Kahyaoğlu, yaptığı açıklamada, sarımsağın tıbbi bir bitki olduğuna işaret ederek, Taşköprü sarımsağının, Türkiye'deki diğer sarımsak türlerinden farklı olduğunu, 10-11 aylık raf ömrü bulunduğunu söyledi.
Bir süre önce Gıda Mühendisliği Bölümü olarak kentteki bir sarımsak fabrikasını ziyaret ettiklerini anlatan Kahyaoğlu, "Ürün, sap ve kabuklarından ayrılıp vakumlu ambalajlarda paketlenerek ihraç ediliyordu. Ayrılan sap ve kabukların ne olduğunu merak ettik. İşletmeye sorduğumuzda, bunların çöpe atıldığı söylendi."
"HEM EKONOMİYE KATKI SAĞLAYACAK HEM DE ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÖNLENECEK"
Çöpe atılan kısmın sarımsağın toplam ağırlığının yüzde 10'unu oluşturduğunun altını çizen Kahyaoğlu, şöyle devam etti:
"Bu kadar büyük bir miktarın atık olması, bizi bu çalışmayı yapmaya yönlendirdi. Sarımsak, doğal bir antioksidandır. Bu ispat edilmiştir. Bu özelliğin kabuğu ve sapında da olup olmadığını merak ettik. 'Bunları endüstriye tekrar kazandırabilir miyiz?' diye düşündük. Bu amaçla yaptığımız çalışmada, Taşköprü'nün farklı tarlalarından elde ettiğimiz sarımsağın kendisinde, diş kabuğunda ve sapında antioksidan aktivite testleri yaptık. Bu testler sonucunda tabii ki en yüksek antioksidan aktivite dişlerinde tespit edildi. Bunu sarımsak dişinin kabuğu, ardından da sapı takip etti."
Sarımsakla ilgilenen sanayicilerden sarımsağın sap ve kabuğunu da değerlendirmelerini isteyen Kahyaoğlu, "Yüzde 10'luk atık kısım işlendiğinde hem ülke ekonomisine katkı sağlayacak hem de çevre kirliliğinin önüne geçilmiş olacaktır. Sarımsakla ilgilenen sanayicilerin Ar-Ge çalışmaları yapıp bu tarımsal atığı değerlendirmeleri ve bu sayede Taşköprü sarımsağının dünya piyasasında rekabet gücünün artırılabilmesi, oldukça önemlidir." ifadesini kullandı.