Doğal olarak C vitamini ve potasyum gibi hayati besinler portakal suyunda oldukça yüksek oranda bulunur.. Ayrıca, ticari olarak (örn. marketlerde satılan portakal suları) genellikle kalsiyum ve D vitamini ile zenginleştirilir.
Bununla birlikte, sağlıklı bir diyete katkıda bulunup bulunmadığı konusunda tartışmalar vardır.
Portakal suyu, C vitamini, folat ve potasyum dahil olmak üzere birçok besleyicide yüksektir.
240 ml portakal suyu yaklaşık olarak şunları içermektedir:
Portakal suyu, güçlü bir antioksidan görevi gören ve bağışıklık fonksiyonunda merkezi bir rol oynayan, suda çözünür bir vitamin olan konsantre bir C vitamini kaynağıdır.
Ek olarak, C vitamini kemik oluşumunu, yara iyileşmesini ve diş eti sağlığını geliştirmeye yardımcı olur.
Portakal suyu ayrıca DNA sentezi için gerekli olan ve fetal büyüme ve gelişmeyi destekleyen folat bakımından zengindir.
Bahsedilmez, kan basıncını düzenleyen, kemik kaybını önleyen ve kalp hastalığına ve felce karşı koruyan mükemmel bir mineral potasyum kaynağıdır.
Portakal suyundaki antioksidanlar, serbest radikal olarak bilinen antioksidanlar ve dengesiz moleküller arasındaki bir dengesizlik olan oksidatif hasarı önleyerek sağlığı arttırır.
Araştırmalar, antioksidanların genel sağlığı korumak için çok önemli olduğunu göstermektedir. Kalp hastalığı, kanser ve diyabet gibi kronik durumlara karşı korunmaya bile yardımcı olabilirler.
Böbrek taşları, böbreklerinizde biriken ve genellikle idrarda şiddetli ağrı, bulantı veya kan gibi belirtilere neden olan küçük mineral birikintileridir.
Portakal suyu pH'ı veya idrarı artırarak daha alkali hale getirebilir. Çalışmalar, daha yüksek ve daha alkali bir idrar pH'sına sahip olmanın böbrek taşlarını önlemede yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Kalp hastalığı, her yıl dünya çapında 17 milyondan fazla ölümle sonuçlanan ciddi bir sorundur.
Bazı araştırmalar portakal suyunun içilmesinin yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi kalp hastalıkları için çeşitli risk faktörlerini azaltabileceğini ve kalbinizin sağlıklı ve güçlü kalmasını sağladığını gösteriyor.
Akut inflamasyon, hastalık ve enfeksiyona karşı korunmak için tasarlanmış immün yanıtın normal bir parçasıdır.
Bununla birlikte, yüksek inflamasyon seviyelerinin uzun vadede sürdürülmesinin kronik hastalık gelişimine katkıda bulunduğu düşünülmektedir.