Vücuttaki eklemlerin en çok yük taşıyanı diz eklemidir.Bu sebeple diz kıkırdaklarına ve özellikle diz kapağı kıkırdaklarına aşırı yük binmektedir. Merdiven inip çıkma,çömelme gibi hareketler esnasında bu yük kişinin ağırlığına göre birkaç yüz kiloya kadar çıkabilir. Vücudun en kalın kıkırdak tabakası diz kapağının arka kısmındadır. Dizde kıkırdak bozulması ve kireçlenme belli bir yaş sonrası kendiliğinden başlayabileceği gibi, travma, menisküs yaralanmaları veya romatizmal hastalıklar dizde kireçlenmeye sebep olabilir. Ekrem kireçlenmesi genellikle ağrıyla başlayıp, sonrasında hareket kısıtlılığı, fonksiyon kaybı ve kıkırdak kaybına neden olmaktadır. Bir süre sonra da dizde şişlik şekil bozukluğu ortaya çıkar.
Kıkırdaklar arasındaki sürtünmenin çok az olması sayesinde diz eklemi bu yükleri ağrısız şekilde taşıyabilir. Kişinin diz kapağının arkasını döşeyen kıkırdağın yıpranmasının ve aşınmış olmasının ilk belirtisi dizden ses gelmesidir. Çıtırdama şeklinde meydana gelen bu sesler çömelirken,çömelip kalkarken ortaya çıkmaktadır.Bu sesin en büyük sebebi diz kapağı kıkırdağının yüzeyinin bozulması ve hareket halinde bu bozuk yüzeyin karşı kemik yüzeye sürtmesindendir.Bu duruma da "Kondromalazi Patella" denir. Ancak bazen dizden gelen kütleme şeklinde duyulan ses de meniskus yırtığı nedeniyle de oluşabilir.
Dizden ses gelmesi genellikle ileri ve orta yaş gruplarında meydana gelir. Ama genç kişilerde de oluşabilir.35-40 yaşlarında dizlerden ses geliyorsa bu erken kireçlenmenin belirtisi olabilir.Sesle birlikte ağrı meydana geliyorsa ve bu ağrı özellikle oturup kalkmada ,diz kırarak yapılan hareketlerden sonra duyuluyorsa mutlaka bir Fizik Tedavi Uzmanına başvurulmalıdır.
Ağrı olmasa bile dizden ses gelmesi inceleme gerektirir. Seçilecek en doğru yöntem kıkırdak dokuyu ayrıca menisküsleri çok iyi görebilmesi nedeniyle (MR) çekilmesidir. MR ile diz kemiklerinin kıkırdakları ayrıntılı bir şekilde gösterilebilmektedir.
DİZ KİREÇLENMESİ TEDAVİSİ NEDİR ? NASIL UYGULANIR ?
Hastanın ağrısını ortadan kaldıran ve hayat kalitesini düzelten en zararsız tedavi en doğru tedavidir. Dizde kireçlenmesi olan hastaların ideal kilolarına inmesi dize binen yükleri azalttığından hem hastalığın ilerlemesini azaltır hem de uygulanan tedavi yöntemlerinin etkinliğini ve süresini arttırır Kilo vermek hem kıkırdak hasarı oluşmasına engel olacak hem de menisküsleri koruyacaktır. Bir diz hastasnın %10 kilo vermesi diz eklem kireçlenmesinin ilerlemesini durduracaktır. Bu çok önemlidir. Ne kadar çok kilo verilirse bu etki o kadar artacaktır.
Egzersiz ve su içi yürüyüş önemlidir. Ağrının olması durumunda, yürüyüşe daha fazla devam edilmemeli ve diz zorlanmamalıdır.
Dizde şişme ve ısı artışı yoksa dizde kireçlenmesi olan hastalar kaplıcalardan ve sıcak uygulamalardan kısmi yarar görebilirler. Ağrının azaltılması ve kıkırdak onarıcı etkilerinden dolayı glukozamin ve kondroitin ve hyaluronik asit preparatları tedavide kullanılabilir. Yine eklem içi sıvı enjeksiyonları -hyoluronik asit- tedavi seçenekleri arasındadır. Hyoluronik asit eklemi oluşturan kemiklerin yumuşak bir biçimde diğeri üzerinden kaymasını ve eklem yük aktarımı sırasında şok absorbsiyonu sağlar.
Eklem içi ve dışı ozon, PRP , CGF-CD34, kök hücre tedavisi ve proloterapi tedavileri tedavi seçenekleri arasında ön planda yer almalıdır. Fizik tedavi ve rehabilitasyon kireçlenmelerin başlangıç ve orta evrelerinde çok etkili olabilir. Ancak ilerleyen aşamalarda fizik tedavinin etkisi azalır. Diğer tedavi yöntemlerine cevap vermeyen ileri evre diz kireçlenmeleri diz protezi ile tedavi edilebilir.