Henüz yürümeyi tam öğrenemeden 1,5 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle tekerlekli sandalye kullanan 38 yaşındaki Gamze Elibol, geçirdiği ameliyatlar ve babasının eve gerdiği halatlar sayesinde 12 yaşında tekrar yürüdü.
Bir bacağı diğerinden kısa olduğu için zamanla sağlıklı bacağında da sorunlar yaşayan Elibol, yıllar sonra tekrar tekerlekli sandalye ile hayatına devam etmeye başladı.
Zor geçen ilkokul yıllarından sonra örgün eğitime devam etmeyen Elibol, Bakırköy Eski Sinemacılar Derneğinde 6 sene tiyatro eğimi aldıktan sonra kendisinin ve 121 engelli kız öğrencinin hayatını değiştirdi.
Elibol, yaptığı açıklamada, çocuk yaştan beri engelli olmasının kendisi için şans olduğunu belirtti.
"Çünkü en ağır engellerden bir tanesi sonradan engelli olmak ve ona alışmak." diyen Elibol, anne babası ve kendisinden 10 yaş küçük kardeşinin engelli olduğunu hissettirmediklerini söyledi.
Elibol, 1980'li yıllarda yaşam koşullarının engelliler için çok daha ağır olduğunu ifade ederek, "En zor kısmı 1980'li yıllarda engelli kalmış olmak. Şu anda çok daha rahatız aslında, koşullarımız, fizik tedavi imkanlarımız çok iyi. 1980'li yıllarda bunlar çok daha az bir potansiyeldeydi. Babam Karadeniz aklıyla oturma odasından yatak odasına, yatak odasından misafir odasına benim için halatlar çekti. 12 yaşından sonra hem ameliyatlardan dolayı hem de halatların sayesinde ufak ufak yürüme yeteneğime kavuştum." dedi.
Sol bacağım kısa olmasına rağmen yürüdüğünü anlatan Elibol, 2 yıl önce sağ bacağının da fonksiyonlarını kaybetmesi nedeniyle tekerlekli sandalyeyle hayatına devam ettiğini dile getirdi.
Elibol, sol bacağını uzatmak için ameliyat olduğunu ve hala Gaziosmanpaşa Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gördüğünü söyledi.
"EN BÜYÜK İSTEĞİM BİR TİYATRO SANATÇISI OLMAKTI"
Okul hayatının çok zor olduğunu dile getiren Elibol, şöyle devam etti:
"İlkokul öğretmenimin ilk engelli çocuğuydum ve bana nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Aslında özel davranıp, farkındalıkla davranıp ama aslında birçok dersten soyutladığını söyleyebilirim. Fiziksel engelimden dolayı orta okul ve liseyi açıktan okudum. Çünkü ilkokulda o kadar çok okuldan soğuma potansiyelim oldu ki. En büyük isteğim bir tiyatro sanatçısı olmaktı. Ama tabii ki hiçbir dernek, vakıf engellilerin de sanatsal aktivite yapabildiğini haykırmadığı için ya da biz sokağa çıkmadığımız için maalesef 1990'lı yıllarda Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün de farkındalığıyla güzel sanatlar fakültesi okumak pek mümkün değildi. 6 yıl tiyatro eğitimi aldım. Hiç kendimi engelli olarak hissetmeden, hayatıma devam ettim orada. Büyük bir mücadele sonrasında, 'Biz de bu işi yapabiliriz.' deyip Şile'de kendime ait bir sanat atölyesi açtım, Türkiye Engelsizler Kültür, Sanat ve Eğitim Merkezi (TEKSEM). İşletme bölümünden de mezun oldum ama 19 yıldır TEKSEM'de tiyatroculuk yapıyorum."
"Ben bir tiyatrocuyum ve tekerlekli sandalyemle dans ediyorum. Oturmak bana göre değil." diye düşündüğünü anlatan Elibol, "Biricik" ismini verdiği tekerlekli sandalyeli kukla tasarladığını söyledi.
"BU BİR MEMLEKET MESELESİ"
"Biricik"in Türkiye'nin ilk tekerlekli sandalyeli kız kuklası olduğunu ifade eden Elibol, "Biricik bir bez bebek olarak bana geldi, tekerlikle sandalye ekledik ve artık birlikteyiz. Yaptığım çalışmalar sonunda 2019'da tam 10 bin çocuğa Biricik ile masal okuduk. Ağrı, Diyarbakır, Muş, Van, Trabzon, Antalya birçok ile gittik. Kendine benzer bir bebek görmek herkese çok iyi geliyor. Biricik ile çok yol kat ettik ve etmeye devam edeceğiz. Çocuklar kendileri gibi bir oyuncak gördükleri için çok benimsiyorlar. Bu bir nevi memleket meselesi gibi. Hani insan memleketinden gördüğü insana daha sıcak bir his duyar ya Biricik birçok çocuğun kalbine yerleşmiş durumda." diye konuştu.
Elibol, TEKSEM bünyesinde sahneledikleri oyunlardan elde ettikleri gelirler belli bir noktaya ulaşınca yaklaşık 9 sene önce 121 engelli kız çocuğunun eğitimine destek olmaya karar verdiklerini söyledi.
"Bu çocukların hepsi benim geçmişim." diyen Elibol, şöyle devam etti:
"Ben, bir belediyede temizlik işçisi maaşıyla beni okutan, fizik tedavi ve ameliyatlarımı karşılayan bir babanın evladıyım. Bu çocuklar benim geçmişim. 121 engelli çocuğumuzun 78'inin babası yok. Ailelere nasıl bir imkan sağlanır da bu maddi ve manevi olarak destek olabilirim diye düşündüğümde TEKSEM bünyesinde Engelsiz Amazonlar Sanatevini kurduk. Anneler evlerinden hiç çıkmadan el sanatları yapıp, satışıyla da hem kendi ev ihtiyaçlarını karşılıyorlar hem de Biricik ile yolculuk yapmamıza ve oradaki çocuklara tekerlekli sandalye götürmemize vesile oldu. Geçen ay Şırnak'a 102 tekerlekli sandalye götürdük. Orada rehabilitasyon merkezlerini ziyaret ediyoruz hem tekerlekli sandalye hem mont, bot yardımı hem de kırtasiye yardımı yapıyoruz. Çocukların bana taktığı isimle 'Umut Abla' olarak çocukların hayatına dokunuyoruz. Düşünsenize, tekerlekli sandalyede sizin gibi bir abla geliyor ve size hediyeler veriyor. Benim aslında burada çizmek istediğim nokta şu, şu anda istediğim yerdeyim, istediğim konumdayım. Bir sandalyem de var. İsteseydim koltuğuma yaslanıp hayatıma devam edebilirdim ama o zaman geçmişimi unutmuş olacaktım. Aileler beni gördükçe çocuklarına daha umutla bakıyorlar. İleride doktor, psikolog, tiyatrocu olabileceklerine inanıyorlar, o yüzden bu yolda yürümekten mutluyum."
Elibol, gönüllülük ilkesiyle çalıştıklarını, küçük bütçelerle çocukları okutmak isteyen gönüllülere çocuklarla yaptıkları hediyeleri gönderdiklerini belirtti.
Nefes aldığımız her an şükretmemiz gerektiğini vurgulayan Elibol, şunları kaydetti:
"Ben tekerlekli sandalyemde dünyayı döndürmeye devam ederken bunu kendim oturduğum yerden yapıyorsam birçok insan 'Bugün çok kötü geçti. Hayatım çok kötü' diyebilir. Ama nefes alıyorsak, şükrü her zaman başucumuzda hissetmemiz gerekiyor. Ben iyi ki engelliyim. Engelli olmasaydım, çocukların hiçbirine ulaşamayacaktım. Mümkün oldukça hayata olan bakış açımızı biraz daha empati üzerinden gerçekleştirirsek o zaman yaşadığımız her konunun değerine varabiliriz. Evliyim ve 17 yaşında bir kızım var. O da tiyatrocu olmayı seçti, eğitim alıyor. Hiçbir zaman engelli bir anne, engelli bir eş, engelli bir abla imajı koyulmadı bana. O yüzden belki de kendimi bu kadar engelsiz hissediyorum."