YETERLİ SIVI ALIMI ÖNEMLİDİR
Standart bir beslenmede vücudumuzun karbonhidratları glikoza çevirdiğini ve beynimizde dahil olmak üzere tüm vücudumuzun glikozu enerji kaynağı olarak kullandığını belirten Diyet Uzmanı Tuğba Demircan Kılıç, "Beslenmemizde karbonhidratları uygun miktarda sınırladığımızda, vücudumuz enerji gereksinimini karşılamak üzere vücut yağlarımızı devreye sokar. Bunları, yağ asitleri ve ketonlara ayrıştırarak enerji kaynağı elde eder. Yani artık vücudun yeni yakıt kaynağı ketonlardır. İşte vücutta oluşturulan bu yeni duruma 'ketozis' adı verilmektedir. Bu durumun sağlanabilmesi için diyette yüksek miktarda yağ, kişiye göre hesaplanmış uygun – yeterli miktarda protein ve çok düşük miktarda karbonhidrat tüketimi esastır.
Günlük alınan enerjinin yüzde 55-60 kadarı yağlardan, yüzde 30-35 kadarı proteinlerden, yüzde 5-15 kadarı da karbonhidratlardan karşılanır. Günlük karbonhidrat alımının 50 gramın altında olması, diyetin ilk başlangıcında ketozise girme sürecinin başlayabilmesi için ise 20 gramın altında olması uygundur. Sonuçta genel hatlarıyla ketojenik diyet, her türlü ekmek ve unlu mamulden, rafine şekerden, bal, pekmez gibi besinlerden uzak durmayı gerektirir. Sağlıklı yağlar, etler, balıklar, peynirler ve bol miktarda lifli sebzeler beslenmenin temelini oluşturur. Yağ oranı düşürülmüş süt ürünleri, salam gibi şarküteri ürünleri, nişastalı sebzeler önerilmez. Karbonhidrat içeriği düşük olan yağlı tohumlar kontrollü olarak tüketilebilir. Yeterli sıvı alımı önemlidir" dedi.
DİYETİSYEN DESTEĞİ ALMALISINIZ
Her diyet programında diyetisyenden destek alınması gerektiğini belirten Kılıç, "Her türlü diyet planında olduğu gibi ketojenik diyetlerde de mutlaka diyetisyen desteği almalısınız. Çünkü ketojenik diyet listeleri de; kişisel farklılıklar, gereksinimler, biyokimyasal parametreler, sağlık sorunları ve riskleri, ölçümler, yaşam şekli, sosyo-ekonomik durum, fiziksel aktivite durumu hesap edilerek planlanır" diye konuştu.