Frengi, 16. yüzyılda Avrupa kıtasında yaygın olarak görülmeye başlamıştır. Avrupa'da yoğun olarak rastlandığı dönem 'Frankların hastalığı' olarak nitelendirilmiş ve ismi bu şekilde kalmıştır. Söz konusu dönemde Avrupa'da cinsel hayatın diğer kıtalara nazaran daha serbest olması, hastalığın hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmuştur. Zira kronik bir enfeksiyon çeşidi olan frengi, cinsel ilişki esnasında kişiden kişiye bulaşır. Son dönemlerde frengi hastalığına daha az sıklıkta rastlansa da bilinçsiz cinsel ilişkilerin devam etmesi, hastalığın etkilerinin de devam etmesine sebep oluyor.
Frengi hastalığı, kan vasıtasıyla yayılım gösterir. Dolayısıyla hastalığın iç organlara zarar verme ihtimali yüksektir. Öte yandan frengi sebebiyle meydana gelen genital bölge yaralar HIV oluşumuna da uygun ortamı hazırlar.
Frengi hastalığı risk grubunda olan kişiler aşağıdaki gibi listelenir:
İnsan vücudunun çeşitli yerlerinde önlenemez ve düzeltilemez hasarlara sebep olarak yaşam kalitesini ciddi düzeyde düşürebilecek etkilere sebep olma ihtimali bulunan bir sağlık problemi olan frengi hastalığı nasıl anlaşılır?
Frengi hastalığında belirtiler ne zaman ortaya çıkar? Frengiye bağlı olarak meydana gelen belirtiler, ilk aşamada teşhis edildiği takdirde daha kesin bir tedaviye ulaşılabilir. Fakat bazı belirtiler, hastalığın ilerlemiş olduğuna işarettir. Frengi belirtileri, hastalığın hangi evrede olduğuna göre değişkenlik gösterir.
Evrelere göre değişkenlik gösteren frengi hastalığının genel belirtileri aşağıdaki gibi listelenebilir:
Frengi hastalığının tanısı için frengi testi yapılır Frengi şüphesine bağlı olarak yapılan testte, cinsel yollar ile buluşma riski bulunan HIV, bel soğukluğu gibi hastalıkların da taraması yapılır. Frengi olduğundan şüphelenilen kişiye, test sonuçları çıkana kadar cinsel ilişkiye girmemesi tavsiye edilir.
Hastalığın ana bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Genital bölgeyle temas sonucu vücuttaki bir yaradan mikrop bulaşır. Ayrıca öpüşmekle de bu hastalığın bulaşması söz konusudur.
Yine anneden bebeğe bulaşma ihtimali oldukça yüksektir. Frengi hastası olan hamile bir kadından doğmamış bebeğe geçen mikrop, bebeğin ölü doğmasına neden olabilir. Ayrıca ölü doğmayan bebekler de erken doğum sonucu hayatlarını kaybedebilirler. Çok nadir olsa da hastalığın başka bulaşma yolları da vardır. Sifilizli bir kişinin kanının başka bir kişinin yarasıyla teması sonucu hastalık bulaşabilir, fakat bu düşük bir ihtimaldir.
Frengi sebebiyle meydana gelen çıban, genellikle hastalığın 1. Evresinde ortaya çıkar, hastalığın tespiti için önemli bir belirtidir. Enfekte kişi ile cinsel temastan sonra 10-90 gün arasında ortalama 21. günde şikayetler görülmeye başlar. Bakteri kan yoluyla vücuda yayılır. Yaklaşık 20-25 gün sonra mikrobun vücuda girdiği bölgede ıslak, kırmızı, etrafı belirgin fakat ağrı yapmayan çıban şeklinde yaralar oluşur. Penis derisi üzerinde veya rektumda, kadınlarda ise vulva (dış genital alan) veya nadiren vajina içinde, rektumda olur. Ağız ve dudakta da oluşabilen bu yaralar, 2-3 hafta sonra kendiliğinden geçer.
Frengi, erken dönemlerinde antibiyotiklerle kolayca tedavi edilebilir. Erken dönem tedavi yöntemlerinde frengi mikrobunun daha yıkıcı tesirler bırakmadan öldürülmesi sağlanır. İlk aşamalarında tedavi 2-3 ay sürerken ileri safhalarında 1-2 yıl sürebilir. Frengi hastasının bu sürelerde yani tam olarak iyileşme göstermeden cinsel ilişkiye girmesi yasaktır. Frengi hastaları birlikte oldukları kişileri uyararak frengi testi yapmalarını sağlamalıdır. Başarılı bir tedaviden sonra bile hastalığın yeniden bulaşma ihtimali vardır. Hastaların tedaviden sonra, enfeksiyonun tamamen geçip geçmediğini anlamaları için 3, 6, 12 ve 24. aylarda kan ve idrar örnekleri alınarak gözlem altında tutulmaları gerekir.