BOYU MASKE KULLANIMI SİVİLCE OLUŞUMUNA NEDEN OLABİLİR"
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Nilhan Atsü, "Diğer deri problemleri ise maskeye bağlı yüz derisinde oluşanlar. Yüksek enfeksiyon riski altında çalışan, bilhassa sağlık personellerinde, hem maske materyaline karşı alerjik reaksiyonlar (temas allerjisi), hem de akneye yatkın ciltlerde, maske nedeniyle gözeneklerin tıkanması sonucu sivilceler belirecektir." dedi ve ekledi: "Elbette bunlar, koronavirüs tehlikesi yanında basit gelebilir, önceliğimiz tabii ki enfeksiyondan korunmaktır. Ancak basit şikayetler gibi görünse bile, direkt olarak yüz gibi herkesin görebileceği bir bölgede olduğu için bireyi ciddi anlamda rahatsız edebilir. Yüksek riskli mesleklerde çalışan, gün boyu maske kullanımı zorunluluğu olan kişilerde seçme şansı yok ama ev karantinasındaki kişiler, derinin nefes almasına izin veren pamuklu dokuda maskeleri tercih etsinler. Belirgin şikayetleri olursa, muhakkak sanal ortamda da olsa muayene olsunlar. Gerekli önerileri alsınlar. Çünkü dermatoloji online muayeneye de müsaade eden görsel, somut bir branş"
"SAÇ PROBLEMLERİ DE GÖRÜLÜYOR"
Mesleki sebeple gün boyu bone takılmasına bağlı olarak görülen sorunlardan da bahseden Dr. Atsü sözlerine şöyle devam etti: "Bu bireylerde, yağ ve terin gün boyu, saçlı deri yüzeyinde kalmasına bağlı tıbbi dilde Seboreik dermatit dediğimiz; kızarma, kaşıntı, kepeklenme, kıl köklerinin ağzının tıkanmasına bağlı, sivilce benzeri döküntüler oluyor. Pandemi sürecinin uzamasına bağlı, tedricen saç dökülmeleri olabilir.
"VİRÜSÜN KENDİSİNİN OLUŞTURDUĞU DERİ VE MUKOZA ŞİKAYETLERİ"
Tıbbın bu konuda henüz deneyimi yok, yani bir literatür bilgisi mevcut değil. Süreç esnasında gözlenenler bildirilip, bir süre sonra kayıtlara geçecektir. Koronavirüs enfeksiyonu da kızamık, kızamıkçık gibi diğer virüslere bağlı görülen, ekzantem dediğimiz kızarıklıklar ve ürtiker (kurdeşen) dediğimiz lezyonlarla kendini gösterebilir.
"TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLARA BAĞLI GELİŞEN ALLERJİK DERİ DÖKÜNTÜLERİ"
Yataklı tedavi kurumlarında yatırılarak izlenen koronavirüs vakalarında tedavi sırasında ortaya çıkan deri döküntülerinde istenen dermatoloji muayenesi ile dermatologlar tarafından gerekli tedavi yapılacaktır."
"SEDEF HASTALARI ENFEKSİYONA AÇIK"
Virüse yatkın kişiler için de uyarılarda bulunan Dr. Atsü, şunları söyledi: "Virüse yatkın olduğunu bildiğimiz, ek hastalığı olan ve 65 yaş üstü bireyler dışında, bunlara bir de dermatolojik hasta grubunu eklemek istiyorum. Mesela sedef hastalığı ve bazı bağ dokusu hastalıklarımızın ağır formlarında, klasik tedaviye yanıt vermeyen vakalarda kullandığımız tedavilerimiz var. Bunlar, bağışıklık cevabını baskılayan veya değiştiren ilaçlar, dolayısıyla kullanan bireyleri enfeksiyona açık hale getiriyorlar. Bu bireylerin azami özen göstermesi gerekiyor. Daha ziyade ileri yaşta görüyoruz ama gençler de risk altında.