Bugüne kadar yaklaşık 800 kişide tespit edilen, oldukça nadir rastlanan bir hastalık olarak nitelendirilen kaçış sendromu, Mehmet Ali Erbil'in yaklaşık 7 ay boyunca hastanede kalmasına sebep oldu. İlk olarak 1960 yılında Dr. Bayard Clarkson tarafından keşfedilen kaçış sendromu hastalığı literatürde "Clarkson" olarak karşılık buluyor. Ani ataklara sebep olan hastalığın belirtilerinin ciddi boyutlara ulaşması sebebiyle hastaların mutlak suretle yardım alması gerekiyor. Peki kaçış sendromu hastalığı tam olarak nedir, bu hastalığın tetiklenmesine sebep olan etmenler nelerdir, hastalığın belirtileri nelerdir? Konuyla ilgili merak edilen tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Belirsiz periyotlarda tekrarlayan krizler ve benzeri belirtiler ile kendini gösteren, ciddi ataklara sebep olan ciddi bir hastalık olan kaçış sendromu, kılcal damarlardaki bazı elementler ile sıvının hızlı bir şekilde damar dışına difüzyon olması sebebiyle ortaya çıkar. Söz konusu difüzyonun sebebine ilişkin net bir yorum yapılamazken hastalığın belirtileri vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelen şişlikler, tansiyonun ani bir şekilde düşmesi şeklindedir. Söz konusu belirtilerin hafife alınamayacak düzeyde bir şok tablosu ortaya çıkarması dolayısıyla hastalığa ciddiyetle yaklaşılması önemlidir.
Kaçış sendromu tanısı koyulan kişilerin büyük bir çoğunluğunda uzun yıllar boyunca bir belirti görülmez. Sebebi saptanamayan şekilde ortaya çıkan ataklar, hastalığın en önemli belirtisidir. Söz konusu ataklardan önce gribal enfeksiyon ve benzeri hastalıkların ortaya çıkışına da rastlanabilir. Hastalığın en aktif olduğu zaman aralığında rastlanan yaygın belirtiler aşağıdaki gibi listelenebilir:
Kaçış sendromuna neden olan etkenler henüz net olarak ortaya çıkarılamamıştır. Fakat dünya genelinde hastaların yaşam öykülerine yönelik elde edilen bilgiler neticesinde hastalığın genetik olmadığı bilgisine ulaşılmıştır. Fakat birtakım tetikleyici durumların kaçış sendromunu meydana getirebileceği gerekçesi ile aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekiyor:
Kaçış sendromu, genel olarak sebebi saptanamayan bir hastalık olsa da hastalığın bulaşıcı olmadığı bilinmektedir. Hastaların klinik bulguları ve genel yaşam öyküleri üzerinden yola çıkılarak yapılan çalışmalar neticesinde hastalığın bulaşıcı olmadığı tespit edilmiştir.