NE GEÇMİŞİ NE GELECEĞİ SADECE ŞİMDİKİ ZAMANI YAŞAYIN
Geçmiş ve gelecek insanı mutluluktan alıkoyar. Geçmişte yaşanan olumsuz olayların etkisi ve gelecek kaygısı insanın zihnini yorar ve hayat enerjisini tüketir. Bu yüzden mutlu olmak için öncelikle yapılması gereken şey "şimdi"yi yaşamak, "şimdi"nin farkında olmaktır. Bunun aksinde olan her durum mutsuzluğa davetiye çıkarır. Biz gelecek planlarımızla ilgili olumsuz kaygılar üretirsek mutsuz oluruz... Mutluluğun sırrı, şimdiyi yaşamaktır; anın farkında olmak, anın içinde olmak, geçmişte yaşanmış bir tartışmanın ya da acının muhasebesini yapmamak, gelecekte olması muhtemel bir olayın sevincini, heyecanını üzüntüsünü, korkusunu yaşamamaktır. Şimdiyi yaşayarak anın farkında olursunuz, çevrenizdeki kişilerin farkında olursunuz, yaptıklarınızın farkında olursunuz, söylediklerinizin farkında oluyorsunuz. İşte o zaman gerçekten kendiniz olursunuz.
ERTELEME ALIŞKANLIĞINDAN VAZGEÇİN
Mutlu olmayı ertelemek en büyük hatadır. Şimdiyi yaşamak lazım. Yarında yaşamak bugünü öldürmek, bugünü çöpe atmak demektir. Onun için mutlu olmanın en büyük sırrı anda yaşamak, anda mutlu olmaktır. Mutluluğun sırrı, geçmiş ve geleceğe takılmadan bugünü yaşamak ve bugünü yaşamaktan zevk almaktır.Unutmayın, mükemmel yaratılmış bir şimdi, mükemmel bir gelecek demektir. Geçmiş de bir 'şimdi' idi, gelecek de bir 'şimdi' olacak... Dolayısıyla tek bir gerçek vardır; o da şimdiki zamandır.
MUTLU OLMAK İÇİN MOTİVE OLUN
Motivasyon olmadan ilerlemek, başarmak, mutlu olmak mümkün değildir. İlerlemek için kendi kendimizi motive etmeyi öğrenmeliyiz. Bu, olmazsa olmazdır. Motivasyon için yaratıcı imgeleme yaparak enerjimizi yükseltmeliyiz. Biz enerjiyiz. Evren enerjiyle dolu. Bu titreşimlerin hedefine ulaşabilmesi için enerjimizin yüksek olması gerekir. Enerjimiz, motivasyonumuz ne kadar yüksekse günlük ve uzun vadeli hedeflerimize o kadar çabuk ulaşırız. Püf noktası; istenilen şeyleri her an dokunabilecekmişiz, kokusunu duyumsayabilecekmişiz gibi hayal edebilmektir.
Bu hayaller gerçeğe ne kadar yakın olursa gerçekleşmesi de o kadar hızlı olur. İstenilen hedefleri gerçekleşmiş gibi hayal etmek, insanın motivasyonunu artırır. İnsan hedeflerini yüksek tutmalıdır, bu hedefler o kadar yüksek olmalıdır ki sabahları bizi yatağımızdan fırlatmalıdır. Yani yıldızları hedef alın ki, en azından Ay'ı vurursunuz. Ama hedefiniz yüksek değilse evin tavanını bile vuramazsınız. Bir an önce güne başlamak, yapılacakları belirlemek ve yapmak, bunlar için kendinize telkinde bulunmak önemlidir. Böylece her an yaşama motive olur, mutlu olursunuz.
KENDİNİZE GÜVENİN
Kişi motivasyonu düştüğünde veya morali bozulduğunda, bu düşüşü durdurmak için daha önce başardığı şeyleri yeniden zihninde canlandırmalıdır. Bu kendimize şunu hatırlatmaya yarar; sen bunu daha önce de yaptın, yine yaparsın! Daha önce elde ettiğimiz başarılar, yapacaklarımızın teminatı gibidir. Korkuların üzerine gitmek, korkulan şeyleri yapmak, kendine güveni artırırken aynı zamanda motivasyonu da yükseltir. Korkuların üzerine gidip yapılması gerekeni yapmak en güçlü motivasyon kaynağıdır. Motivasyonumuz yüksek olduğu zaman ertelemeyiz. Ertelemediğimiz zaman da yaparız, yaptıkça da kendimize olan güvenimiz artar. Mutlu olma duygumuz da buna paralel olarak yükselir.
HAYAL KURMAKTAN VAZGEÇMEYİN
Kişi ne istediğine, hangi noktaya gelmek istediğine, hedefine karar vermelidir. Hedefini bu kriterler doğrultusunda ortaya koyan birisi için ilerlemek daha kolay olacaktır. Nasıl ki teknoloji sayesinde navigasyon aletlerimizle yolumuzu daha kolay buluyoruz... Aynı şekilde beynimizin navigasyonuna, hedeflerimizi net bir şekilde belirleyip yazdığımızda, açık ve uyanık bir farkındalıkla beynimizden gelen direktiflere konsantre olup gözümüzü yoldan ayırmadan ilerlersek, rotamıza ulaşabiliriz. Hedef belirlendikten sonra hayal kurulmalıdır. Başarı elde etmek için hayal etmek ve zihinde canlandırmak önemlidir. Hiçbir başarı hayal edilmeden gerçekleşmemiştir. Başarıyı hayal etmek bu yolda çalışırken mutlu olmayı sağlar. Sonucunda ise hayalleri başarmak mutluluk kaynağıdır.
ŞÜKREDİN
Kendi halinizden memnun olmazsanız mutlu olamazsınız. Elinizde olanların farkında olmazsanız mutlu olamazsınız. Birçok insan, maalesef çok doyumsuz bir karaktere dönüşmüş, bir türlüdoymuyor. Tabii ki her zaman daha iyisini, daha güzelini istemek yanlış değil. Ama önce bir sakinleşip elimizdeki nimetlere bir bakalım. En önemli nimet sağlığımız. Hepimizin etrafında o kadar çok sağılığını kaybetmiş insan var ki. Şükretmeyi unuttuk. Bütün dualarda da "estağfurullah" ve "elhamdülillah" derken "özür dilerim", "teşekkür ederim Allah'ım" deriz. Tabii bunları ezberlenmiş lakırdı gibi tekrarlarsanız anlamsızlaşır. İşte bunları papağan gibi özünü anlamadan değil de gerçekten anlamının farkında olarak tekrarlamak lazım. Tabii ki hayallerimiz yüksek olmalı, tabii ki daha iyisini isteyelim ama bununla beraber şükredelim. Şükretmiyor ve elimizdekilerle tatmin olmuyoruz artık. Yıllar boyu hayal ettiğimiz evi satın alıyor ama satın aldığımızda heyecanımızı yitiriyoruz. Her şey hemen anlamını yitiriyor.
Tüketim çılgınlığı, insanları her geçen gün biraz daha fazla harcamaya itiyor. İnsan kendi öz duygularını kaybetmemeli. O noktayı kaybettikten sonra artık bunun geri dönüşü yok, sınırsızca istemeye başlıyoruz, doyumsuzlaşıyoruz. Freni patlamış kamyon gibi oluyoruz. Biraz sakin olmak lazım. Durmak, gözlemlemek lazım. Farkındalık burada başlar. Elimizde neler var, bunlara bakmalıyız. "Sağlıklıyım, ailem var, kariyerim iyi... Ama arkadaşımın sahip oldukları daha çok, benimkiler az!" diye düşünerek panik oluyoruz.
Kendimizi, güzelliğimizi bir başka resimle, bir başka kişiyle kıyaslıyoruz. Dış görünüşümüzü, evimizi, arabamızı, taktığımız takıyı, hatta çocuklarımızı bile kıyaslıyoruz. Ancak sakinleşirsek hayatın farkına varabiliriz. Bunu hiçbir zaman unutmamak gerek. Yıllar geçip gittikten sonra neden elimdekilerin kıymetini fark edemedim dememek için bizi kontrolden çıkaran hırslarımızdan kurtulmalıyız. Sakinleşmek, sakinleşmek, sakinleşmek... Biraz duralım, anın ve sahip olduklarımızın tadını çıkaralım. Bunu hissedelim.
KÖTÜ OLAYLAR SİZİ YIKMASIN
İş, kariyer, ikili ilişkiler, evliliklerin sonlanması derken hayatın ters giden yönleri insanları olumsuz etkiliyor hatta travmalara yol açıyor. Ama hayatta kötü görünen olayların aslında iyi neticelenebildiğini görmek gerek. Başımıza gelen bazı kötü olayların sonradan farklı sonuçlar doğurduğunu ve iyi yönde geliştiğini görebiliriz. Kötünün iyi olduğunu kanıtlayan bazı unsurlar vardır. İnsanların mutlu olması için mutlaka engellerden atlaması gerekir. Kişi mutlu olmak istiyorsa kendi kabuğundan ve sakin ortamından uzaklaşmalıdır. İşinizi kaybetmeniz, daha iyi bir iş fırsatını yakalayacağınızın habercisi olabilir, aynı şey bir ilişkinin bitmesi için de geçerlidir. Evren daha iyisini verecek diye düşünmenin ve inanmanın sonucunda, daha iyi fırsatlar karşınıza çıkacak ve mutluluğun hayatınızda yeniden belirdiğini göreceksiniz.
OLUMSUZLUKLARDAN DERSLER ÇIKABİLİRSİNİZ
Hayatta karşılaştığımız her sorun, her olumsuz durum gelişmemiz içindir. Ömrümüz boyunca başımıza gelenlerin hepsi kendimizi değiştirmemiz ve geliştirmemiz için gereken derslerdir. Karşılaştığımız tüm sorunları, bizi hırslandıran, potansiyel enerjimizi ve performansımızı ortaya çıkarmayı sağlayan katalizörler olarak görmemiz gerekir. Önümüze çıkan her engel sorun değildir; performansımızı bir tık yükselten, daha başarılı olmamıza olanak sağlayan sınavlardır. Bunları, evrenin bize verdiği bir mesaj diye algılarsak bizim için her şey çok daha kolay olur. Böyle düşündüğümüz andan itibaren gerekli adımları daha rahat, daha gerçekçi bir şekilde atabiliriz. Eğer gerçekten istersek, başımıza gelen her olumsuz olayda olumlu bir şey bulabiliriz. Bunun için yeter ki objektif bir gözle bakabilmek için çaba gösterelim. Böylece mutlu olmayı sürdürebiliriz.