"BOĞAZIMIZI ŞEKERSİZ PASTİLLERLE KORUMAMIZ GEREKİYOR"
Yiyecek ve içeceklerle ağza mikrop alındığını belirten Yeşilada, şöyle devam etti:
"Burada yapılması gereken şey boğazımızı Çanakkale Boğazı gibi düşünüp mikropların buradan aşağıya geçmesine izin vermemek. Boğazımızı şekersiz pastillerle korumamız gerekiyor. Mikroorganizmalar şekeri bir enzimle dönüştürerek biyofilm yapıyorlar. Virüsler ve bakteriler bu biyofilme yapışarak çoğalabiliyor. Bu nedenle mutlaka şekersiz bitkisel pastiller tercih edilmeli. Pastillerin Arap zamkı ile yapılması gerekiyor ki ağzın içinde o faydalı özütler kalsın. Burada kullanabileceğimiz faydalı özütler nar özütü, zencefil özütü, zerdeçal özütü, laden özütü ve mürver özütüdür. Bu özütler, virüsün gelişip yayılmasını önleyebilir ama şekersiz ve Arap zamkıyla yapılmış olması önemli ki ağızda uzun süre kalabilsin. Burada önemli husus pastil alındıktan sonra bir saat boyunca bir şey yenilip içilmemeli. Bir şey yerseniz bitki özütleri mideye gider ve yapısal değişime uğrar, virüs üzerindeki etkisini kaybeder."
NAR, ZERDEÇAL VE ZENCEFİLİN ÇAY OLARAK İÇİLMESİ ETKİLİ OLMUYOR
Prof. Dr. Erdem Yeşilada, bağışıklık sistemini desteklemek için yapılan önerilerin hepsinin doğru olmadığını belirterek, bitkilerin vücuda girdikten sonra mide ve bağırsakta değişime uğradığını anlattı. Nar, zerdeçal ve zencefilin çay olarak içilmesinin etkili olmadığını anlatan Yeşilada, "Çünkü mide-bağırsak sisteminde farklı moleküllere dönüşüyor. Bu maddelerin hepsini akılcı kullanmak gerekiyor. Bitkiler aleminden anlayan kişi sayısı azdır. İnsanlar panik yapmadan doğru tavsiyeleri uygulamalı." dedi.
Bitki çayı içmenin yanı sıra bitki çaylarını yoğun bir kıvamda hazırlayıp gargara yapılması gerektiğini ifade eden Yeşilada, "Çünkü çay içtiğinizde midenize gidiyor ve etkisi azalıyor ya da kayboluyor. Virüsler üzerinde etkili olması için adaçayını, yeşil çayı yoğun bir kıvamda şekersiz şekilde hazırlayarak gargara yapabilirsiniz." ifadelerini kullandı.