Havaların soğumasıyla birlikte enfeksiyonlara bağlı olarak da sık karşılaşılan boğaz ağrısı sıradan bir belirti olabilmekle birlikte bazı durumlarda daha ciddi sorunlara işaret edebiliyor. Bunlardan biri de gırtlak (larenks) kanseri. KBB Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Arzu Tatlıpınar, konuyla ilgili yapılan bir araştırmada; uzun süren boğaz ağrısıyla beraber nefes darlığı, yutma güçlüğü, kulak ağrısı gibi belirtilerin birlikte bulunduğu durumlarda yüzde 5'in üzerinde gırtlak (larenks) kanseri tespit edildiğini söyledi.
İKİ-ÜÇ HAFTAYI GEÇEN AĞRILARA DİKKAT
Prof. Dr. Arzu Tatlıpınar, "Yutma güçlüğüne sebep olan, yutkunurken kulakta ağrı hissedilen, tedaviyle düzelmeyen, nefes darlığının eşlik edebileceği, iki-üç haftayı geçen boğaz ağrılarında aile hekimleri ileri inceleme için hastaları kulak burun boğaz uzmanlarına yönlendirmeli" diye konuştu. Bu durumun farklı hastalıklarla karıştırılabileceğini anlatan Prof. Dr. Arzu Tatlıpınar, sözlerine şöyle devam etti:
"Kronik farenjit, gastroösefageal reflü, diş hastalıkları, tükrük bezi hastalıkları da benzer bulgular yapabilir. Ayırıcı tanıyı yapabilmek için hastanın ayrıntılı değerlendirilmesi gerekir. Tek başına ses kısıklığı belirtisi görüldüğü durumda gırtlak (larenks) kanseri riski yüzde 2,7 iken; uzun süren boğaz ağrısına eşlik eden nefes darlığı, yutma güçlüğü veya yutkunurken kulak ağrısı varlığında bu oran yüzde 5'in üzerine çıkıyor. Bu nedenle ses kısıklığı ve boğaz ağrısının birlikteliği de riski artıran bir durum."
HER YIL 3 BİN 607 KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR
Gırtlak (larenks) kanserlerinin dünyada görülme oranının yüzde 2 ila 3 civarında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Arzu Tatlıpınar, "Baş boyun bölgesinde deri kanserlerinden sonra ikinci sıklıkla görülüyor. 2015 verilerine göre gırtlak (larenks) kanserinin Türkiye'de görülme oranı erkeklerde yüzde 2,6 ile 8. Sigara ve alkol kullananlar, gastroösefageal reflüsü olanlar, meyve ve sebzeden fakir diyetle beslenenler, cinsel ilişki yoluyla bulaşabilen human papilloma virüsüne maruz kalanlar risk grubunu oluşturuyor. Bununla birlikte gırtlak (larenks) kanserleri tedavi edilebilir tümörlerdir. Birçok kanser türünden olduğu gibi gırtlak (larenks) kanserinde de erken tanı tedavi başarısını artırır. Geç tanı konulması ve tedaviye geç başlanması yaşam kaybı oranının artmasına neden olur. Her yıl dünyada 12 bin 250 kişi gırtlak (larenks) kanseri tanısı alıyor ve 3 bin 670'i buna bağlı olarak hayatını kaybediyor" ifadelerini kullandı.
TÜMÖRÜN YERLEŞİM YERİ SEYRİNİ ETKİLİYOR
Gırtlak (larenks) kanserlerinde tümörün yerleşim yerinin tanı konulan evreyi ve belirtileri de etkilediğini anlatan Prof. Dr. Arzu Tatlıpınar şöyle devam etti:
"Ses tellerini tutan glottik tümörlerde ses kısıklığı nedeniyle tanı daha erken (evre 1) konulabilirken, ses tellerinin daha üst seviyesindeki gırtlak bölgesini tutan ve supraglottik olarak tanımlanan ve daha az görülen tümörler daha sinsi seyrettiğinden tanı daha geç evrede (evre 2,3) konulabiliyor. Bu tümörlerde yutkunma ve nefes alma güçlüğü gibi belirtiler ön planda. Supraglottik tümörlerde geç evrede tümör ses tellerine yayıldığında ses kısıklığı ortaya çıkar. Bunun yanında hastalık lenf nodlarına yayılırsa boyunda kitle de görülebilir. Bu bulgu da geç evre belirtisidir. Hastaların bu nedenle iki haftayı geçen ses kısıklığı, geçmeyen boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü, nefes almada güçlük ve boyunda kitle gibi yakınmalarında mutlaka kulak burun boğaz uzmanına giderek ses tellerini ve gırtlaklarını kontrol ettirmeleri gereklidir."
GIRTLAK (LARENKS) KANSERLERİ TEDAVİ EDİLEBİLİR
Gırtlak (larenks) kanserlerinde erken tanı ve tedavi hem hastalığın başarılı bir şekilde tedavisi hem de yaşam kalitesinin temini açısından hayati önem taşıyor diyen KBB Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Tatlıpınar şu bilgileri verdi:
"Erken tanı konulan gırtlak (larenks) kanserlerinde tedavi başarısı yükseliyor. Bunun yanında tümörün yerleşim yeri de metastaz açısından önem taşıdığından belirleyici rol oynuyor. Gırtlak (larenks) kanserlerinde 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 80 oranında seyrederken, ses tellerine yerleşmiş (glottik tümör) erken evre tümörlerde daha başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Buna karşılık ses tellerinin üst ve alt seviyesindeki gırtlak bölgesini tutan (supraglottik ve subglottik tümörler) ve daha ileri evrede tespit edilen tümörlerde tedavi başarısı düşüyor. Bunun yanında tedavinin fonksiyonel sonuçları da tümörün tespit edildiği evreyle yakından ilişkili. Erken evre tümörlerde konuşma ve yutma fonksiyonlarıyla ilgili daha başarılı sonuçlar elde edilirken, geç evrede trakeostomi nedeniyle yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenebiliyor. Konuşmayı temin için ses protezleri kullanılabiliyor veya terapiyle ösefagus sesi kullanılarak konuşma yapılabiliyor."