Metabolizma hızının kişinin hiç bir fiziksel aktivite yapmadan sadece organlarının çalışması için gerekli olan enerji miktarı ile bağlantılı olduğunu ifade eden Dr. Özgönül, "Hiç hareket etmeyip bütün gün evde oturur vaziyette dursak bile kalp, akciğer, karaciğer, sindirim sistemi gibi tüm organlarımızın çalışması için enerji ihtiyaçları devam etmektedir. Kalbimiz atmaya, akciğerimiz soluk alıp vermeye, sindirim sistemi faaliyetine devam etmeye, bedenimiz kendisini belli bir ısıda tutmaya devam etmek zorundadır. Tüm bu faaliyetler içinde enerjiye ihtiyaç vardır ve bu olaya bazal metabolizma hızı denir. Çocukluk çağında bir yandan da büyüme işlevi olduğu için, bazal metabolizma hızı daha fazladır. Yaş ilerledikçe artık büyüme ve gelişme yavaşladığı hatta durduğu için metabolizma hızı biraz daha azalabilir, hatta hanımlarda menopoz sonrası çok daha azalır. Bazal Metabolizma hızını, kırmızı ışıkta duran araçların harcadığı benzin gibi düşünebiliriz. Eğer yokuş yukarı bir kırmızı ışıkta duruyorsak ve frene basmadıysak, geriye kaymamak için daha çok benzin harcamak zorunda kalırız ( çocukluk çağındaki gibi )" diye konuştu.
Akıllı saat ve kulaklıklardaki gizli tehlike
"METABOLİZMAYI HIZLANDIRMAK YAŞLANMAYA NEDEN OLUYOR"
Kilo verilmesi için metabolizmanın hızlandırılmasının gerekli olduğu gibi bir yanlış inanışın olduğunu kaydeden Dr. Özgönül, "Bu nedenle diyetlerin yanında metabolizmamızı hızlandıracak bazı kürler de eklenmesi ile, metabolizmamızı hızlandırmaya çalışırız. Bu aynı motor devri yükseltilmiş bir aracın kırmızı ışıkta daha çok benzin harcamasına benzer. Unutulmaması gereken lüzumundan daha yüksek bir devirde çalışan motorun yıpranmasının da daha hızlı olacağıdır. İnsan bedeninde de aynı şey mümkündür. İnsan bedeni yapısına uygun bir metabolizma hızında çalışırken, onu bazı kür yada takviyeler ile daha hızlı çalıştırıp daha çok enerji harcar hale getirirsek, aynı zamanda daha hızlı yaşlanmasına ve ömrünün kısalmasına da neden oluruz. 2009 yılında kromozomların ucunda telomer adı verilen bir parçacık bulundu ve bu parçacık her hücre bölündüğünde kısalır. Belli bir kısalığa geldiğinde yani daha fazla kısalamadığında, ölüm meydana geldiği kanıtlandı ve bu buluş Nobel ödülünü de beraberinde getirdi. Ömrümüzü belirleyen parçacık olarak görülen bu kısım, metabolizması hızlı çalışanlarda daha hızlı kısaldığı için, zayıflamak için metabolizmamızı hızlandırdığımızda, aslında bir yandan ömrümüzü de kısalttığımızı düşünmeliyiz" ifadelerini kullandı.
Dr. Özgönül, "Bu nedenle günümüzde artık diyet ile kaloriyi kısıtlamak veya metabolizma hızını arttırarak daha çok enerji harcayarak kilo kaybetmek, hem bedenimizde tahribat yaptığı hem de kolaylıkla geri alabileceğimiz kiloları verdirdiği için, şüphe ile yaklaşılan zayıflama metotları olmaya başladı. İkinci beyin, sindirim sistemini güçlendirerek kilolardan kurtulmak daha mantıklı görünmeye başladı" şeklinde konuştu.