Türk Kanser Derneği, Meme Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle bir toplantı düzenledi. Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman'ın önderliğinde düzenlenen toplantıya Almanya'da Immun- Onkologisches Merkezi'nde (IOZK) kanser tedavileriyle ilgili çalışmalar yapan Dr. Yadigar Genç de katıldı. Geliştirdikleri tedavi yöntemleriyle 2011 ve 2018 yıllarında iki kez Nobel ödülü alan ekipte yer alan Dr. Yadigar Genç, kanser tedavileriyle ilgili bilgiler verdi…
Tıp ilerliyor, yeni yeni metotlar gelişiyor. Alışılagelmiş, klasik tedavilerin yanında son zamanlarda immunoterapiler de geliştirildi.
HER YIL 2 BİN YENİ HASTA
Bir paradigma değişimi gerçekleştirdik. Almanya Sağlık Bakanlığı ve Avrupa İlaç Denetim Dairesi (EMA) tarafından onaylanmış olarak bir kanser aşısı geliştirdik. Bu kanser aşısı, hastanın kendi kanından elde edilerek duyarlı hale getiriliyor ve hastaya enjekte ediliyor.
Bunun yanı sıra kanserli hücrelerin maskesini düşürmek amacıyla yeni geliştirdiğimiz onkolitik virüs var. Bu da Truva atı gibi çalışıyor. Çünkü kanserin kök hücresi de çok önemli. Kemoterapi ile kısıtlı olarak başarınız olabiliyor; kemoterapinin, sadece bölünen hücrelere etkisi vardır. Ama kök hücreye etkisi yoktur. Zaten daha sonra gelişen metastazın sebebi de kanserin kök hücresidir. İşte tam da burada bizim tedavimiz çok etkili. Çünkü bizim tedavimiz, kanserin kök hücresini hedef tahtası haline getiriyor.
Araştırma ayrıdır, uygulama ayrıdır. Biz artık araştırmaları çoktan tamamlayıp bir kenara bıraktık. Biz uygulama kısmında onaylı bir şekilde her yıl 2 bin yeni hastaya bu tedavileri; aşıyı da, onkolitik virüs terapisini de (hücresel immun terapisi) uyguluyoruz.
Lösemi hastaları hariç, tüm solid tümörleri tedavi etmekteyiz. Kitle halinde olanlar, yani beyin tümörlerinden tutun kemik kanserine kadar. Solid olan, vücutta var olan bütün kanser kitlelerini kişiye özel bir tedaviyle tedavi etmekteyiz. Hastanın kendi kanından ürettiğimiz bu aşı daha hedefsel çalışıyor.
Bağışıklık sistemi güçlü olabilir ama kör olursa kanserli hücreyi tanımaz. Hedefsel terapiyle bağışıklık sisteminin kanserli hücreyi tanımasını sağlamamız gerekiyor.
"KÜBA AŞISI MADEM İYİ, NEDEN NOBEL ALAMADI?"
"KÜBA, çok büyük bir propaganda yaptı. Küba kanser aşısı, tıp otoriteleri tarafından fazla kabul görmedi. Ben kendim de gittim gördüm. Çok geri kalmış, alt yapısı olmayan bir ülke. Stockholm'deki Nobel komitesi iki kez Küba'ya değil de bize ödül verdi; herhalde bir bildikleri vardır diye düşünüyorum. Reklam çok ön planda tutuluyor, Kübalılar bunu çok iyi yaptı. İşi ticarete döktüler. Biz bilim adamlarıyız; bizim ticari, maddi veya reklam kaygımız yok. Bizim terapimiz, binlerce bilimsel yayını olan terapi şeklidir."