Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19), tıpkı grip virüsü (influenza) gibi üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan, sık mutasyon geçirerek salgınlara yol açabilen ve hayvanlardan insanlara bulaştıktan sonra damlacık yolu ile insanlar arasında yayılıp salgınlara yol açan bir virüs olduğunu söyledi.
HASTALIĞIN BULAŞMASI
Kovid-19'un kolayca bulaşabildiğine dikkati çeken Balkan, "Hasta kişi ile bir metreden yakın temasta bulunmak, çevresel yüzeylerde bulunan damlacıkların el ile temas edilerek yüze göze bulaştırılması yolu ile yayılmaktadır. Salgının bu denli yayılmasında en önemli iki faktör; insanlarda bu yeni virüse karşı hiçbir bağışıklığın bulunmaması nedeniyle virüsün bulaştığı hemen herkeste çoğalıp hastalığa yol açması. Hastalık belirtileri başlamadan virüsün bulaşmaya başlaması. Virüs bulaştıktan sonra ortalama beş günde belirti vermeye başlamakta ancak bu süre içinde başkalarına bulaşabilmekte, teşhis konulduğunda ise geriye dönük tüm temaslı kişilerin saptanması oldukça güç olabilmektedir." diye konuştu.
"HASTALIKTAN KORUNMAK İÇİN ALINACAK KİŞİSEL TEDBİRLER ÖNEMLİ"
İlker İnanç Balkan, virüsten korunmak için hijyenin önemine vurgu yaparak, şu tavsiyelerde bulundu:
"Hastalıktan korunmak için alınacak kişisel tedbirler önemli. Bunların en başında hasta kişilerle bir metreden yakın temasta bulunmamak gelmektedir. El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir. Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir. Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık yıkanmalıdır. Bugün için ülkemizde sağlıklı kişilerin maske kullanmasına gerek yoktur. Herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan kişinin öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağzını tek kullanımlık kağıt mendil ile örtmesi, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içini kullanmasını öneriyoruz."
Balkan, koronavirüsün yapı olarak MERS'ten çok Akut Solunum Yolu Sendromu'na (SARS) benzediğini ve her ikisinden daha hızla bulaşıp, daha düşük oranda ölüme yol açtığını belirterek, ölüm oranının SARS'ta yüzde 9.6, MERS'ta yüzde 34, Kovid-19'da ise yüzde 2-3 civarında olduğunu kaydetti.
"SAĞLIK BAKANLIĞI ETKİLİ VE ETKİN TEDBİRLER ALDI"
"Sağlık Bakanlığı, koronavirüsüne karşı etkili ve etkin tedbirler aldı ve gereken hazırlıkları yaptı. Salgınla ilgili her türlü gelişmenin çok yakından izlenerek olası tehditlerin bertaraf edildiğini görüyoruz. Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü ile iletişim ve senkronizasyon içerisinde hızla aksiyon alıp, Bilim Kurulunu topladı ve bir 'Vaka Yönetim Rehberi' hazırladı, değişen bilgi ve gereksinimlere göre bunu güncelleyerek sahaya yön vermiştir" diyen Balkan, Türkiye'de virüse karşı alınan tedbirlerin başarılı olduğunu vurgulayarak şunları ifade etti:
"Riskli bölgelerden ülkemize giriş yapan kişilerin 14 gün boyunca karantina altına alınabilmesi için gerekli alt yapının oluşturulması, her ilde olası Kovid-19 hastaları için referans hastanelerin belirlenmesi ve hazırlanması, küresel erişime açık gen bankasında yer alan virüse ait sekans bilgileri kullanılarak kesin tanı için gerekli test kitinin yerli olanaklarla hızla üretilmesi, dünya sağlık örgütünün onayladığı test yönteminin Ankara'da Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında hızla oturtulması, ülkenin her noktasındaki şüpheli hastalardan test için alınan solunum örneklerinin ilgili sağlık müdürlükleri aracılığıyla naklinin sağlanarak 24 saat içinde çalışılıp sonuçlandırılması ve gerek hastaların gerekse temaslılarının takiplerinin bu sonuca göre sürdürülmesinin sağlanması salgın yönetimindeki başarının en kritik basamaklarını oluşturmuştur."
Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Bilim Kurulu'nun önemine de değinen Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, "Türkiye aldığı etkili tedbirlerle koronavirüsün ülkeye girişini şu ana kadar engelledi. Her şeyden önce, salgın ile ilgili süreç yönetiminin doğrudan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'nun uhdesine verilmesinin son derece yerinde olduğunu düşünüyorum. Bu sayede alınacak önlemlerle ilgili kararlar, politik mülahazaların etkisi dışında kalınarak hızla alınabilmiş, topluma yönelik mesajlar tek merkezden, dünya ile senkronize olarak, kanıta dayalı bilgiler ışığında verilmiş ve salgından daha hızlı yayılan panik dalgası belli ölçüde kırılabilmiştir.
Bakanlığın iletişim stratejisinde üç unsurun öne çıktığını gözlemliyorum; bilimsellik, şeffaflık, kararlılık. Doğrusu bir vatandaş olarak bu iletişim dili bana güven veriyor. Sık sorulan sorular sayfasında aklıma gelen soruların yanıtlarını en güncel haliyle bulabiliyorum. Okullarda, hastanelerde, toplu taşıma araçlarında salgından korunmak için alınacak kişisel önlemlerle ilgili afiş ve benzeri görselleri görmek beni rahatlatıyor. Sağlık Bakanımızın bizzat yaptığı ve içerik açısından doyurucu bulduğum açıklamalar, bilgi kirliliği oluşmasına büyük ölçüde engel oluyor ve güven veriyor. " değerlendirmesinde bulundu.